Mezopotamya'ya tepeden bakan ama bir o kadar da mütevazi Mardin . Onlarca farklı kültürü, dili, dini aynı yerde harman etmiş , ve birbirine karıştırmadan yaşatmış Mardin . Dışı seni , içi beni yakan Mardin.
***
İnsanlar hayatlarında nel...
" Arya ? " dediğinde sert bir şekilde yutkundu. Onun bana gelmeyeceğini anladığım da derin bir nefes alıp yanına yavaş adımlar ile ilerledim.
" Mirza ? " dediğim de gözleri ile gözlerim buluştu. Adem elması tekrar oynamıştı. Dibine kadar girdikten sonra Parmak uçlarım da yükselip kulağına fısıldadım.
" Özür dilerim , Kocacım... "
°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●
Söylediğim şeye karşı hiç bir şey yapmamıştı. Hiç bir tepki dahi vermemişti. Boynuna kondurduğum öpücüklerden sonra yutkunsa da yine hiç bir şey yapmamıştı. Hiç bir şey yapmaması beni kırsa da barışmak için her şey mubahtır ! Gömleğinin düğmelerini açmaya başladığım da ne kadar yüzüne bakmasam da yüzüm de gezen bakışları hissedebiliyordum. Açılan gömleğin arkasında saklı duran teni elime değdikçe utanıyordum. Teni tamamen karşım da dururken gözlerimi teninden çekip de gözlerine baktığım da o da gözlerimin içine bakıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" Özür dilerim. " diye bir kez daha fısıldadıktan sonra dudağına uzandığım da kendini geri çekti. Ve işte o an benim yıkıldığım andı.
" Arya... Barışmak için yapmayacağın şeyleri yapmana gerek yok. "
" Ben... Özür dilerim. " dedikten sonra gözlerimi ondan kaçırıp sırtımı ona döndüm. Bu kadar uzun süre küs kalmamız , saçmaydı. Ben bu kadar süre küs kalmak istemiyordum. Dolan gözlerimi kırpıştırmamaya çalışırken , bir damla yaş akıp ; boynumdan süzüldü. Onun beni böyle görmemesi için hızlı adımlar ile banyoya gideceğim sırada , bir adım attıktan sonra kolumdan tutulup , bedenine yaslanmam bir oldu. Alnıma değen dudaklar ile gözlerimi kapattım. Bu durumda olmak beni fazlası ile huzurlu hissettiriyor. Göz yaşlarım yanaklarımdan akıp giderken kendini hafif de olsa geriye çekti.
" Ne olursa olsun , ağlama. Benim için de olsa ağlama. " dediğin de cevap veremedim. Zaten vermeye de gücüm yoktu. Bacaklarımın altından geçen el ile kucağına aldığın da ellerimi boynuna dolamak yerine kucağıma çekip biraz daha boynuna sindim. Yatağın kenarında bulunan çift kişilik koltuğa, kucağında ben ile oturdu. Kalkmak için bir girişim de bulunmadım. Göz yaşlarım azalsa da yine de bir kaç damla akıyordu.
" Ben senin , benden habersiz dışarı çıkmana kızdım. Öyle yerlere gitmeyi sana yakıştıramadığım için sinirlendim. O gün benden korktuğun için de kendime kızdığım için de yanına gelmedim. " dediğinde kurumuş göz yaşlarımın yerine yenileri aldı.
" Mirza... " diye konuşmaya başlayacağım sırada alnını alnıma yaslaması ile konuşamamıştım.
" Şhh... " dediğin de gözlerimi kapatıp anın güzelliğine kendimi bıraktım. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum ama bacağımda bulunan el yukarıya çıkmaya başladığın da gözlerimi açtım. Karşım da duran yeşil gözlere bakıp gülümsedim.