Eve adımımı attığım ilk andan itibaren ortamda bir bayram havası oluştu. Hepimiz artık daha iyiydik, bu değişiklik hepimizin ihtiyacıydı. Artık hastane kokusunu gece gündüz içimize çekmeyecektik, biraz sesimizi yükselttiğimizde şikâyet de edilmeyecektik. Savaş'la Defne olarak kutlayacağım ilk doğum gününün şikayetlerle bölünmesi isteyeceğim son şey olurdu herhalde.
İki gündür kendi odamdayım, yatağımda. Hastane sistemi Mehmet abinin isteğiyle oraya kuruldu. Hatta ara sıra bir hemşire bile geliyor eve beni kontrol etmek için. Yine de nedenini anlamadığım bir şekilde sadece ağrı kesici ve daha az dozda ilaçlar veriliyormuş gibi hissediyorum. Hemşireye sorduğumdaysa evdeki tedavinin hastanedekinden daha farklı olmasının doğal olduğunu söylüyor. Düşününce haklı da aslında. Bu yüzden üstelemiyorum.
"Yarın on dokuz oluyorsun. Heyecanlı mısın?"
"Evet, hem de çok."
"Benden duymuş olma ama seninkiler okula gitmeden önce aşağıda felaket bir hazırlık vardı. Hem de şimdiden."
Sadece gülümsedim. Bizimkilerin dönmesine daha vardı ve içimden bir şey yapmak geliyordu. Bu düşündüğüm şey ne kadar doğruydu bilmiyordum. Ama yapmalıymışım gibi hissettim. Yapmazsam eğer bir gün pişman olacakmışım gibi...
"Bu kadar değer veren insanlar için bir veda gerekli mi sizce?" dedim aniden. Konunun ne olduğunu anlaması için bana bakması yeterliydi zaten.
"Olumsuz düşünmeyin."
"Lütfen cevap verin. Sadece bir veda değil, eğer kanseri yenersem bir anı da. Nerden geldiğimi unutmamak için."
"Sizi yönlendiremem ama şöyle söyleyeyim. Ben olsam sanırım bunu yapardım."
"Teşekkür ederim," Elim komodinimin üstünde duran flash belleğime gitti. "Masadaki laptopu uzatır mısınız?"
Bu Savaş'ın laptopuydu. Onlar yokken sıkılmamam için film ve oyun atmıştı içine.
"Buyurun."
Hemşire gitmek yerine başımda bekleyip beni izliyordu. Savaş'ın onu bu odadan bir metre bile uzaklaşmaması için uyardığını biliyordum, ona kızamadım.
"Biraz müsaade edebilir misiniz?
"Ama tek kalmanız doğru değil."
"Lütfen, çok kısa."
"Ama-"
"İhtiyacım olursa düğmeye basar, sizi çağırırım."
"Peki."
Oda boşaldığında bilgisayarın kamerasını açarak kendime baktım. Yüzüm sapsarı ve cansızdı, dudaklarım ve burnumsa yara bere içindeydi. Bir insandan çok cesede benziyordum da denebilir.
Uzun zaman sonra ilk kez makyaj yaptım kendime. Eski Defne gibi gözükmek istedim. Bana bir şey olursa benden geriye kalacak olan bu son videoların hala güçlü Defne'ye ait olduğunu görmelerini istedim. Kelimi saklamak için bere bile taktım hatta. Dökülen kaşlarımın yerine kaş çizdim, sürmekten nefret ettiğim o canlı kırmızı ruju sürdüm. Amacıma ulaştım da. İyi gözüküyordum, hiç hasta değilmişim gibi, hiç hasta olmamışım gibi...
Ve kayıt tuşuna uzun bir bekleyişten sonra bastım.
"Begümmm!
Canım Kardeşim.
Yoksa sen hala ağlıyor musun? Hadi ama, bu veda tıpkı hayatımız gibi geçici bir şeydi. Kendini bu kadar harap etmeye, aç bırakmaya değer mi? Eninde sonunda buluşacağımızı biliyorsun, peşini asla bırakmayacağımı da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ NOTALARI
RomantizmUçurumun kenarındayken bile adım atmaktan çekinmeyen ve boğulacaklarını bildikleri halde daha derine yüzen iki kişinin hikâyesi. Kaderin türlü oyunlarıyla karşılaşmış, dört tarafı sırlarla kaplı iki insan. Onlar aynı şarkının farklı notaları ve bir...