Alya'dan:
Uyku ve uyanıklık arasında gidip geldiğim süreçte bir adamın sesini duydum: "Hale daha çok işimize yaramaz mıydı? Bence yanlış yaptık. Aradığın kişiyi tanımıyor bile olabilir bu kız ama eminim Hale tanıyordur."diyordu telaşla. Şu an rüya mı görüyordum ?
Kafama dökülen soğuk su ise normalde petibör bisküvi kadar incinmeye müsait vücudumu resmen sıcak çaya batırmıştı. Ama bir dakika ne saçmalıyorum ben, bu adam ve kadın da kim ? Sanırım, şu an dert etmem gereken konu bu.
"Sonunda uyandı." dedi adam heyecanla ve 'Günaydın daha bir kaç saat daha uyursun sanıyordum." diye ekledi kadın umarsızca. İçimden bir ses, bulunduğum durumun hızlı bir analizini yaparak güçlü olmamı ve korktuğumu belli etmememi söyledi.
"Siz kimsiniz ? " dedim olabildiğince sakin ses tonuyla. Dediğim gibi olabildiğince...
Bu soruya hitaben tabiki açıklayıcı bir cevap bekliyordum. Mesela ben evimde yumuşacık yatağımda yatarken nasıl buraya geldiğimi ve neden bir sandalyede eli kolu bağlı oturduğumu merak ediyordum. Bu düşünceler eşliğinde boğulurken, kadının söyledikleri ise beklentilerimi boşa çıkardı.
" Sen sadece piyonsun . Ancak güçlü kişilerin rakibini şah-mat ederek yeryüzünden silmek amacıyla yaptığı planda, diğer taşların ayak işleri ile ilgilenirsin. Anlayacağın dilden anlatayım, sanane."dedi kadın daha önceden tehdit ettiği kişilerden kaynaklı olarak bu cümleleri ezbere ve duygudan yoksun şekilde dillendiriyordu.
Dakika bir gol bir, havalı giriş yapmak için kendini bu kadar kasma tatlım ya. Şu hayatın bana öğrettiği şeylerden biri de, karşıdaki mal ise sen de mala yatacaksın.
" Ben sizin oyunumuzdaki piyon bile olabileceğimi sanmıyorum ."dedim sinsi gülüşümle.
"En azından gerçekçi." diye yanıtladı adam, hoşuna gitti değil mi sizi yüceltmem?
"Sende ara sıra dene Faruk." diye ekledi kadın tepkisizce , trip mi attı bu kadın?
Faruk'un açıklama yapmaya çalışarak "Bu konuyu kız uyanmadan konuşmuştuk ben o kadını cidden tanımıyorum " demesine kadının "Peki " demesi bana ne kadar anlamsız bir tartışma içinde bulunduğumu gösteriyordu.
Bir süre ne söyleyeceğini düşünen kadın sonunda karar kılmış olacak ki Faruk'un üstüne yürüyerek "Ben de Neslihan isem o kadının kafasını kesip sana akşam yemeğinde, ağzında portakal ile servis edeceğim kocacığım. "dedi.
Faruk korkmuş olacak ki seslice yutkundu sadece.
Korktuğumu belli etmemek için dik durmaya çalışıyordum ki Neslihan denilen kadın kafasını bana yaklaştırdı ve at kuyruğu şeklinde topladığım saçımı geriye doğru çekerek;
"Hadi konuşmaya başlayalım; şu an adını dahi bilmediğim sürtük bir kadını arıyorum ve sen de bana yardım edeceksin." dedi ölümcül mavi gözlerindeki tüm tehditkar ifadesini kullanarak.
Faruk'un niye korktuğunu şimdi daha net anladım, kadın beni resmen gözündeki sinirli bakış ile çarmıha germişti.
Kadına sadece "Ben nereden tanıyorum aradığınız kişiyi ? "diyebildim ve kadın gür bir kahkaha attı, gözleri hala küçümser şekilde bana bakıyordu.
" Öğreneceksin. " dedi Neslihan önemsenmeyerek. Sanki şu an bir tiyatro sahnesindeydik ve ben de başrolün karşısında ezilen bir figürandım.
"Daha konunun ne olduğunu bilmeden size nasıl yardımcı olabilirim ?" dedim diklenerek. Bu anlamsız diyalog bir son bulmalıydı.
Kadın yine sinirli gözlerle bana bakarken " Güzel güzel uyumaya devam etseydin, gayet yardımcı olacaktın bana. Vücudun dayanıklı çıktı o ki uyandın. Neyse.Şu andan itibaren bizimle çalışacaksın tabi bazı yaptığın şeylerden kendin bile bi'haber olacaksın. Ben işimi bitirip o kadını bulduğumda, senin de işini bitireceğim ya da kim bilir belki bu kadar yüke dayanamayıp sen kendi işini bitirir ve beni uğraştırmazsın"dedi.
"Ya siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? Yok sizin için çalışacakmışım, yok yaptıklarımdan bazen benim bile haberim olmayacakmış... Ne bu kamera şakası mı ? Nereye el sallıyoruz?" diye bağırdım tüm sinirimle. Ağlamak istiyordum. Ellerim bağlı iken bir insanın bu kadar üstüme gitmesi sinirlerimi bozmuştu.
Neslihan gözünü hiç benden çekmedi ve tek düze sesiyle "Faruk diğer kızı getir" dedi.
Bir kaç dakika sonra Faruk ayakta zar zor duran bir kız getirdi, karşımdaki sandalyeye oturttu. Kadın gözümün içine bakarken deri ceketinin iç cebine soktuğu silahı çıkardı ve karşımdaki kızın kafasına tek bir kurşun sıktı. Neler oluyordu burada, ne yapıyordu bu manyak? Kafayı yemek üzereydim etraf kan revan içindeydi, gözleri kocaman açık şekilde olarak ölen kızın son sözleri " Bilmiyorum." oldu ağzından oluk oluk akan kan ile birlikte.
"Belki kamera yerine geleceğine el sallamak istersin Alya." dedi Neslihan, deminki cinayet ile kendini fazlasıyla tatmin etmişti.
Güçlü durmaya çalışıyordum ama nafile; hıçkıra hıçkıra ağlıyordum gözümün önünde ilk kez bir kişi öldürülmüştü. Ölü ama gözleri açık olan kızın suratı hala bana bakıyordu. Boğazıma yediğim iğne ile korku vücuduma hakim olurken bir ses kulağıma dolmaya başladı ve çalan alarm sesi ile gözlerimi açtım. İki saniyelik bir ben neredeyim bakışı attım ve hepsi rüyaymış diyerek rahatladım. Bu hissi çok seviyordum.
Hayal gücüme dil çıkardım ve yataktan doğruldum. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve annem ile kahvaltımı yapıp hazırlanmak için odama geçtim. Kış ayında değildik ama hava soğuktu ve hasta olmak istemiyordum. Bordo kazağımı ve siyah pantolonunu giydim ve hafif bir makyaj ile işe gitmek için hazırdım. Kombinimi siyah yıkanmış deri sırt çantam ve siyah kovboy tarzı gümüş zincirli ayakkabılarımla tamamlamaya karar verdim.
Tam ayakkabılarımı giyerken boynumda hissettiğim sızı ile donakaldım. Yoksa hatırladığım şeyler rüya değil miydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bu Kadın?
General FictionBu kez savaş psikiyatrik! Bir kadının kendi içinde yaşayan dört karakter ile savaşı... Bu kez savaş kendinle!