Baharın o enfes kokusuyla gözünü açtığında hala mutsuz hissetse de umutsuz hissetmiyordu genç adam. Tuttuğu ev binalar arasında olmasına rağmen bahçesi ve üç cepheden alabildiği güneşiyle bambaşka bir evdi. Beyaz döşemeler diğer evine göre daha fazla huzur vericiydi. Geniş bir mutfağı,çim döşenmiş bahçeye açılan huzur dolu bir terası vardı.
Komodinin üzerindeki kol saatine baktı. Alarmın çalmasına yarım saat daha olduğunu görünce biraz daha tembellik yapmak istedi. Ama tabi ki bir polise tembellik için izin vermezlerdi. Çalan telefonu bunu çok iyi kanıtlıyordu.
"Efendim Tolga?""Ha abi nerdesin ya aradım iki defa. Yarın akşamki yemeğe gelecek misin? Nizam amirim sordu. Eşlerin geleceğinden falan bahsediyordu."
"Kenan da geliyor dimi?"
"Evet abi,niye ki?"
"Bilmiyorum.Selin'le konuşmalıyım."deyip Tolga'ya söz hakkı vermeden telefonu kapattı. Zaten o adamı emniyette görmeye dayanamıyordu. Bir de Selin'i onun olduğu yemeğe mi götürecekti?!
Yatağında doğrulup yüzünü sıvazladı. Geçmiş yine aklındaydı. Kenan,geçen yılki yemekte Selin'e karşı yakın davranmıştı ve bu Sinan'ı fazlasıyla rahatsız etmişti. Eve geldiklerinde Selin'le yaptıkları kavga da cabasıydı. O akşamdan sonra Selin'le yaptıkları aktivitelerin birkaçında Kenan'la karşılaşmışlardı ve Sinan artık bunun bir tesadüf olmadığına inanmıştı.Ne yaptı etti Kenan'ın o ilden uzaklaştırılmasını sağladı. Haklı veya haksızdı bilmiyordu ama Kenan'ın, elinde eşyalarinı topladığı karton kutuyla önünden geçerken söylediği o söz hala kulaklarındaydı.
"Herşeyin bir bedeli var!"Aradan bir yıl geçmişti ve geri dönmüştü. Şuanlık kendisiyle arasında bir sorun yok gibiydi. Yine de o pisliği Selin'le karşılaştırmak istemiyordu.
Banyoda saçlarıyla uğraşırken karısını düşündü. Selin onun saçlarıyla oynamayı severdi ama Sinan sürekli aksilik yapardı. Şimdi ise o ellere alıştığını farkediyordu. Niye kızıyordum ki?diye düşündü. Oysa hoşuna gittiğini bile söyleyebilirdi.
Ondan ayrı bir ay geçirmişti ve boşanma meselesini ciddi anlamda düşünmeye başlamıştı. En son mesajlaşmalarından sonra bir daha görüşmediler. Sinan şu anda yarın akşamki yemeğe Selin'i nasıl çağıracağını düşünüyordu. Onu zorunlu tutarsa mecbur gelecekti değil mi?Aynada saçlarına baktı ve gülümsedi. Bu Selin'in sevdiği şekildi. Odasına döndüğünde telefona uzandı. Selin'i arayıp önce rica edecek,kabul etmezse mecbur olduklarından falan bahsedecekti. Sonra komodinin üzerindeki dergiyle bakıştı. Bir sonraki "keşke"yi gerçekten merak ediyordu. Usulca yatağına oturup dergiyi kucağına çekti. Başka sayfaları çevirmeye gerek yoktu. Zaten 36. sayfaya bir ayraç koymuştu.
DUYGULARINIZIN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENİN. Duygularınız hakkında tüm sorumluluğu alın: Sizi mutlu etmek eşinizin sorumluluğu değil ve sizi mutsuz eden de o değil. Kendi mutluluğunuzdan siz sorumlusunuz ve bu mutluluğun ilişkinize ve aşkınıza yayılmasından da.
Genç adam elindeki telefonu bıraktı. Böyle olmaz dedi kendi kendine. En iyisinin onun yanına gidip konuşmak olduğunu biliyordu. Selin emrivakileri hiç sevmemişti,öyle değil mi? Duygularının sorumluluğunu almayı öğrenmesi zaman alabilirdi ama bugün en azından ona karşı açık olacaktı.
Hazırlanıp doğruca hastaneye gitti.Selin koridorun ucunda kendisine doğru gelen adamı gördüğünde donup kalmıştı. Saçları...
Sinan adım adım ona yaklaştıkça,genç kadın öfke heyecan arası bir duyguya kapılıyordu. Bunun için de en çok kendine kızıyordu. "Burada ne işin var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]
Romance♧Berbat bir evliliği sonlandırmaya karar vermiş iki genç; hayatın onlara oynadığı oyunları atlatıp, yüzeysel yaşadıkları aşklarını derinlere taşıyabilecekler mi?♧