Genç adam otomobilin arkasından bakakaldı. Herşeyi yıkılmış,bedenini ve ruhunu o enkazın altında kalmış hissediyordu. Ölseydi iyiydi ama moloz yığınları arasında çaresiz ve tek başınaydı. Onun kanayan yarası dizinde,başında veya kolunda değil,geçmişte kıymetini bilmediği şeylerin vicdan azabının acıttığı kalbindeydi. Karısını sevmesine rağmen boşandığı için kendini sürekli suçluyordu. Sadece o da değil... Bu ilişkide kendini suçladığı onlarca şey vardı.
Otomobil kaybolunca evine doğru döndü ama kulaklarına Selin'in sesi çalındı. Ona bir mektup bıraktığını söylemişti. Eve koşup Selin'in odasına çıktı. Aklından Selin'in odası diye geçirmek oldukça garipti. Burası bir zamanlar birbirlerini sevdikleri,öptükleri ve şefkat dolu geceler geçirdikleri yerdi ama şu an sadece Selin'in odası diyebiliyordu.
Mektubu komodinin üzerindeki lambaya dayamış,üzerine de Sinan'a yazmıştı. Gitmeden kendisini göremeyeceğini düşünmüş olmalıydı. Açmakla açmamak arasında tereddüt ediyordu. Belki de kalbini kıracak şeyler yazılıydı.
Ama açtı.
Sinan..
Sana söylemek istediğim yüzlerce kelimem olmasına rağmen ben birkaç satır karalamakla yetineceğim. Çoğu insan gibi severek evlenmemize rağmen boşanmamız kaçınılmazdı. Bana bunu düzeltebileceğini söyledin ama benim buna inanmadığımı bilmeni istedim. Artık uyumlu olmadığımıza emin oldum. Bunun için kalbimi ve iki senemi feda etmiş olsam da güzel günlerimiz olmuştu. Şimdi sana,bir daha görüşmeyeceğimizi bilerek hoşçakal diyorum. Seni seviyorum. Senin de beni sevdiğini biliyorum. Ama bu daha fazla yürüyemez. Mutlu ol.
Selin...
Sinan mektubu bitirir bitirmez buruşturup attı. Hayatında böyle saçma bir veda görmemişti. Tabi ki peşinden gidecekti. Selin neyi düşünerek bu şekilde bir mektup yazabilirdi ki? Onu bir daha görmek mi istemiyordu yani ?
Hemen merkezi aradı ve en fazla iki gün izin alabildi. Ama bu onun için yeterliydi. Peşlerinden evine kadar gidecek ve bu gece Selin'le arasını düzeltecekti. Evine gidip üzerini değiştirdi. Bir yandan Selin'i arıyor,kapalı anonsunu duyunca daha da sinirleniyordu. Alelacele arabasına koştu. Babasını ve kayınvalidesini de aradı ama hepsinin telefonu kapalıydı. Şehirden çıkarken aklına Hicran'a haber vermediği geldi.
Uzun bir müddet çaldırdığı telefon açılmayınca aramaktan vazgeçti genç adam. Üç saatlik yolun ardından uykusuzluğu ağır basıyordu. Acele etmesine rağmen kendini ve insanları tehlikeye atmak yerine bir benzin istasyonuna uğrayıp mola verdi.
Yarım saatlik ufak bir uykunun ardından arabada atıştırabileceği bir şeyler alıp yola çıktı. Hicran'dan dört cevapsız arama olduğunu gördü ama önce bir kez daha Selin'i ve ailesini aradı. Yine kapalı anonsunu duyunca sıkıntıyla iç geçirdi ve bu kez kardeşini aradı. Telefon ilk çalışta açıldı.
"Abi?"
Hicran'ın aceleci sesi genç adamı meraklandırmıştı. "Beni aramışsın ağabeycim?"
"Aradım. Kaç defa aradım.Neredesin sen Allah aşkına?"
"Selin'in peşinden gidiyorum.Hepsi telefonlarını kapatmışlar."
"Abi geri dön."
"Ne saçmalıyorsun Hicran?"
"Abi yengemi bulamayacaksın. Yarım saat önce Mert abiyi aramış. Mehmet amca gelmeden her şeyi ayarlamış. Gider gitmez evden ayrılacaklarmış. Hepsi hatlarını iptal etmişler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]
Romansa♧Berbat bir evliliği sonlandırmaya karar vermiş iki genç; hayatın onlara oynadığı oyunları atlatıp, yüzeysel yaşadıkları aşklarını derinlere taşıyabilecekler mi?♧