" Arya, ben yemin ederim ki suçsuzum. " dediğinde gözlerimden akan yaşlara engel olmadım. Hem Mirza hem de ben göz yaşlarımıza engel olamıyorduk. Ellerim yüzüne gittiğinde göz yaşlarını teker teker sildim.
" Bana kendine inandır. Zorluklar yaşayacağız ama sakın pes etme. Edersen eğer biz diye bir şey olmaz ve bende olmam. " dedikten sonra özlediğim o dudaklara sıcak bir öpücük kondurdum. Lütfen bizi bırakma! Bize sahip çık.
°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●
Ben sadece bir öpücük bırakıp çekilmek isterken , Mirza ensemden tutup kendine çekmesi ile buna engel oldu. Dudaklarımın üzerinde dudaklarının sert temasını hissettim. Beynim sanki komut verme yeteneğini kaybetmiş gibiydi. Ne karşı koyabiliyordum ne de karşılık veriyordum. O kadar güzel hissettiriyordu ki kendimi kollarının arasında gevşemiş ona karşılık verirken buldum. Dudaklarımdan ayrılıp sadece nefes alabilmemize imkan sağladıktan sonra beni yeniden öpmeye başladı. Bu sefer az öncekinin aksine daha yumuşak öpüyordu. Bu öpüşmenin sonu iyi bitecek gibi gözükmüyordu. Ama bende burada sonlandırmak istemiyordum. Belki de... Belki'leri düşünmek istemiyordum. İlk defa bir şeyi düşünerek yapmak istemiyordum. Sonu ne olursa olsun. Kollarının kıskacından kollarımı kurtarıp boynuna dolayarak kafasını daha çok kendime eğdim. Bu sefer nefes alabilmek adına geri çekilen ben olmuştum. Nefes nefese kararmış yeşillerine baktım.
" Sanırsam durmamız lazım. " dediğinde gözlerimde ki hayal kırıklığının okunmaması için gözlerimi kaçırdım.
" Neden ? " diye ağzımdan saçma bir soru çıkmıştı. Salak Arya! Neden olabilir ? Seni istemediği içindi. Başka bir nedeni mi olabilirdi ?
" Neyse , boş ver. " dedikten sonra onun kıskacından kendimi kurtarıp , ayağa kalktım. Banyoya gitsem iyi olacaktı. Yoksa birazdan reddedilmişliğin verdiği duygusallıkla oturur ağlardım. Ben ayağa kalktıktan sonra o da ayaklanmıştı. Kolumdan tutup , gitmemi engelledi ama kolumu kendime doğru çekmek istediğimde buna engel oldu. Arkadan belime doğru sarıldığında ; Kendimi özlemiş olduğum kolların arasına bıraktım. Benim için bu yaşananlar fazlaydı. Benim 3S kuralına ihtiyacım vardı. SEVGİ , SAYGI , SADAKATE.. Sevgi dediğimiz kavram nedir? Bana göre hayatta var olan savunmaya, korunmaya değer en güzel duygulardan biri. Peki biz bu kadar değerli bir duygu olan sevgiyi koruyabiliyor muyuz? Bence yeteri kadar değil. Bunun birçok sebebi vardır elbet ama maalesef ben bu konuda yeterince katıyım. Yani benim için sevgiyi bozan gerçek gerekçeler çok azdır. Belki de şunu anlayamıyorumdur: Sevgiyi korumak geliştirmek için emek, fedakarlık,anlayış,koşulsuz kabul lazım yani insanlar bunları yapamayacak kadar aciz mi? Ya Saygı ; Tabi ki bu kavramın da alanı çok geniş. Büyüklere saygı, Öğretmenine saygı, Yaşlılara saygı, karşındaki insana saygı.. ama ben yine burada sevgiliye, eşe olan saygıyı ele alacağım. Saygıyı korumak için neler yapılması gerekir. Öncelikle şunun farkına varalım. Karşındaki kişi bir birey. Yani o sen olamaz, sen de o olamazsın. Demek istediğim her iki tarafın da koşulsuz sevgiyle birbirine yaklaşması gerektiği. Aslında bunu uygulamak zor . Peki ya sadakat ; Sadakat bağlılık demektir. Belki de en zor kazanılan ancak çok kolay zedelenen bir kavram. Hani güvenmiyorum artık diyoruz ya bazen. Sonra da bir şey anlatmak, O kişinin yanında durmak istemiyoruz. Korkuyoruz kaygılanıyoruz. İşte tüm bunlar niye biliyor musun? Çünkü hepimizin bildiği bir şey var: Sadakatin olmadığı yerde ihanet ve aldatma olur. İşte bunlara maruz kalmamak için uzaklaşmayı tercih ediyoruz. Düşüncelerimden Mirzanın konuşması ile ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin Doktoru
Ficción GeneralMezopotamya'ya tepeden bakan ama bir o kadar da mütevazi Mardin . Onlarca farklı kültürü, dili, dini aynı yerde harman etmiş , ve birbirine karıştırmadan yaşatmış Mardin . Dışı seni , içi beni yakan Mardin. *** İnsanlar hayatlarında nel...