Alya’dan devam;
Araba lunaparkın kenarına yaklaştı ve arabanın durmasıyla Candy’nin arabadan atlaması bir oldu.
Candy, arabadaki hiçbir şey anlamayan ve kendisinin arkasında itiraz edemeden sürüklenen bize baktı ve “ Hadi uyuşuklar, oturmak sadece patateslere yakışır. Siz patates misiniz? Gördüğüm kadarıyla hayır. Hale ama biraz sen benziyorsun patatese, üstündeki zevksiz sarı renk gömlekte dediğimi kanıtlıyor. Bu moda ikonuyla takılmazsan rüküş olmaya mahkumsun bebeğim.” dedi baş parmağıyla kendini gösterirken ve kendisini her daim beğenmeye devam ederken.
“ Aman be konuşmaktan da sıkıldım şimdi. Haydi eğlenmeye!” diye konuşmasına devam eden Candy lunaparka doğru koşmaya başladı, bizim geleceğimizden adı gibi emindi sanırım. Ahmet Bey ve Hale’de hızla arabadan alması gerekenleri aldı.
Arabadan önce Ahmet Bey çıktı ve şoföre burada beklemesi ile çeşitli talimatları anlatmaya başladı.. Ardından arabadan çıkan Hale yanıma yaklaştı ve “ Şu koşan cadıyı gördün değil mi? Şimdi onu takip etmemiz ve kukla gibi söylediği her şeyi yapmamız gerekiyor. Ben bazen yoruluyorum ama Ahmet Bey hiç yorulmuyor, koca adam çocuktan farksız oluyor. Ahmet Bey yakın zamanda kızını bir trafik kazasında kaybetti, sanırım Candy’i kızının yerine koyuyor “ diye fısıldadı.
Hale’ye aynı şekilde fısıldayarak cevap vermeyi düşündüğüm sırada Ahmet Bey yanımıza gelerek “ Sayın meslektaşlar muhabbetinizi bölmek istemem ama koşarak hareket eden Candy; 3. Dünya Savaşı’nın başlamasına bile neden olabilir, bence bizde hızlı hareket etmeliyiz.” dedi, gözlerinin içi gülüyordu. Candy’e baktı ve tekrar bize bakarak “ Haydi, güzel bir gün olacak.” dedi çok sevecen ve mutlu bir şekilde.
Hale’nin dediklerine hak verdim . Ahmet Bey; Candy’i kızı ile bağdaştırıyor olabilirdi. Sonuçta kızını yakın zamanda kaybeden bir babadan bahsediyoruz. Duygusal tepkiler vermesi çok normal, işimize zarar vermediği sürece bu kadar empatiden kimseye zarar gelmez. Hale’nin söylediklerine gelince bence o da içten içe Candy’i seviyor ama bunu kabullenmesi için biraz zamana ihtiyacı var.
Hale’nin biraz zamana ihtiyacının olmasının sebebi kişisel ve karakter özelliklerinden kaynaklanıyordu. Hale soğukkanlı ve pek gülmeyen, duygularını açıkça belli edemeyen biriydi. Dış görünümü ise kişilik özelliklerinin aksine çok ılımlı ve cana yakın duruyordu. Hale; siyah ve düz saçları, fit görünümü ile gerçekten güzel bir kadındı. Yanağındaki gamzelerin bu kadar soğuk kanlı bir insanda bulunması dünyanın “ Senin gülmemen dünyanın zararına.” deme şekliydi. Cidden Hale’yi psikiyatri kliniğinde bir iki kez gülerken görmüştüm, gülmek ona çok yakışıyordu. Kahverengi gözlerinin iri iri olması ise onun görünümünü daha da süslüyordu. Giyimine bakarsak- Candy’nin söylediğinin aksine- böyle fit bir vücuda çuval giyse yakışırdı. Ama ben kıyafetini beğendim ya bilmiyorum acaba Candy’e göre bende bir patates olabilir miyim?
Kendimi tarif etmem gerekirse, kestane kahvesi ve siyah karşımı saçlarım dalgalı bir görünüme sahipti ve saçlarım belime kadar uzanıyordu. Ela gözlerimin dünyayı daha net görmesi için gözlük takıyordum ve gözlüklerimi cidden çok seviyorum. Bana farklı bir hava kattığını düşünüyorum. Benim vücudumda en az Hale kadar fitti, belki bir iki kilo farkımız olabilirdi sadece. O zaman bende patates değilim. Candy cidden bir cadıydı neler düşündürüyordu bana böyle. Bir anda dünyayı patates olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayırmaya başladığımı fark ettim ve bundan hızlı bir ciddiyetle vazgeçtim.
Bu düşünceler eşiğinde lunaparkın içine girmiştik ve bir sağa bir de sola bakarak neye binmek istediğine karar vermeye çalışan bir Candy ile karşı karşıyaydık. Hale her zaman olduğu gibi biraz soğukkanlı davranıyordu; Ahmet Bey ise bir babanın sevecenliği ile yaklaşıyordu Candy’e. Sanırım bu tabloda orta yolu bulması gereken ve yerine göre davranması gereken kişi bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bu Kadın?
General FictionBu kez savaş psikiyatrik! Bir kadının kendi içinde yaşayan dört karakter ile savaşı... Bu kez savaş kendinle!