Bölüm 12

26 10 0
                                    

                                                                                                          DENİZ

     Tarık tüm bunların dejavu olduğunu söylerken haklı olabilir miydi? Artık benim için hiçbir şeyin önemi yoktu, geçmişi değil geleceği umursuyordum. Belki de Tarık'a bir şans verebilirdim.

Yine böyle pembe düşlere dalmışken Cem'le Nazlı'nın el ele geldiğini gördüm. Gözlerimi onlara dikmiş olacaktım ki Tarık'ında dikkatini çekti ve arkasına dönüp baktı. Nazlı ona gelmemiz için çok ısrar edince kıramadım, sanırım Tarık da benim gibi Nazlı'yı kırmak istemedi. Nazlı Meto'nun doğum günüyle ilgili bir şeyler anlatırken,Tarık işçilerinden birinin kaza geçirdiğini ve yoğum bakımdan çıktığını, o yüzden gitmesi gerektiğini söyleyerek gitti. Ben de daireme geçmek isteyince Cem'de benimle birlikte geldi.

"Sevgilinde kalsaydın sen."

"Yok artık daha neler? Bana bak bakayım, sen kıskandın mı?"

"Daha neler Cem aksine çok mutlu oldum."

Cem bana sarıldı, bende ellerimi beline doladım. Saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu "sen olmasaydın ben ne yapardım pamuk" dedi en yumuşak ses tonuyla. "Asıl sen olmasaydın ben ne yapardım Cem, sen benim her şeyimsin."

Cem olmasa ne yapardım kim bilir? Eskiden yazın gelişi benim için Cem'in gelişi demekti. Sırf o yüzden kıştan nefret ederdim. Biliyorum ki Cem'in de Almanya'dan ilk fırsatta gelmesinin tek sebebi bendim. Tamam, bir de bizim mahallede Cem'in bir kırığı vardı Aygül, o da ikinci sebebi olabilir.

***

Meto'nun doğum günü için bütün topu Nazlı'ya atmıştım. Benim gibi sabahtan akşama kadar mutfakta yemek yapmıyordu çünkü kendisi bilgisayar mühendisiydi ve ofiste tüm işlerini bilgisayar üzerinden halledebilirdi.

Restoranda kızlar arasında en samimi olduğum Aynur'du. Biraz değişik bir kızdı ama zaten hangimiz normaldik ki? Cem'de aramızdaki samimiyeti fark etmiş olacak ki listeyi hazırlarken sürekli bize aynı işi veriyordu.

Aynur Tarık'a mesaj atmam için ısrar ediyordu ama benim asıl fikrim iş çıkışı evine gidip Aysel teyzeyle konuşmaktı, o bahaneyle Tarık'ı da görmüş olurdum.

Akşam olmak bilmiyordu. En nihayetinde işten çıkarken garson kızlardan biri "Cem bey, Deniz neden hiç akşamları kalmıyor"diye sordu. Cem şaşkın şaşkın bana bakarken ben utançtan kıpkırmızı olmuştum. "Mutfak çalışanları da bizde akşamları dönüşümlü olarak kalıyoruz, Deniz memur gibi sabah dokuz akşam beş ben bunu haksızlık olarak görüyorum."

Cem ilk defa ne diyeceğini bilememiş eli çenesinde düşünüyordu. "Bunun sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum ama yinede söyleyeyim, Deniz Hanımın sözleşmesi bu şekilde küçük hanım. Başka bir şikâyetiniz yoksa çıkmak zorundayım."Cem restorandan çıkmış bende arkasından gidiyordum ki "torpilli olacaksın her yerde böyleleri yaranıyor" deyince bir hışım arkamı döndüm.

"Benimle uğraşma, bir daha uyarmam."

Anlamışa benzemiyordu ve tekrar bir maraz çıkaracağı her halinden belliydi. O sinirle Tarık'ın evinin önüne nasıl geldiğimi anlamadım. Yolun karşısına arabayı park ettim. Tam arabadan inmek üzereydim ki Tarık'ı Melek'le konuşurken gördüm. Melek kollarını Tarık'ın boynuna dolamış, başını da omzuna gömmüştü. Tarık onun ellerini çözmeye çalışırken bir anda dudaklarına yapıştı. Sinirden kıpkırmızı olduğuma emindim çünkü yüzüme ateş basmıştı. Şuan arabadan inip ikisini de öldürmek istiyordum. Tarık Melek'i itti ve beni gördü. Sanırım "Deniz" diye bağırıyordu ama ben çoktan gaza basmıştım bile.

