Bazı kapılar vardı hayatta. Yalnızlık ve çaresizliğin asıl anahtarı olduğu kapılar. İşte ben ve Savaş şu an böyle bir kapının önünde, içeriye girmeye çalışanlardandık.
"Ben daha fazla bu oyunu sürdüremeyeceğim sanırım. Sana her şeyi anlatacağım."
Bu cümle karşısında gülümseyerek yanına döndüğümde yüzüne bakmaya başladım. O benim aksime gözlerini benden kaçırıyor, göz teması kurmamaya çalışıyordu.
"Defne" diye ekledi cümlesine. Kelimeleri zar zor birleştiriyormuş gibi bir hali vardı. "Ben bir anlık hırsla affedilemez bir şey yaptım-"
Alperen'in gür sesi odada yankılanmaya başladığında Savaş korkuyla sustu.
"Alaş!"
Elini ayağını nereye koyacağını şaşırmıştı, hızla oturduğu yerden kalktı.
"Ne oluyor?"
"Babam geldi."
"Baban mı?" dedim şaşırarak. Bu kadar korkmasına anlam verememiştim ama asıl anlam veremediğim başka bir şey daha vardı. "Nasıl anladın onun geldiğini?"
Kenara koyduğu kulaklığı bana uzattığında "Alperen sadece ailemle ilgili bir olay olduğunda bana 'Alaş' diye seslenir." dedi. "Müzik dinle ve ne olursa olsun sakın yukarı çıkma."
Telefonunu zar zor tutarak hızla çalma listesini oynattığında kulaktan neredeyse patlayacakmışçasına ses geliyordu.
"Ama Begüm?" dedim endişeyle.
"Alperen onu halletmiştir."
Düşecek gibi olsa da umursamadan üçer beşer merdivenlerden çıktığında bende yatağa uzanarak kulaklığı kulağıma taktım. Ama üst kattan öylesine bağrışma sesi geliyordu ki duymamış gibi davranmam imkansızdı.
Kulaklığı kulağımdan çıkartarak yavaşça merdivenlere yaklaştığımda basamakları ne olur ne olmaz diye sessizce çıktım. Aslında öylesine alevli bir tartışmaydı ki bu, şu an burdan yuvarlansam bile fark edilmezdi. Yine de tedbiri elden bırakmamıştım.
"Benim param olmasa sen koca bir hiçsin." cümlesini algıladım zar zor. Babası olması muhtemel olan yaşlı bir sesti bu. "Sen baban olmadan koca bir hiçsin."
Yukarı doğru sünerek Savaş'a baktığımda sinirle yumruğunu sıktığını fark ettim. Cevap vermiyor, sadece boynunda belirginleşen bir damarla beraber babasına bakıyordu. Kendini zor tuttuğu bariz ortadaydı.
"Sahip olduğun her şeye benim sayemde sahipsin!" dedi babası bağırarak. "Ve sende bunun karşılığında benim şirketimde çalışmak zorundasın."
İsminin Altay olduğunu zar zor hatırladığım o adam Savaş'ı cevap vermemekte ısrarlı görünce sinirle evden çıktı. Bende kapı kapandığı an hızla merdivenlerin devamını çıkarak salona girdim.
Savaş koltuğa tekme atmaya başladığında beni fark etmemişti. Koltuk devrildiğinde yanındaki vazoyu ve diğer eşyaları da paramparça etti. Öylesine sinirliydi ki vazonun kırık parçalarını görmeyerek yürümeye devam etti. Ve attığı ilk adım da cam parçaları ayağına saplandı.
Gözlerim kocaman açılırken koşarak onun yanına gittim. Tepki vermemiş, sadece kaşlarının arasına birkaç çizgi düşmüştü.
Sinirden titremeye başlayan bedenini ayakta tutmakta zorlandığın da kolunu omzuma atarak teki hala sağlam olan koltuğa oturmasına yardım ettim. Bende önünde diz çökmüş, ayağının altına bakıyordum. Neyse ki önemli bir şeyi yoktu, sadece birkaç küçük parça hafifçe batmıştı ayağına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ NOTALARI
RomanceUçurumun kenarındayken bile adım atmaktan çekinmeyen ve boğulacaklarını bildikleri halde daha derine yüzen iki kişinin hikâyesi. Kaderin türlü oyunlarıyla karşılaşmış, dört tarafı sırlarla kaplı iki insan. Onlar aynı şarkının farklı notaları ve bir...