Robin'den.

209 120 300
                                    

Robin'den;

Evden çıktığım anda kendimi özgür dünyanın kollarında hissettim. Çevremdeki insanların benim her hareketimi kuyruk misali takip etmesini geçtim de bir insanın kendi bedenine hapsolması ve onu başka kişilerle paylaşması daha iğrenç ve katlanılmaz bence. Şu an beden bana ait bu nedenle mutluyum; uyarılarımı kulak arkası etmemesini dilediğim Ahmet ve Hale bozuntusundan da kurtulduğuma göre biraz özgürlüğün tadına bakayım diye düşünürken vurdum kendimi yollara. Cebimden telefonu çıkardım saat ve tarihe baktım. 06.01.2017, saat 13.30. Sadece bana ait olan zamanın başlangıcı...

Yürümeye devam ederken 10 dakika önce görüştüğüm Alya aklıma geldi. Anneme ne kadar da benziyordu. Benziyor demeye de dilim varmıyor, aynısıydı. Bence o annemin dünyaya yeniden gönderilmiş hali ve psikiyatr olması onun sadece kamuflajı.

Telefonumu elime aldım ve e-posta hesabıma giriş yaptım. Kevin'a yeni gelişmeleri haber vermem gerekiyordu. Kardeşimin de annemiz ile olan konuşmalarımdan haberdar olması lazım.

" Kevin şu an bedendeyim. İnanamayacaksın ama Alya ile konuştum, hiç değişmemiş. Aynı sevecenlik, mutluluk ve merhamet. Yalnız seninle önceden de konuştuğumuz gibi o annemizin yeniden dünyaya gönderilmiş hali ama o kendini psikiyatr sanıyor. Olsun o öyle mutluysa pek müdahale etmeyelim. Ayrıca ikinci güzel haberim anladığım kadarıyla Alya artık bizimle. Çoklu kişilik bozukluğu zırvası için yardım edecek sanırım . Ahmet ve Hale'yi öldürmeyi Alya'yı bizim yanımıza getirdikleri için  biraz daha erteleyebilirim belki. "

Kevin bedeni kullandığı ilk anda bana cevap verecektir. Mesajı gönderdim ve telefonu cebime koydum. Bana ait olan bu muhteşem ve eşsiz zamanda ne yapmak istediğimi düşünürken ilk olarak sevdiğim bir kafeye gitmeye karar verdim. Bu kafeyi sevmemin en büyük nedeni bütün insanların da benim gibi umursamaz olması. Kim ne yapıyor, ne düşünüyor, neden garip davranıyor gibi soruların cevabını aramayan insanlarla dolu olan bu kafede her zamanki masama oturdum ve garsona bir kahve istediğimi söyledim.

Bu kafeye 3 senedir düzenli aralıklarla geliyordum ve şu ana kadar hep aynı garson hizmet veriyordu fakat şu an gördüğüm kadarıyla garson değişmiş. Değişiklikleri hiç sevmem. Umarım gereksiz sorular ya da bakışlar ile benim sinirlerimi zıplatmaz. Birkaç dakika sonra yeni garson yaklaştı ve kahveyi masama bıraktı. 30 yaşlarında olan garson kadın, ince, sarı saçları beline kadar uzanan, renkli gözlü, hızlı hareketlerle servis yapan, başkalarının işine pek karışmayan bir tipe benziyordu. Bu da benim işime gelirdi açıkçası, şu an yorgunum ve hiç insan öldürmekle uğraşamayacağım.

Kahvemi içtim, halsizliğimin daha da arttığını hissettim. Hiç böyle olmazdım. Yorgunluğumu biraz olsun üstümden atmak için lavaboya ilerlemeye başladım. İşlerimi halledip çıktıktan sonra kafenin girişine uzanan koridorda ilerlerken biraz ilerideki odada bir kişinin fısıltı ile telefonda konuşmasını duydum ve içgüdüsel olarak dinlemek için duraksadım. Ses personel odasından geliyordu. Bu kafedeki çalışanlardan biriydi ve sesini tanımamamdan yola çıkarak bunun yeni gelen garson kadın olduğunu düşündüm.

