Şok...
Bu genç kadın için gerçek bir şok olmuştu. Önce Sinan'a sonra ellerinin ve dizlerinin ne kadar titrediğine baktı. Ağır hareketlerle başını "Ne diyorlar?"dercesine tekrar Sinan'a çevirdi ama kocasının yüzü bütün olayı anlatıyordu sanki.
Polislerin kayınvalidesine kelepçeyi takmalarını,arabaya götürmelerini korkunç bir sessizlikle izledikten sonra hafifçe sendeledi. Sinan onun bu kadar uzun süre tepkisiz kalmasından dolayı iyice endişelenmişti. Zira kendisi bile ayakta zor duruyordu. Sanki dizleri,ayak kemikleri bir kıkırdak olmuş onu taşımakta zorlanıyorlardı.Genç adam iyice karısına sokuldu. "Selin...bak,özür dilerim."
Kendini o kadar suçlu hissediyor,o kadar utanıyordu ki...Selin hala giden arabanın arkasından bakarken eliyle işaret etti. " O..yardım mı etmiş?!"
"Bilmiyoruz bak..belki bir yanlış anlaşılma vardır. Onu savunmuyorum,sadece emin olmadan kendini üzme sakın."dese de asla annesine inanmıyor,güvenmiyordu.
Selin gözleri kararmaya başlayınca tutunacak bir yer aradı ve kendini duvara yaslamaya çalıştı ama başaramadı. Belli belirsiz kocasının ismini sayıkladıktan sonra kendini bıraktı.
Genç adam kollarına yığılan kadını büyük bir telaşla içeriye taşıdı. Bir yanda annesi bir yanda eşi... Sinan da ne yapacağını bilmez durumdaydı. Biraz önce olanları görüp hayal kırıklığıyla odasına giden babasına seslendi."Baba! Nerdesin baba! Selin fenalaştı." Bir yandan da elleriyle hafifçe yanaklarına vurup uyandirmaya çalışıyordu.
"Selin! Selin güzelim aç gözlerini.""Oğlum,ne oldu böyle?"
"Bilmiyorum baba bilmiyorum.Ben hastaneye gidiyorum,sen annemin yanına gider misin?"
"Hayır."
"Baba lütfen,bugün olmaz.""Herşeyi tek başına halledebiliyor Sinan,daha fazla birşey söyleme. Anahtarları ver arabayı çalıştırayım."
Sinan babasının ardından oflarken genç kadını kucağına aldı.///
Perihan Hanım Kenan'ın öttüğünü biliyordu. Bu işin içinden nasil sıyrılacağının planlarını yapmaya vakti yoktu. Çünkü elleri zangır zangır titriyor,kafası hiç de sağlıklı çalişmıyordu. Sinan'ın yüz ifadesini görmüştü ve artık oğlunu kaybedeceğini biliyordu. Tabi acilen bir yol bulmazsa...Karakola vardiklarında ilk tanıdik yüz Tolga'nindı. Genç adam ne ona o her gördüğündeki saygı ve nezaketle gülümsemiş ne de tek kelime etmişti. İyiydi. Perihan'ın da zaten konuşacak hali yoktu. Ifadesi alinmak uzere odaya götürüldüğünde hala geçerli bir plan yapamamıştı.
////
Selin uzun süre kendine gelemeyince Sinan onu kucakladığı gibi arabaya götürdü. Hastaneye doğru hızla yol alirken bir yandan da arkada uzanmış genç kadına bakıyordu.
Neyi vardı böyle? Beş dakikadan fazla baygın kalmıştı. Acaba unuttuğu hayatında da böyle bayılmaları var mıydı? Bu normal miydi? Lanet olsun dedi sıktığı dişlerinin arasından.
Onunla ilgili herşeyi unutmuştu.
Neden Mert'i değil, Hicran'ı, annesini,babasını değil de Selin'i ve mesleğini?
En çok onları mı seviyordu yoksa en çok onlardan mı kaçması gerekiyordu?
Tekrar aynadan Selin'e baktı. Eğer unuttuğu hayatında bu uyuyan güzel bir cadıysa onu zehirleyebilirdi,öldürebilirdi. Ona gözü kapalı teslim olur,canını yoluna koyabilirdi. Çünkü onun hissettiği herkesin milletin gözüne sokarak mıç mıç aşk safsatası değildi. Onun kalbinde daha derin bir yere hapsolmuş bu sevdasıyla Selin onun için asla vazgeçilecek bir kadın değildi. Daha da önemlisi Selin onundu. Sonra bir anda aklına bir kurt düştü.
Gercekten onun muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]
Romance♧Berbat bir evliliği sonlandırmaya karar vermiş iki genç; hayatın onlara oynadığı oyunları atlatıp, yüzeysel yaşadıkları aşklarını derinlere taşıyabilecekler mi?♧