Bir elimle pansuman yapıldığı halde sızlayan yaramı tutarken diğer elimle -bir yandan çantayı koluma atarak- anahtarı çevirdim. İpeğin evde olmasını ümit ediyordum. Onu aramayı unutmuştum ve muhtemelen kafayı yiyordu. Böyle bir hatayı ancak aptallar -yani ben oluyorum o- yapar herhalde. Siyah montumu askıya astıktan sonra ''İpeeek'' diye bağırarak evde olup olmadığını sorguladım. Kahretsin ki telefonumun şarjı da bitmişti. Telefonumu hemen şarja takıp onu aramalıydım. Ve Serdar'ı. Ve annemi. Annemi unutmuşum resmen!. Akşam olmak üzereydi ve ben hala onu aramamıştım. Muhtemelen o beni aramıştır. Masanın yanında bulunan çekmeceye eğilip şarj aletimi alacakken masanın üstünde hiç bir şey olmadığını farkettim. Yerdeki cam kırıkları ve bir kaç biblo masanın üstündekilerin yere düştüğünün kanıtıydı. Ya da fırlatıldığının. Siktir! Demek İpek bu kadar kafayı yemiş. Hemen telefon şarj aletini çekmeceden çıkarıp telefonumu şarja takım. Yerdeki eşyaları masanın üstüne yerleştirmek için eğildiğimde sırtımdan karnıma yayılan acıyı hissettim. Kahretsin çok acımıştı. Nefesimi kesecek kadar ağrıdığında masanın bacağından yardım alarak kendimi yukarı çektim. Derin derin nefes alıp koltuğa oturdum. Nefes alışverişlerim kontrole girdiğinde yavaşça ayağa kalkıp prizin yanına gittim. Bir yandan şarj olan telefonumu açtım. Yok artık! 81 CEVAPSIZ ARAMA.
Bunlar gerçekten kafayı yemiş!!!
28-İPEK
29-EMİR
17-SERDAR
7-ANNEM
Bunlar çıldırmış. Yapmam gereken tek şey hepsini tek tek arıyarak konuşmak. Sakin ol Derya. Sakin ol. Hepsinden yiyeceğin azara karşı hazırlıklı ol. Özellikle İpekten. Önceliği İpeğe vererek onu aradım. Telefon bağlantı sesi duyulur duyulmaz açtı telefonu.
''Derya, nerdesin canım benim. İyi misin? Lütfen. Lütfen iyiyim de.''
Konuşmak için ağzımı açtığımda arkadan gelen sesle irkildim. ''Telefonu hemen bana ver İpek.''
EMİR MİYDİ O?
''Emir, sen misin?''
''Nerdesin Derya, iyi misin?''
Endişeli mi o?
''Evet, bir şeyim yok. Yarama pansuman yaptırmak için hastaneye gitmiştim sadece.''
Siktir! Yaralı olduğumu ağzımdan kaçırmıştım.
''Derin mi o kadar? Allah kahretsin o herifi!''
Başımı öne eğerek derin derin nefes almaya çalıştım. Ne yani olayı öğrenmiş miydi?
''Nerdesin sen?'' Telefonu İpek aldığında ona sinirli olduğumu aktarmadım.
''Evdeyim.''
''Hemen geliyoruz.''
Geliyoruz derken?
''Emir'i getirme buraya. Annem gelecek bir-''
Kahretsin kapattı. Hemde suratıma.
Derin bir nefes daha alarak bu kez Serdar'ı aradım. Umarım olanlardan onun da haberi yoktu.
''Alo? Derya nerdesin? Çok merak ettim seni.''
''Biliyorum aşkım. Başta telefonum sessizdeydi sonra da şarjı bitmiş. Açamadım o yüzden kusura bakma.''
'''Nerdeydin dedim?''
''Okuldan bir öğretmenle seminere katıldık. Çocuk gelişimi üzerine.''
Yalanın kuyruklusuna bak. Ne ara bu kadar yalancı oldum ben?
''Meraktan öldüm resmen. Bunun cezasını çok acı şekilde çekeceksin küçük hanım.'' Cilveli ses tonundan ne demek istediğini anlasam da bozuntuya vermedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
Ficção Geral''Bizim aşkımız her şeyden üstün.'' Dudaklarını alnıma bastırdığında gülümsedim. ''Karına da söylüyor musun bunları yoksa?'' Gülümsediğinde omzumdaki elleri kollarıma indi. ''Yalnızca sana aşığım Derya.'' ''Ben de sana. Ama korkuyorum. Şimdi ne olac...