Kapıyı kapayıp içeri girdim. Balayindan döneli 3 hafta geçmişti. Mirsatla son kavgamizdan sonra bana "benim şerefim sensin. Ben serefime laf ettirmem" deyip gönlümü almıştı. Newyork sonrasinda ispanya , gunes batmayan sehir italya , dubai ve tokyo'yu gezip mirsatin çıkan islerinden dolayı dönmüştük. Suansa sabahin 7'sinde Mirsati işe göndermiştim. Içeri girip evi topladıktan sonra ufak bi temizlik yaptım. Bu siralar cok çabuk yoruluyordum ve bunda mirsatin etkisi fazlaydı. Kahvalti masasini toparlayıp bulasiklari makineye dizdim. Saat 11 e gelirken kapının calmasiyla kaşlarımı çatıp kapıya ilerledim. Kapıyı araladığımda bi ayi ve ardina saklanan abimi farkettim. Biz buraya döndüğümüzde onların da tatile gittiklerini farketmiştim. Bircok kez oya anneyle ve duruyla bir araya gelsekte bi süre daha ailemden uzak kalmıştım. Bu süre zarfinda da durunun agzindan kacirmasiyla yarın olan mirsatin doğum gününü öğrenmiştim. Hızla kapıyı aralayıp kollarimi ona doladim.
-Heyy ... bogulacagim. Dedi gülerek.
-Banane. Dedim gülerek.
-Özledim. Dedi oda kollarını bana dolayarak. Kollarimi daha da sikilastirirken kokusunu icime çektim.
-Bende. Dedim gülümseyerek. Ondan ayrılıp kapıyı açtım ve onu içeri aldım. Kapıyı kaparken
-Annemler neden gelmedi? Dedim ardindan ilerleyerek.
-Babam şirkete gitti. Annemde eve ugrayayim deyip oraya geçti. Buraya geldigimi de bilmiyolar doğrusu. Bende evime gidiyordum. Dedi kendini koltuga atarak.
-Üzerimi değiştirip geliyorum. Dedim . Beni onaylarken hızla merdivenleri çıktım. Odama gelip üzerimi degistirdikten sonra parfümümü sıktım. Saçlarımı kivirip aşağıya indim.
-Ne içersin bebegim? Dedim gülerek kollarimi boynuna dolarken. Koluma öpücük kondurup
-Istemiyorum birşey. Sen gel buraya. Dedi beni koltugun tepesinden çekip kafami kucağına düşürerek.
-Kas mı yaptın sen? Dedim göğsüne vurarak. Gülüp beni onayladı.
-Degismissin. Daha dogrusu büyümüşsün. Dedi sırıtarak. Homurdanip ayaklandim ve mutfaga ilerledim. Kahve icin su koyup bardaklari ayarladim. Kahve kutusunu acmamla burnuma dolan kahve kokusu biraz midemi bulandırmıştı.
-Digerleri na- diyecekken hızla içimde yükselen şeyle banyoya koştum. Abim hızla ayaklanip ardimdan gelirken
-Ne oldu? Dedi. Banyoya girip kapiyi kilitledim ve klozete yaptigim kahvaltiyi çıkarttım.
-Ceylin ne oldu? Kapıyı aç. Dedi kapiya vurarak abim. Ona cevap vermek icin araladigim dudaklarima yeniden midemi bosaltirken bi süre sonra yorgun düşüp çöktüğüm yerde kalmıştım. Sifona basıp ayaklandim ve yüzümü yıkayıp agzimi çalkaladım. Yüzümü temizleyip kapıyı açtığımda abim telefonuna bakıyordu. Kafasini kaldırıp hizla beni kendine çekerken
-Mirsati aramamı ister misin? Iyi görünmüyorsun. Dedi bakışlarını yüzümde gezdirerek. Kafami iki yana sallayıp
-Hava değişimi olmalı. Dedim mırıldanarak.
-Saçmalama. Tatilden geleli 3 hafta geçmiş. Neyin havası? Dedi beni kucaklayarak. Çıkışa ilerlemeye başladığında elimi göğsüne koyup
-Ben iyiyim. Dedim.
-Değilsin. Hastaneye gidecegiz. Itiraz istemiyorum. Dedi sert sesiyle. Hızla kucağından inmemle başım dönse de ona belli etmeyip
-Abi asla gitmem. Iyiyim ya ben. Kahve kokusu midemi bulandırdı. Dedim ondan kaçarak. Baş dönmesi artarken yere düşecek gibi olmamla abim elini koluma koyup endişeli bakışlarını üzerimde gezdirdi. Üzerine bayilmamla son hissettiğim hızla havalanıp evden çıkmamızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeklerimin Katili | Dawin
Teen FictionSogugun adami karanligin rüyası firtinalarin sahibi gözü hirstan baska birsey görmeyen bu karanlık gozler , beyaz ışığa alışırsa ne olur? Aşk oldugunu iddia etmeye korkan bir adam cevresinin kalbine zarar vermesine korkuyorsa? Eskiden gelen husumet...