Cem gittiğinde şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmez haldeydim.Buraya intikam için gelmiş.Sonuçta Tarık onun kuzeniydi ve her halükarda görüşeceklerdi ve benimle bir evcilik oyunu oynamak istiyordu.Birlikte olduğumuzu duyan Selen ve Tarık'ın tepkilerini merak ediyordu ve haklıydı da.Nedense bu fikir çok hoşuma gitmişti,evcilik oyununa varım dedim.
Kaybedecek neyim var ki diye düşündüm kara kara.Cem'i her şeyden çok seven bir annesi,bir babası ve baş belası bir kardeşi vardı,oysa ben bu hayatta yapayalnızdım.
Annem beni doğururken ölmüş, babam ise annemin ölümünden sonra dayanamamıştı zorluklarla mücadele etmeye,ben 4 ablam 10 yaşında iken intihar etmiş bu hayata gözlerini yummuştu.İki küçük kız kardeş bu hayatta hem anasız hem de babasız kalmıştık.Dayım bize kol kanat germiş evine almıştı.Yengem huzur vermek bilmiyordu,ne çok geceler yediğim dayaklardan sabahlara kadar uykusuz kalmıştım.Ablam da üniversiteyi kazanınca
Ankara'ya gitmişti beni burada bir başıma bırakmıştı.Liseye giderken Cem'le çok daha samimi olmuştuk ve yengem "adını oğlanlarla mı çıkaracaksın" diyerek yapmadığı zulüm kalmıyordu.Üniversiteye gitmemem için elinden ne geliyorsa yapmıştı.Bin bir zorlukla gitmiştim ve gastronomi okumuştum. Hafta içi okula gidiyor hafta sonu ise yengem dışarı çıkmamam için evdeki bütün çamaşırları ütülettiriyor,dip bucak temizlik yaptırıyordu.Sınav haftalarımda ders çalışmamam için beni sürekli oyalayacak bir şey buluyor, aklına hiçbir şey gelmezse de kuzenim küçük Arda'ya bakmam için "hadi bakalım git Deniz ablana seninle oynasın" diye başından atıyordu.Okul bittikten sonra dayım istemese de annemle babamdan kalan bu eve taşındım.Ablam da beni bir daha arayıp sormadığı için hiçbir zorluk çıkarmamıştı.Zaten son konuşmamızda gizlice evlendiğini,onu arayıp rahatsız etmememi,benimle görüşmek istemediğini,gerekiyorsa evdeki bütün haklarından vazgeçebileceğini çünkü ihtiyacı olmadığını söylemişti.O gün bir daha yalnız kalmıştım.
Cem senedebir kere Almanya'dan halasının ve babaannesinin yanına geliyordu vearkadaşlığımız o şekilde başlamıştı.Halası dayımlarla komşuydu ve Fatoş teyzeyiçok seviyordum.Cem'le bize yaptığı enfes pastaları unutmak mümkün değildi çünkübana böyle sevgiyle kek,pasta yapan bir akrabam hiç olmamıştı.Cem'in dedesi, annesi Necla teyzenin Cem'in babasıyla evlenmesine izin vermemiş ve Necla teyze bulduğu ilk fırsatta kaçmış,birlikte Almanya'ya yerleşmişler ve Cem orada dünyaya gelmişti.Anladığım kadarıyla aksi bir adam dedesi Tarık'ın babasına da aynısını yaptığına göre.
Tarık'la tanışmamız,birlikteliğimiz ne boyuttaydı hatırlamıyorum.Cem'in ve bazı yakın arkadaşlarımın anlattıklarına göre okul bittikten sonra tanışmışız.Tenim süt gibi bembeyaz olduğu için ilk o Pamuk demiş bana Pamuğum diye severmiş beni.Ayrıldıktan sonra Cem'den öğrendim.Geçen yıl doğum günümde evinde bir sürpriz parti hazırlamış bana ve partinin sonunda kavga etmişiz.Beni eve bırakırken bağırdığımı hatta avazım çıktığı kadar bağırdığımı hatırlıyorum ve sonra başka bir arabaya çarptığımızı.Gözlerimi açtığımda ise bir hastane odasındaydım.İlk kullandığım kelime "Tarık" oldu.Kendi adımı bile bilmezken onu sayıklamıştım.Kolum kırılmıştı ve başımda birkaç hafif sıyrık vardı,başımı çok sert vurduğum için geçici bir hafıza kaybı yaşıyordum.Tarık beni sevgilim olduğuna zor inandırdı ve evime getirdi.Biraz biraz geçmişimi anlatarak hatırlamamı sağladı.Beş ay boyunca yalnız bırakmadı ve tedavim için elinden gelen her şeyi yaptı.
Kazadan bir hafta sonra Cem Almanya'dan döndü ve beni iyileşene kadar hiç yalnız bırakmadı.Tarık bana ilişkimiz hakkında hiçbir şey anlatmadığı için aldatılmamızdan bir süre sonra Cem'den dinledim. Daha sonra Cem daha fazla dayanamadı ve Almanya'ya geri döndü,gelmemek üzere ta ki bugüne kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKLIMDA
Teen FictionUykuyla uyanıklık arası geçirdiğim bir gece daha.Zihnim benimle dalga geçiyor gibi,aklımda...Daima aklımdasın Tarık, diye tekrar edişimin bilmem kaçıncı günü.Unutursam ölürüm,unutursam ölürsün Tarık.Yine koluma bakarak iç geçirdim ve kendimi uykunun...