Bölüm 16

46 8 0
                                    

                                                                                                      TARIK

  Deniz'le Berke'yi el ele görünce dünyam başıma yıkılmıştı.Benim dokunamadığım,dokunmaya kıyamadığım kadının ellerini ellerinin arasına almıştı.Onu öldürmek istiyordum ama bu olay çözümlenmeden değil.

Deniz'i alıp eve getirdiğimde yine çok sinirlenmişti.Sürekli bağırıyordu,bir insan hiç mi değişmez diye düşünmeden edemedim.Sinirlenince daha güzel oluyordu ama Deniz'i bu kadar çaresiz görmek beni kahrediyordu.Onun için hiçbir şey yapamıyordum.Beni kovmasına aldırış etmeden onu kapıyla kendim arasında sıkıştırarak dudaklarını öpmeye başladım.Öncelikle istemesede o da sonunda bana karşılık vermişti.Aklım artık durmamı söylerken,bedenim daha fazlasını istiyordu.Yine de kendime hakim olup onu bıraktım.Utançtan yanakları al al olmuş,ıslak dudaklarını büzmüş gözlerimin içine bakıyordu.Kulağına eğilerek "seninle bir daha görüşeceğiz" diye fısıldadım ve kapıyı çarparak çıktım.

***

Eve geldiğimde Beliz suratını asmış,benimle konuşmuyordu.Haklıydı söz vermiştim ve sözümü tutamamıştım.Halam yarın gideceklerini söylerek onlarla Ankara'ya gelmemi istedi.Evlenmemi çok isteyen halam eski bir ahbaplarının küçük kızını bana münasip görmüş,tanışmamız içinde ısrar ediyordu.Halamı kırmak istemiyordum ama bassettiği kızı da biliyordum,zaten Deniz'den başkasıyla da evlenmek gibi bir niyetim yoktu.

Ertesi sabah Aykut bizi havaalanına bıraktı.Yine tüm işleri Aykut'a bırakırken gözüm arkada kalmıyordu,tek endişelendiğim Deniz'di,değil üç gün üç saniye bile onsuz kalmak istemiyordum.Onu da Cem'e emanet ederek koyuldum Ankara yollarına.

Ankara dauçaktan indiğimizde eniştem çoktan bizi orada bekliyordu.Eve doğru yolaçıktığımızda halamın yüzündeki neşeyi görmezden gelemedim. "Evini özlemişsindir oğlum" derken ne ima ettiğini anlamak güç değildi.

Halamların evinin karşısında çocukluğumun geçtiği evimiz vardı.Babamla futbol oynadığımız bahçeye dalıp gitti gözlerim,annemin dizlerinde uyuduğum salıncak bile hala duruyordu.Tepesine tırmandığım ağaçlar,babamın barbekü köşesi,annemin kitap okuma koltuğu,köpeğimin kulübesi hala dün ki duruyordu karşımda.Ağaçtan düşüp bir yerimi kırarım diye korkan anne ve babamın çığlıkları çınlıyordu kulaklarımda. Hüzünlendirmişti anılar beni,Beliz gözlerimin dolduğunu fark etmiş olacak ki hemen yanıma gelip sarıldı. "Abiciğim tekrar taşınsanız Ankara'ya öyle mutlu oluruz ki." Beliz'in sıcak,narin sesi çıkarmıştı daldığım hayallerden beni.

"İzmir bir başka Beliz'im.Deniz olmayan yerde yaşayamam artık."

Beliz ne demek istediğimi anlamamıştı ama anlayan halam hemen toparlamaya çalıştı. "Abin iyice İzmir'li olmuş.İşi gücü orada denizi,suyu bahane ediyor artık.Hadi geçin içeri üşüyeceksiniz İzmir'in havasına benzemez Ankara'nın havası."

Eve girdiğimizde ev dekorasyonun tamamen değiştiğini fark ettim.Kapı girişine konulan küçük konsol,tavandaki aydınlatmalar,salondaki tüm mobilyalar derken evi incelerken salonda bizi bekleyen misafirleri fark etmemiştim.

"Tarık oğlum tanıdın mı Hülya teyzenleri,Cemal amcan eniştenle babanın çok eski arkadaşıdır.Bu da küçük kızları Sudenaz."

"Hatırladım tabii.Cemal amca,Hülya teyze nasılsınız?"

Cemal amca hiçbeklemediğim bir içtenlikle sarıldı,sanırım kızını bana kakalamaya çalışıyordu,başkabir açıklama getiremiyordum çünkü.Sudenaz küçüklüğüne bakarak çok güzelleşmişbir içim su olmuştu.Hiçbir erkeğin red edemeyeceği alımla yürüyerek yanıma geldi,elini uzatarak "hoşgeldin Tarık" dedi.Bende onun elini sıkarak "Hoş buldum,büyüyünce abi kalmıyor tabi Sudenaz,küçükken hep Tarık abi derdi" derken istemediğimi belirtmek istedim.Sudenaz'ın yanakları bile kızarmazken halamın öldürücü bakışlarını görmeden de üzerimde hissettim.

AKLIMDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin