Sabah uyandigimda banyoya gidip kisa bi dusun ardından dolabimin karsisina gectim. İçimde adlandiramadigim bi enerji ve mutluluk vardı. Bi süre uzerime kıyafet deneyip olumsuz buldum. En son bi tayt ve lacivert kazagimi cikarttim.
Saclarimi 2 tane topuz yapip onumde percemlerimi ayırdım ve herzamanki makyajimi yaptim. Gozluklerimi taktigimda da siyah deri ceketimi ve çantamı alip asagi indim. Hatun' a seslenip acele etmesini söyledim. Bugün kahvaltiyi dışarıda da yapabilirdik. Hatun'da asagi indiğinde beraber garaja indik. Topuzlarim bozulmasin diye motoruma binemedim. O yüzden siyah mat bmw'me bindim. Hatun' da yanima geldiğinde duvardaki butona basarak bahceye çıktım. Korumalar kapiyi acip yol verdiginde arabayi hızla bahçeden çıkarttım. Siyah inci'ye geldigimizde arabadan inip cafeye giriş yaptık. Masaya kurulup kahvalti tabagi istedik. Hatun bana dönüp
-Bugün mirsat'ta okulda olacak muhtemelen. Ne yapmayi düşünüyorsun? Dedi.
-Birsey yapmayi düşünmüyorum. Zaten ne yapabilirim ki? Madem onun bi sahibi yoktu , benim ona lafım gecmezdi nasılsa. Deyip geriye yaslandım.
-Peki , yinede hemen yumusama sen , anlasin değerini. Dedi. Gulerek onu onayladım. Kahvaltimizi edip cafeden çıktık. Okula yaklaştığımızda muzigi kapatıp camları kapattım. Okula girdigimde gözler bize dönmüştü.
-Senin ki orada . Dedi hatun mirsat'i isaret ederek.
-Benimki degil o. Dedim. Mirsata döndüğümde onun bakmadigini gördüm.
-Peki oyleyse böyle. Diyerekten frene bastım ve drift çekerek arabami parkedip indim. Gozluklerimi takıp çantamı arka koltuktan aldım ve arabayi kilitledim. Hatunda yanima geldiginde mirsat'a bakmadan okula girdik. Müdürün odasina gidip hatun'u kayit ettirdikten sonra sinifa geçmiştik. Sirama gecip oturdugumda hatunda gelip yanima yani mirsat'in yerine oturmuştu. Egemenlerde derse 9 dakika kala geldiklerinde onlarda önümüzdeki siraya oturdular. Zil caldiktan bi süre sonra mirsatlar sinifa girdiğinde sanki hatunun yanimda oturduğunu biliyormuscasina hic bakma gereksinimi duymadan cam kenarina gecip oturdular. Aralarinda arda' da vardi. Muhtemelen öncede bu okuldaydi. Cunku herkes 'hosgeldin arda ' diyerekten karşılıyordu. Kapi açılıp iceri cografya hocasi girdiginde sesli bi nefes verdim. Ne yani? Ders cografya miydi? Nalet ders.
Hoca herkese 'günaydın' diyerekten yoklama almaya başladı. Sira bana geldiginde gülümseyerek bana döndü ve ismimi söyledi. Elimi kaldirdiktan sonra ses vermeden geri indirdim. Elimi yumruk yapıp başımı elime yasladim. Hoca dersi anlatırken sadece not aliyordum. Konu hakkinda bi fikrim bile yoktu. Gozlerim mirsata kaydiginda camın yansimasindan beni izledigini gördüm. Vay cakall. Hoca kitaptan bazi yerleri okutup altini cizdirdiginde gözlerimi ondan cekip fosforlu kalemi elime aldım. Teneffüs zili caldiginda siniftan cikacakken hocanin seslenmesiyle arkami döndüm ve mirsatla yüzyüze geldim. Onunla göz temasi kurmadan hocaya yönelip
-Efendm hocam. Dedim
-Dersimi dinlemiyorsun? Dedi soru sorar biçimde.
-Evet hocam yanlis anlamayın sizinle bi problemim yok fakat dersiniz icin ayni cümleleri gecerli sayamayacagim. Dedim. Hoca da bu duruma gülüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeklerimin Katili | Dawin
Teen FictionSogugun adami karanligin rüyası firtinalarin sahibi gözü hirstan baska birsey görmeyen bu karanlık gozler , beyaz ışığa alışırsa ne olur? Aşk oldugunu iddia etmeye korkan bir adam cevresinin kalbine zarar vermesine korkuyorsa? Eskiden gelen husumet...