Tatar değil , tatarcık.

177 46 236
                                    

Merhaba sayın okuyucum. Kimsin , nesin bilmiyorum, şu ana kadar kitabıma bir yorum ya da bir oy dahi bırakıp bırakmaman farketmez. Eğer şu an bu satırları okuyorsan bir yorum bırakır mısın ? Haydi bakalım yoklama alıyorum . Kimler burada ? :)

Multimedya'yı bölüm sonlarına doğru anlarsınız. :)

-----
Ahmet'ten

Haklarında tereddütsüz şekilde " Onlar iyi olsun, beni boşver " cümlesini  kurabileceğim, uğurlarında canımı verebileceğim insanların benim yüzümden zarar görmesi katlanamayacağım bir boyuta gelmişti artık. Şimdi de Melina Hanım'ın kişilik değişimine sebep olmuştum.

Kim bilir şu an bedende kim vardı?  Sadece tek bir cümle kurmuş, karşımızdaki kanepeye uzanıp tavanı incelemeye başlamıştı, düşünceli ve kendinden emin bir duruş sergiliyordu. Kim bilir aklına ne geliyordu ve bedendeki kişi şu an kimdi ?

Kanepeye uzanan kişi, hiçbir soruya cevap vermiyordu. Alya ümidi elden bırakmıyor, son kalan gücüyle bile bir şeyleri düzene sokmaya çalışıyordu. Sorular soruyor, izleyeceği yolu belirlemeye çalışıyordu.

"Kevin sen misin? "

Sessizlik.

" Kevin istersen anne oğul konuşabiliriz? Seninle konuşmayı çok istiyorum" çırpınan bir umut kırıntısı daha.

Anlamsız bakışlar.

" Robin? Kardeşin değil de sen misin yoksa? Biliyorum konuşmayı pek sevmiyorsun."

Umursamazlık. Kulağa takılan bir kulaklık ve son ses açılan bir klasik müzik. Şimdi bizi hiç duymuyordu.

Yorum ister şekilde gözümün içine bakan Alya sorularını yönelttiği kişiyi değiştirmişti sadece. " Candy olabilir mi ? "

Net bir şekilde cevap verebilirdim buna " O cadı bu kadar sessiz kalmazdı. "

"Kim peki ? Neyi atlıyorum ben?" Şimdi o da bir koltuğa oturmuş, kafasını ellerinin arasına almış, ayaklarını ,tedirgin olduğunu belli edercesine, hafif bir ritimle yere vuruyordu.

Kendimden emin bir şekilde , olaylar boyunca durduğum duvarın dibinden Alya'nın yanına doğru yürüdüm." Evet. Bir şeyi atlıyorsun."

Anlamak istercesine kafasını kaldırmış, gözlerimin içine bakıyordu.

" Şu ana kadar görmediğin bir kişilik Alya."  Daha fazlasını söylememe gerek yoktu.

" Evet ya, Mel ? " Çizeceği yol haritası için ona kuşbakışı bir görünüm sunmuştum, diğer detayları onun tamamlayacağından emindim.

"Kesinlikle!" Benim neden olduğum olayların yaşatmış olduğu stresi, karşılıklı saniyelik gülümsememiz ile bertaraf etme çabası içindeydik. Fakat biliyordum ki neden olduğum şeyler yerli yerinde duruyordu. Sadece biz görmek istemiyorduk.

Telefonuma gelen mesaja baktım ve acele şekilde buradan çıkmam gerektiği tekrar çivi misali çakıldı beynime. Buradan çıkmak için uydurmam gereken bahaneyi düşünürken, Alya çoktan neler yapılabileceği ile alakalı konuşmaya başlamıştı.

" Sizce de öyle değil mi Ahmet Bey?"  İzleyeceği yolu net bir şekilde belirlemiş, doğru olduğunu benden de duymak istiyordu. Ne anlattığı ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu, o sırada   onları bir saatlik yalnız bırakmamın olası sonuçlarını hesaplıyor, bahane bulmaya çalışıyordum. Açıkçası onu dinlemediğim için kendimden utanmıştım.

Kim Bu Kadın? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin