●° 7.BÖLÜM °●

70.5K 1.9K 161
                                    

Kimsenin cevap vermesini beklemeden merdivenleri tırmanırken duyduğum sesle merdivene adım atmak için kaldırdığım ayağım havada kalmıştı.

"Bize hoş geldiniz demek yok mu Doktor Hanım?"

Arkamı döndüğümde gördüğüm kişilerle gözlerimi zorlayan gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Ve yanaklarımdan süzülüp gitmelerine izin verdim.

♒♒♒♒♒♒♒♒♒♒♒♒

Ağzımdan kaçan hıçkırıklara engel olamıyordum. Merdivenlerden koşar adımlarla tekrar avluya döndüğümde bana gülümseyerek bakan kişiye kollarımı sardım. O kadar çok özlemiştim ki... Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Yıllar sonra babaannemi görmüştüm. Annemden sonra o bir sene içerisinde benim bütün sorumluluklarımla ilgilenen kişiydi babaannem... Onca yıl içerisinde sadece üç dört defa İstanbul'a geldiğinde görüşmemiz , telefonda konuşmamız özlemimizi dindirmiyordu. İnsana yetmiyordu.

"Babaanne... lafımı bölen hıçkırıklarımdı.

"Tamam kuzum...Sakin ol... Git dedenin elini öp hadi yavrum."

Dedem de buradaydı. Bu nasıl bir gündü. Annemin özleminden sonra babaannem ve dedem... Diyebileceğim bir şey yoktu. Zaten ne desem de boş. Babaannemin yanaklarını öptükten sonra ondan ayrılıp çardakta oturanlara baktığımda gözlerim dedemi aramıştı. Gözlerim babamın yanında oturan kişiye takıldı. yılların yaşlandıramadığı adama...

Dedemle göz göze gelince üstümde bulunan bakışları umursamadan yanına doğru ilerledim. Eğilip uzattığı elini öptükten sonra "Hoş geldin dede ." dedikten sonra geri çekilmiştim. Biliyordum ki burada kız çocuklarına pek değer verilmezdi. Buna kıyasla dedem de babam da kız çocuklarını severdi. Ama bu sevgilerini, verdiği değeri el alem karşısında göstermezlerdi.

"Hoş bulduk kızım." dediğinde gülümseyip en köşede Nurjin annenin yanında oturuyordu. Yanında bulunan boş yere vurup oturmamı işaret ettiğinde hemen yanına gidip oturmuştum. Mirza da erkeklerin olduğu yere geçip oturduktan sonra herkes normal muhabbete dönmüşlerdi. Hiç bir şey olmamış gibi... Babaannem ve Nurjin teyzeyle muhabbet ederken bir anda aklıma bugün isteme olunca bir anda ayağa fırladım. tabi ayağa fırlamamla bütün bakışlar bana dönmüştü.

"Şey... Ben... İsteme için kıyafet ayarlamayı unutmuştum. Müsaadeniz olursa onu halledeyim."

ben birinden bir cevap beklerken Nurjin anne kocasına (hala adını öğrenemedim.tanışma faslında sormayı aklıma not ettim.)baktıktan sonra gözleri beni buldu.

"Kızım istersen bugün dinlen yarın isteme olur." dedi azda olsa olan şiveli konuşmasıyla. Bana laf düşmeyeceğinden dolayı soran gözlerimi babaanneme çevirdim. O da bana baktıktan sonra

"Bugün gerçekleşsin. Daha fazla uzatmaya gerek yok." dedi. Babaannem bir bakıma haklıydı. Daha düğün alışverişi,bindallı, gelinlik, abimin düğünü için elbise falan derken zaman bulamayacaktık. Onlarda başlarıyla onayladıktan sonra müsaade isteyip konaktan ayrıldılar. Mirza giderken yine uyarısını yapmıştı. Neymiş efendim ; istemede kısa giymeyecekmişim. Sanki kendi söylemese ben dikkat etmeyecektim. Beni uyardıkça onun inadına kısa giyesim geliyor. Dolabımın karşısında durmuş Almi ile akşam için elbise bakıyorduk. Benim gösterdiğimi o beğenmiyordu, onun gösterdiklerini de ben. Biz artık bıkmış bir şekilde yatağımın üstünde oturmuş affedersiniz ama aynen öküzün trene baktığı gibi dolabıma bakıyorduk. Kapı tıklatılınca direk olarak kafamız oraya dönmüştü. Berfin yengem (Miran'ın karısı) elinde kıyafet kılıfı ile içeri girdi. Bize gülümsedikten sonra

Mardin DoktoruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin