"Nedenler"

6.2K 363 6
                                    


      Hicran, Selin'i gördüğüne inanamıyordu. Kalan birkaç adımı da koşarak kapatıp yengesine sarıldı. "İnanamıyorum, yenge buradasın,abimlesin..!" 
        Mert kendini Sinan'ın yanında buluverdi. "Hatırlıyor musun?" dedi heyecanla.

       Selin bu sevinç girdabında yerin dibine batmış,Sinan ise idrak etmeye çalışıyordu. Genç kadın başını kaldırıp sevdiği adama bakamiyordu. Hicran kendini cekip Selin'in ellerini tuttu. "Neredeydin? Her yerde seni arıyorduk."
        "Evet Selin."dedi Mert. "Geri donmeyeceğine artik emin olmuştuk."
       
       Mert ve Hicran sürekli birşeyler konuşmaya çalışırken Sinan sert bir sesle araya girdi. "Bir dakika,bir dakika...!!"
Sonra Leyla'ya döndü.
"Sen...bana Leyla deme demiştin. Yoksa sen.." 

       "Leyla mı?"dedi Mert anlayinca. Selin içi titreyerek Sinan'a bakıyordu. Onun kalbini kırmıştı ve kendisinin de kalbi kirılacaktı. Kocası unutmuş olsa da öfkesinin aynı olacağına emindi.
       "Sen..o Selin misin?"dedi. "Mert ve Hicran'ın bahsettiği eski karım mısın yani?"

       Mert neler olduğunu anlamıştı ama Hicran hala olayın şokudaydı. Sessizce olanlari izlerken bütün gözler Selin'e çevrilmişti.
      "Sinan..ben az önce sana anlatacakt.." 

      "Yani doğru!?"diye sözünü kesti Sinan. Selin çaresizce başını eğdi ve

       "Evet,ben Selin'im."dedi. Şimdi herkes Sinan'a bakıyordu. Ateş saçan gözleri Selin'i hedef almıştı. Masanın etrafindan dolanıp Selin'in kolunu yakaladı. "Yürü!"dedi.

       Mert Sinan'in onünü kesti. "Ne yapıyorsun?"

      "Sen karışma!"diye bağirdi ve Selin'i arabaya doğru çekiştirdi. Mert engel olmaya çalışsa da Sinan izin vermedi ve apar topar genc kadini arabaya bindirip hastaneye götürdü. Kapıya geldiklerinde "İn!"dedi.
       İkisi de yol boyunca tek kelime etmemesine rağmen Selin gelene kadar azar yemiş gibi hissetmişti. "Sinan.."dedi korkarak.
        Genç adam ona durmadan bağırmak,nedenini sormak istiyordu ama onu indirmek yüzleşmekten daha kolaydı. Tekrar 'in' dedi. Ama Selin şu an inmenin onu kaybetmek olduğunu biliyordu. Tabi hala kaybetmemişse...
       "İnmeyeceğim."dedi ama hala ayaklarına bakıyordu.

       "Leyla!  Pardon Selin.. Hemen arabamdan in!"

       Genç kadın o seni ne kadar sevdiğini unuttu,unuttu diye telkin etti kendine. Hastaneye dönmesi gerekirken gece yarısı eski kocasinın arabasında hayatını düzeltmeye calışıyordu. Onunla konuşmalıydı,başka yolu yoktu. Hayatı boyunca pişmanlığını yaşayacağı o kadar çok şey yapmıştı ki,bir tane daha üzerine ekleyemezdi. "Sinan sana söylemek istedim." 

      "Ama söylemedin!"diye bagirdi genc adam. Kırılmıştı. "Son kez söylüyorum,sen inmezsen ben zorla indireceğim." 
      Selin hastaneye doğru baktı. Camda onu izleyen meslektaşını farkedince rezillik çıkmasından korktu. "Peki."dedi Sinan'a. Kapıyı kapatmadan önce eğildi.
"Özür dilerim,hiçbirşeyi seni uzmek için yapmadım."  Kapıyı kapattıktan sonra adeta bir fişek gibi giden arabaya baktı. Hayatla yaptığı mücadelede bir kez daha yenilmişti.

       Bir saat geçmeden Mert ve Hicran'ı karşısında gören Selin şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Iki gencin yüzlerini izledi. Mert biraz temkinli olsa da genç kız ona doğru yürürken gülümsüyordu. Selin buyük bir özlemle ona sarıldı. Araları her zaman iyi olmuştu ve Selin hiçbir zaman bu kızı kardeşinden ayırmadı. "Beni nasıl buldunuz?"derken gülümsüyordu.
      Mert parmağıyla doktor önlüğündeki ufak amblemi gösterdi.
      "Müsait misin yenge,konuşacaklarımız var."
     "Tabi,kafeteryaya inelim."deyip ikiliyi yönlendirdi. Uykusunun açılması için kendine bir kahve ikiliye de birer çay aldı.

       "Neden abime yalan söyledin?"diyerek konuya daldı Hicran. Selin ise bu gecenin bir dakikasının bile huzurla geçmeyeceğine emin olmuştu. Derin bir nefes alıp basından gecenleri bir bir anlattı. Yaşadığı tüm sıkıntıları basit bir on dakikaya sığdırdıktan sonra "Sinan'ı kandırmak için bunu yapmadım. Onu tamamen kaybetmekten korktum. Benimle ilgilendi Hicran,ilk karşılaştığımız zamanlardaki gibiydi. Eski karısı olduğumu söylersem vazgeçmesinden korktum."

      "Abim senden vazgeçmezdi. Aklı unutmuş olabilir ama kalp bambaşka birşey. Bak dönüp dolaşıp yine seni buldu. Annem çildıracak."deyip kahkaha atti. Selin umit etmekten korksa da eski kaynanası diye bir gerçeği hatırlayıp acı acı gulumsedi. Bu yaşananlara bir nevi sebep olan oydu.

     Sinan susmayan telefonuna baktı. Dişlerini sıkmaktan kıracak gibiydi. Kandırilmıştı,aşıktı. Öfke yemeğinin tuzu gibiydi. Başka hiçbirşey onu dik tutamazdı. Evine nasil vardigini bile bilmiyordu. Kapıları vurarak içeri girdiğinde Bihter korkuyla tısladı. Genç adam üzerini çıkarıp koltuğa oturdu ve kediye baktı. Hastaneden döndüğünden beri ona bakıyordu. Mert ve Hicran o kedinin kendilerinin olduğunu söylemişti. Eşinin ve kendisinin... Selin'in... Öfkeyle kediye baktı ve sonra gözleri doldu. Yaşadıkları ona ağir geliyor,kafasi sanki bu kadar yükü taşıyamayacak gibi hissediyordu. Her yeni gordugu birileri ona gecmisten bahsediyor birseyler hatiatmaya calisiyordu. Bir yandan Leyla eski karisiydi ve onu kandirmisti. Eskiden polis oldugunu soyluyorlardı. Sinan artık karmakarisik bir hayatın icine düşmüstü ve kaldıramiyordu. Kalkip kendine bir içki doldurdu.
      "Tabi senin için bir sorun yok Bihter hanım. Yediğin önünde yemediğin ardında. Seni de sevmeyeceğim artık "dedi.
       Birkaç kadehten sonra gevşedi ve  sıkıntısı hafiflemeye başladı. Kapının çalmasıyla yerinde doğruldu. Gelenleri görünce gözlerini devirdi. "Bir rahat yok mu sizden abi? Kuyruk gibi peşimde dolanmanız nelere mal oldu gördünüz mü?"
  
       Mert içki şişesine baktı. Yeni iyileşen Sinan için durum iç açıcı değildi. Hicran tekrar abisine döndü. "Abi yengeme ne yaptın sen?"

       "Of Hicran! O yalancıya ne yapabilirim. Aldığım yere bıraktım." 

      "Kalbini kırdın değil mi?" 

      Sinan elindeki bardağı masaya vurdu. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Benim kalbim yok mu? O beni aptal yerine koydu. Görmedin mi bana Leyla olduğunu söyledi. Beni kendine aşık etti. Benimle resmen oynadı."

       Hicran gidip abisinin karşısına oturdu  "Peki sebebini sordun mu? Neden böyle birşey yaptığını öğrendin mi?"

       "Ne farkeder? Bosandiğim bir kadina yeniden asık oldum. Benimle tekrar evlenmek için mi beni kandirdi? Sorsam evet mi diyecek?" 

      "Yengem oyle biri değil abi! Sandiğın gibi yalancı ve oyuncu değil. Bu şekilde davranmasının bir sebebi var."

      "Ben miyim kötü olan? Madem bu kadar iyiydi de niye boşandık? Söylesenize. Aldattım mı,ne yaptım ben?"

       Genç kız konuşmak için ağzını açtığı anda Mert onu susturdu. "Bu kadar yeter! Geri kalanlar sen ve onun arasında. Çok merak ediyorsan  git bir zahmet sor bakalım. Neden böyle olmuş,neden boşanmışsınız? Kalkalım Hicran. Abin biraz uyusun dinlensin. Sakin kafayla düşünmesi gerek." 

      "Tamam" diyerek ayağa kalktı genç kız. Son bir kez abisine baktı ve elindeki kağıdı masaya bıraktı. "Umarım doğru birşey yapıyorumdur."

      Sinan kardeşi ve Mert çiktıktan sonra kagıda baktı.
Bir adres...
Selin'in adresi...

      Genç adam bir anlik öfkeyle kağıdı buruşturup firlattı. Kağıt masanın uzerinden sekip ayaklarınin dibine duştü. Yapmayacağım deyip koltuğa uzandı.

       Gün ışığı gözünü aldığında ağır ağır olduğu yerde dogruldu. Amaçsızca sağına soluna bakınırken buruşturduğu kağıda uzandı. Merak genç adami bir andan avucunun icine alıverdi. Birden fazla 'Neden?' Sinan'ı genç kadının ayağına götürecekti. Kalkıp duş aldi ve kendine bir çekidüzen verdi. Kapıyı açarken bir kez daha düşündü. Gidiyordu... Ona tüm nedenleri sormaya ve tüm cevapları almaya gidiyordu...


DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin