Multimedya: Ahmet Bey.
Melina'dan devam;
19 YIL ÖNCE...
Babam tırnakları ile kazıyarak çıkmıştı zirveye, sahibi olduğu şirketin en ufak tuğlasında dahi onun alın teri vardı.
Bu şirket turizm işleri ile uğraşıyordu ve Türkiye'nin denize kıyısı olan en ufak miliminde dahi bizim adımız geçerdi. Şirket birçok otelin sahibi olarak insanların sevdikleriyle, aileleriyle en güzel zamanları geçirmesini sağlamak adına organizasyonlar yapmak amacıyla yola çıkmıştı.
Tipik bir hikaye düşünün -hani şu zengin erkek fakir kız tiplemesi- ; böylesine varlıklı bir adamın anne ve babası, oğlunun da varlıklı aileden bir kadınla evlenmesini istemişti, babam onların tek çocuğuydu bu nedenle işler daha da zorlaşmıştı doğal olarak.
Kalp bu ya, annemin aşkı düşmüştü babamın kalbine. Maddi varlıktan uzak evin tek çocuğu annem; anne ve babasının da çocukluğunda ölmüş olmasından kaynaklı olarak manevi varlıktan da nasibini almamıştı. Kalbi anne ve babası ile sevdiği kadın arasında gidip gelen babam aşka yenik düşmüş, annem ile hayatlarını birleştirmeyi tercih etmişti. İyi ki de etmişti.
Babam olması gerekeni yapmıştı. Ama babamın anne ve babası hiç olmaması gereken bir şeyi yaparak; evlilikleri boyunca hiçbir şekilde destek olmayacaklarını, ne zaman boşanırsa oğulları için gerekirse canlarını vereceklerini söylemişti.
Son nefesini sevdiği kadın ve çocukları ile birlikte veren babam, anne ve babasına hiçbir şekilde sevdiği kadından ve çocuklarından vazgeçmeyeceği mesajını göndermişti. Bu durum anne ve babasının inadını törpülememiş aksine cilalamış, nefret tohumlarını da gübrelemişti. Gübrelenen bu ağaç, babamın ve annemin ölümünden sonra bizim boğazımızı sıkmaya, kalbimizi yerinden çıkarmaya çalışmıştı adeta. Kimsemiz kalmamıştı bu hayatta kardeşim Elçin ile. Aslına bakarsanız kimimiz vardı ki zaten? 11 yıl önce o şerefsiz adamların hırsları uğruna kurban giden annem ve babam dışında hiç desteğimiz yoktu ki. Reddedilmiştik hep.
Anne ve babamın ölümünden sonra geçen 11 yıl boyunca şirketin işlerini zamanında babamdan sonra en sorumlu kişi olan Onur Bey devralmıştı. Sorumlu müdür olarak şirketi daha da iyi yere getiren Onur Bey, hiçbir şekilde rütbesini kötüye kullanmamış, şirketi hep daha ilerilere götürmek için çabalamıştı. Sağ olsundu. Şirketimiz adına tertemiz ve başarılar ile dolu 11 yıl onun emeğiydi. Ve ben bu kadar fedakarlığı görmezden gelecek bir insan değildim.
Ne kadar ironik değil mi, artık bu şirketin vasisi olan ve kardeşinden başka ailesi adına tek zerre kalmayan ben; diğer insanların aileleri ile güzel zamanlar geçirmesi uğruna çabalayacaktım. Tıpkı ağlayan bir palyaçonun çevresindeki diğer insanları güldürmek adına şaklabanlık yapması gibi; kimseye muhtaç olmayacak kadar onurlu ama samimiyetten uzak.
18 yaşıma geldiğim anda babamın şirketinin vasisi olarak çıkmıştım çocuk esirgeme kurumundan; 2 yıl sonra kardeşim de çıkacaktı ama o zamana kadar benim halletmem gereken işler vardı.
İlk olarak babamın şirketine gittim. Şirketi uğruna kendini feda eden Onur Bey ile masaya oturduk. Onur Bey'i ve 20 yaşındaki oğlu Ahmet'i şirketin %50 ortağı ilan eden bir sözleşme imzaladık. Onur Bey ailemizin yapmadığını yapmış, zor durumda şirkete sahip çıkmıştı. Herkes hakkını almalıydı. Son nefesinde şirketi uğruna can veren babamda emin olun bunu isterdi.
Sözleşmenin imzalanmasının ardından Onur Bey ile aramda şu konuşma gerçekleşmişti:
Ben başlamıştım söze. "Onur Bey, babam ile çok yakın arkadaştınız ve onun ailesi tarafından reddedilmesine kadar her anısını biliyorsunuz. 11 yıl önce olan cinayetlerden sonra bu şirketin tüm sorumluluğunu üstlendiniz. Size sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu ortaklık size annenizin ak sütü kadar helal, babam da bunu isterdi zaten gönlünüz ferah olsun. Şirket işlerinin yönetilmesi konusunda hiçbir bilgim ve deneyimim yok. Ben bu süreçleri öğrenene kadar sizden destek alacağım ve sanki ben çocuk esirgeme kurumundan çıkmamışım gibi idarecilik işlerini siz yürüteceksiniz. Ben işlere tamamen hakim olduğumda da ortak şekilde yöneteceğiz. Size kendimden bile çok güveniyorum. Allah korusun size bir şey olması durumunda da oğlunuz Ahmet sizin vekilinizdir. Ahmet benim hem en yakın arkadaşım hem de en güvenilir iş ortaklarımdan biri oldu artık, şu an gönlüm çok rahat." demiştim omuzlarımdaki tüm yükleri taşıyabilecek birine devretmenin onuru ve rahatlığıyla.
Onur Bey: " Ben bu işleri devralırken en ufak bir çıkar beklemedim. Bu ortaklığı maddi yanından çok babanız ile olan dostluğum dolayısıyla kabul ediyorum. Ama şuna emin olabilirsiniz Melina Hanım, bu güveni hiçbir şekilde boşa çıkarmayacağım. " diye yanıtlamıştı cümlelerimi tüm babacanlığıyla.Konuşmamız böyle devam ederken beynimde şu cümle yankılanıyordu: "Onurlu palyaço samimiyetini kazandı."
GÜNÜMÜZ...
Candy'nin gidişinin ardından içimde bir burukluk vardı; Stockholm sendromu gibi sana zarar verdiğini biliyorsun ama ondan vazgeçemiyorsun ya işte öyleydi Candy benim için. Hastalığımdan kurtulmayı elbet ki çok istiyordum fakat kurtulduktan sonra bu cadıyı özleyecektim.
Arabaya bindik ve Ahmet ile ben yan yana oturduk. Karşımızda Hale ve yeni takım arkadaşımız Alya vardı. Derin nefesler alarak kendimi dizginlemeye çalışıyordum. Telefonumun titremesi ile kendime geldim. Bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti ve mesajı açtığım anda bir video ile karşılaştım.
Bir güvenlik kamerasının kayıtlarını içeren bu videoyu açtım ve ilk saniyesinde videoyu durdurdum, siyah peruğundan da anladığım kadarıyla bu elinde kanlı bıçak bulunan Robin'di. Benim bedenimi kullandığı sırada bir cinayet işlemiş olacak ki bu da başımıza iş açacaktı. Videonun altına baktığımda ufak bir not düşülmüştü " Neslihan ve Faruk'tan sevgilerle...".
Panik olmuş halde Ahmet, Hale ve Alya'ya yönelik " Arkadaşlar başımız dertte Neslihan ve Faruk benim telefon numarama ulaşmışlar. Attıkları mesajlar hiç iç açıcı değil. Bizi zor günler bekliyor."
Videoya ilk bakan Ahmet panikle kendini açıklamaya çalışıyordu " Evet Melina Hanım, bu olay 3 saat önce falan gerçekleşti. Size anlatacaktıkm ama durumları biliyorsunuz, bedeni daha yeni kullanmaya başladınız. Alya ve Hale'ye de söyleyemedim çünkü o sırada Robin'i arıyorduk."
Bu açıklamaya cevap olarak " Ahmet, sakin ol . İlk anda anlatacağını biliyorum zaten. dedim.Ahmet'in ardından videoyu izleyen Alya ve Hale'ye yönelik olarak " Şu bir gün içinde hem Robin hem Candy hem de bu video olayıyla karşılaştınız. Siz benim için çok önemlisiniz ve yıpranmanızı istemiyorum. Hemen evlerinize gidip dinlenmenizi rica ediyorum. Biz Ahmet ile şirkete gidip durum analizi yapacağız. Zaten videodan da anlaşıldığı üzere hukuki boşluklardan yararlanmamız gerekiyor, başarılı bir avukat olarak Ahmet bu işi halledecektir."dedim Ahmet'e göz kırparak.
Alya ve Hale videoyu incelerken Ahmet'e yaklaştım ve fısıldadım : "Baban Onur Bey'e de dediğim gibi, sana da kendimden bile çok güveniyorum Ahmet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bu Kadın?
General FictionBu kez savaş psikiyatrik! Bir kadının kendi içinde yaşayan dört karakter ile savaşı... Bu kez savaş kendinle!