Tarık durmadan arıyordu cevap vermediğim halde. Israrla çalan telefonu açmamak için direniyordum. Telefonu açmadığım için eve geleceğini biliyordum o yüzden Cem'e gitmeyi tercih ettim.

Cem'in bahçe kapısından koşarak girdim. Zile bastım, gelen olmayınca kapıyı yumruklamaya başladım. "Ceeemmm aç şu kapıyı" hırsımı kapıdan çıkarıyordum. En sonunda Cem yarı çıplak kapıyı açtı. "Ne oldu Deniz alacaklı gibi, kapıyı kıracaksın".Ona aldırmayarak içeri girdim. Etraf çok dağınıktı ve sehpanın üzerinde duran bardaklardan yalnız olmadığını anladım.

"Zamansız geldim galiba."

"Önemli değil canım, neler oluyor bir soluklanda anlat, gel otur şöyle."

Kanepeyeoturduğumda biraz sakinleşebilmiştim. Cem de yanımda yerini aldı. Şaşkın vemerak dolu yüzü anlatmamı beklerken,bende kendimi unutmuş evde kimin olduğunu merak ediyordum.Acaba evi kolaçan etsem mi diye düşünürken "ee" dedi Cem.Tam anlatmaya başlayacaktım ki ayağımla bir şeyin üstüne bastığımı fark ettim.Başımı yere eğdim ve neye bastığıma baktım ,gözlerim şaşkınlıktan fal taşı gibi açılırken elimle üzerine bastığım sutyeni aldım.Cem utançtan al al olmuş ne diyeceğini şaşırmıştı.Sanırım gerçekten çok zamansız gelmiş ve onu ciddi anlamda rahatsız etmiştim.Kim bilir Nazlı onları bastığımı düşünürken ne kadar utanmıştır.

"Madem müsait değildin ne için açtın kapıyı,çok üzgünüm Cem gitsem iyi olacak."

"Dur,dur nereye gidiyorsun?Önemli olmasa gelmezsin sen,anlat ne oldu?"

"Nazlı çok utanmıştır Cem sonra konuşuruz" diyerek bir hışımla kalktım.Telefonum çalmaya başladı,Tarık arıyordur diye bakmadım ama ısrarla aramaya devam ediyordu,çantamdan telefonu çıkarmamla Cem'in yüzüne garip garip bakmam bir oldu.

"Efendim?"

"Deniz,Tarık geldi evde yokmuşsun bende olabileceğini düşünmüş.Nerelerdesin tatlım bir sorun yoktur umarım."

"Hayır Nazlı birazdan geliyorum."

Cem'in yüzü allak bullak "açıklayabilirim" dedi.Elleriyle yüzünü kapatırken etrafı süzmeye başladım.Sinirle fark edememiş olacaktım ki televizyon sehpasının önünde kırmızı bir elbise vardı.Belli ki çok ateşli bir sevişme öncesi kadının üzerinden çıkartılıp fırlatılmıştı.

"Nazlı'ya ne diyeceksin?"

"Hiçbir şey."

"Ahh Cem bu yaptığın çok yanlış bunu arkadaşıma nasıl yaparsın?"

Cemoturduğu kanepeden kalkarak yanıma geldi, mahcup olduğu her halinden belliydi, banasarılmak isteyince onu ittim. "Gitmem gerekiyor" diyerek kapıya yöneldim. Tamkapıyı açıp çıkacaktım ki içeriden "kim gelmiş canım" diyen tanıdık bir sesduydum.Merak içerisinde tekrar geri döndüm.Üzerinde bornoz,başında saç havlusuyla Cem'in yanında bacak bacak üzerine atıp oturan Selen'i görünce çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.

Selen arsız bir şekilde Cem'e sarılıyor ve onu öpmeye çalışıyordu.Cem onu itti ve "giyinip git artık" diyerek bağırdı.Belli ki yaptıklarından pişmandı.Selen tekrar Cem'e sarılmaya çalışırken fotoğraflarını çektim ve Berke'ye gönderdim.

AKLIMDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin