Yaşam bir rüyadır, ölüm ise uyanış.

468 180 432
                                    

Alya'dan devam;

06.01.2017, Cuma. Bugünün tarihi. Hayatımda çoğu şeyin değişeceğini hissediyordum bugünden itibaren.

Düşüncelerimi desteklercesine aklıma bir söz gelmişti: "Yaşam bir rüyadır, ölüm ise uyanış". Bunu diyen kişi ünlü düşünür Voltaire. Bu söz şu an benim için daha anlamlı hale gelmişti.

Polikliniğe doğru yürümeye devam ederken rüya ya da gerçek olduğunu ayırt edemediğim olayın esrarı içindeydim. Voltaire haklıydı belki de; yaşam bir rüyaydı,  yaşadığımızı sandığımız şeyler aslında koca bir rüyadan ibaretti ve matruşka bebek misali rüya içinde gördüğümüz rüyalarla senelerdir avunuyorduk. Bu yaklaşım doğru ise dün yaşadığım şeyin rüya ya da gerçek olması önemsizdi çünkü her gerçek bir rüyaydı aslında.

O olaylar olmuştu Faruk ve Neslihan gerçekti, başım beladaydı. Voltaire'in sözü gereği ölüm ise bir uyanış idi. Yani bu girdiğim yol gerçek de olsa rüya da olsa uyanışım ya da kurtuluşum ölümden mi geçiyordu? Haydi ama neler oluyordu? Benim duymadığımı sanarak Hale' den bahsetmişlerdi. Hale ve bu insanların ne alakası olabilirdi?

Bu düşünceler ile boğuşurken polikliniğe girmiştim, kendimi hemen lavaboya attım ve boynumu sıyırıp acıyan yere göz gezdirdim. Kızarıklık vardı, ayrıntılı baktığımda noktadan küçük bir iğne izi görmüştüm. Evet gördüklerim rüya değildi ve başım  beladaydı.

Muhtemelen iğne ile beni kendi yatağımdan bayıltarak kaçıran kişiler, yine aynı yöntemle beni yatağıma geri bırakmışlardı, kimsenin ruhu duymadan. Hayal meyal dün geceyi hatırlamaya başladım.

Adamın adı Faruk kadının adı Neslihan idi. Hiç mafyamsı isimler değildi sanki. Faruk amca mahallenin emekli tonton amcasının adı, Neslihan Teyze ise evinde pirinç ayıklayıp  yemek hazırladıktan sonra arkadaşları ile güne giden bir kadındı bence. Ama gerçekte ise dün Neslihan bir kadının kafasını kesip ağzında portakal ile servis etmeyi planlıyordu. En azından yemek kısmı gerçek diyen iç sesim  ne yeri ne de zamanı be minnoşum.

Faruk sanki biraz Çocuklar Duymasın dizisindeki Selami idi hani light olan. Photoshop ile Neslihan'ın yanına yapıştırmışlardı ve hiç bu mafyalık işleri ile haşır neşir değildi. Neslihan dominant bir karakterdi, korkuyordum kadından ama Faruk  beni düşüncelere itiyordu. Sanki istemeden bu işlerin içindeydi. Anlam veremiyordum.

Kıyafetlerimi ve saçımı düzeltip lavabodan  çıkmıştım ki ,sekreterimiz Yeliz yanıma geldi ve beni şok eden haberi verdi. Habere göre Hale ve benim hastalarımızın dosyaları çalınmıştı, odalarımız darmadağın haldeydi. Bu olağanüstü bir durumdu. Ancak bir kişi hakkında bilgi edinmek istendiği zaman dosyalar çalınabilirdi. Neden birden çok dosya çalınmıştı? Çalan kişi ne aradığını bilmiyor olabilir miydi?

Mevcut olay ve dün yaşananları kafamda birleştirdiğim zaman durum hiç iç açıcı durmuyordu.

Kim Bu Kadın? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin