Savaş ve ben mi? Hem de işin içinde bir evlilik teklifi varken? İmkansız. O buna cesaret edecek hatta aklından geçirecek bir durumda değildi ki benimle. Bahsettikleri kişi nasıl ben olabilirdim?
İçimi anlamsız bir korku doldurmaya başlamıştı. Yani eğer bahsettikleri kişi ben değilsem o zaman o kişi... Hayır, hayır.
Daha kendime bile kabul ettiremediğim bu korkuyu yüzümden okumaması için güldüm. "Evlilik dedi ve sen de ben olduğumu düşündün?"
"Ama-"
"Kalk, kalk. Okula gidelim hadiii."
Begüm'ün zihnimi bulandıran cümlelerine rağmen okulda bütün derslere tek tek girerek bunu düşünmemeye çalıştım. Hatta akşam olması için onu fazladan derslere bile sokmuştum. Oysa içini kaplayan suçluluk duygusuyla beni hiç reddetmemişti. Yani aslında bu saçma durum bir bakıma işime yaramıştı.
Okulda Kuzey'le buluşup eve döndüğümüzde ışıklar beklediğim gibi kapalıydı. Ama Begüm cebindeki anahtarla kapıyı açtığında tüm ışıklar açıldı ve konfetiler patlamaya başladı.
"İyi ki doğdun Begümmm!!"
Begüm şaşkınlıkla önce bana sarıldığında sonra kalabalığın içine karıştı. Neredeyse tüm okul buradaydı ve hepsinin elinde hediye paketi vardı. Servisi de Alperen'in tuttuğu organizasyon şirketi yapıyordu. Ama işin ilginç tarafı Alperen hala ortalıkta yoktu.
Begüm neredeyse partiye gelen herkesin yanına uğradığında Savaş duvara yaslanmış bir tabloyu eline aldı ve havaya kaldırdı. Üzerinde kocaman bir örtü vardı ve bütün tabloyu kapatıyordu bu örtü.
Hepimiz anlamsız bakışlarla ona bakmaya başladığımızda Begüm belirsiz adımlarla tabloya yaklaştı ve örtüsünü çekti. Tabloda Alperen'in elinde yüzük tuttuğu ve diz çöktüğü bir resmi vardı.
Şaşkınlık içinde bakakalırken Begüm'ün de bizden bir farkı yoktu. Ta ki Savaş kenara çekilip arkasından Alperen çıkana kadar. İkisi de gözü dolmuş bir şekilde birbirlerine bakarken Alperen kırmızı bir gül uzattı Begüm'e. Ve gülü tuttuğu an sapından bir tektaş düştü Begüm'ün avcuna.
"Benimle evlenir misin Begüm?" dedi önünde diz çökerek. Ve böylelikle sabah ki muhabbetin aslı ortaya çıkmıştı.
Begüm eliyle ağzını kapattığında Alperen'in gözünden yaş geliyordu. Bu anın ne kadar uzun zamandır hayalini kurduklarını biliyordum. Ve şimdi gerçekleşiyordu.
Begüm de ağlamaya başladığında başını salladı ve sessizce "Evet" dedi. Ardından da onu kaldırarak uzunca bir süre sarıldı. Ta ki Korkut abi "Ayrılsanız da artık pasta yesek." diye söylenene kadar.
Çevredeki herkes gülmeye başladığında organizasyon şirketindekiler hızlı bir şekilde çoktan hazırladıkları tabakları dağıtmaya başladılar. Benim yapabileceğim bir şey yoktu. Bu yüzden de tabağımı alarak en köşedeki masaya geçtim. Begüm ve Alperen birlikte masaları geziyorlardı, Kuzey'se ortalıkta gözükmüyordu. Yani anlaşılan bütün gece tektim.
Bir yandan çevreyi izlerken diğer yandan pasta dolu çatalımı ağzıma götürdüğümde Gizem bir anda yanımda bitti.
"Afiyet olsun."
Göz ucuyla ona baktığımda tepki vermeden pastayı yemeye devam ettim. Bugün Begüm için özel bir gündü ve bugünü rezil etmek istemiyordum.
"Şaşırdım." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda 'neden?' dermişçesine kafamı salladım. "O olayın üzerine okul neyse de böyle bir geceye gelmen ve insan içine çıkman... Gerçekten yüzsüzmüşsün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ NOTALARI
RomanceUçurumun kenarındayken bile adım atmaktan çekinmeyen ve boğulacaklarını bildikleri halde daha derine yüzen iki kişinin hikâyesi. Kaderin türlü oyunlarıyla karşılaşmış, dört tarafı sırlarla kaplı iki insan. Onlar aynı şarkının farklı notaları ve bir...