Garson kadın telefon ile konuştuğu kişiye : "Ahmet Bey, Robin geldi ve kahve istedi.Her şey beklediğimiz gibi oldu, alışkanlıklarından çok vazgeçen biri değil Robin. Kahvenin içine hastalığı için gerekli olan ilaçları attım. Başka bir isteğiniz olduğunda mesaj ile dönüş yapar mısınız?" dedi.

Telefon konuşmasının bitmesini beklemeden içeri girdim ve adını dahi bilmediğim kadına hiçbir şey sorma gereksinimi de hissetmedim. Adım gibi biliyordum çünkü olanları; Ahmet Bey yine gereksiz şekilde işe karışmaya çalışmıştı, beni takip etme diye kendisini defalarca uyarmıştım tamam takip etmemişti ama beni takip eden birini görevlendirmişti. Üstelik benim alışkanlıklarımı takip etmişti çünkü gideceğim kafeyi adı gibi biliyordu, içecek bir şeyler isteme ihtimalim onu daha da heveslendirdi. Üstelik beni saf yerine koyarak sürekli geldiğim bir mekanın garsonunu değiştirmişti. Aa tabi kahveme o çoklu kişilik bozukluğu zırvasının düzene girmesi ve Melina zımbırtısının tüm bedeni ele geçirmesi için kullanmam gereken ama inatla reddettiğim ilaçları bana içirmişti. Bunlar hangi cüretle yapılan şeyler?

Gözüm dönmüş haldeyken belime sıkıştırdığım bıçağı çektim ve ilk olarak garson kadının bana kahve uzattığı elini kestim. Ciyak ciyak bağırıyordu. Bunu bana müdahale etmeden önce düşünecekti, hiç umrumda değil. Tam arkamı döndüm ve sakinleşmeye çalışıyordum ki, içimdeki o sese engel olamadım döndüm ve kadının karnına bıçağı 3 kez sapladım. Nefes alışverişleri düzensizleşmeye başlamıştı. Sonunda nefesi ve nabzı durduğunda bıçağımı kıyafetine silerek temizledim ve personel odasından ayrıldım. Adım gibi biliyordum bunun haberi bir iki dakika sonra Ahmetciğime gidecekti. Giderse gitsin . Kendi geleceğini görmesi belki bana karışmasını önlerdi. Ahmet ve Hale yolumdan çekilse her şey mükemmel olabilirdi, bu beden sadece bana ya da benim ile birlikte Kevin'a ait olsa belki onlarca insanı öldürmekten bile vazgeçebilirdim. Ama belki diyorum, çünkü bu zevkten kendimi mahrum bırakma düşüncesi şu an aklımın ucundan bile geçmiyor.

Kafeden çıktım ve kafenin önünde bekleyen bir araba gördüm. Dikkatlice beni incelemelerinden de anladığım kadarıyla Ahmet  peşime takmış bunları. Arabaya yaklaştım ve  arabadakilerin gerilmeleri tahminlerimi doğruladı. İçlerinden biri "Robin Hanım biz bir ihtiyacınız olur ise yardım etmek için burada bekliyorduk da" dedi kekeleyerek. Gözüne dik dik bakarak, "Benim değil ama personel odasında birinin yardıma ihtiyacı var. "dedim ve "Yalnız bir şey soracağım sizin de içerideki gibi yardıma ihtiyacınız olursa kim gelecek? İşime karışanlar genelde yardıma muhtaç hale geliyor da."diye ekleyerek göz kırpıp uzaklaşmaya başladım, kendime yeni favori mekanlar bulmam gerekiyordu.

Kim Bu Kadın? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin