Selin'in Dilinden...
Su gibi gelip geçmişti bir ay... Şimdi ise bu küçük ama her kadının farklı hayallerinin büyüttüğü sandalyede oturmuş,saçımın özenle örülüşünü izliyordum.
Mutluydum, bebeğim ve sevdiğim adam sağlıklı ve hayatımdalardı. Birçok kadının kıymetini bilmediği hayat,benim için mucize gibiydi. İlk bebeğim ölmüş,kocam ise beni sevdiği için peşimden gelirken yaptığı kazada hafızasını kaybetmişti. Hatırlamasını istemediğim o kadar çok şey olmasına rağmen hatırlamasını istediklerim daha ağır basıyordu.
Birbirimizi ne kadar çok severek evlendiğimizi hatırlamalı, ne kadar saçma sebeplerden kırdığımızı bilmeliydi,bilmeliydik... Bundan sonra ne olacağını bilmediğimiz kısacık hayatımızda vaktimizi sadece sevmeye harcamalıydık.O hala hatırlayamamıştı ve ne zaman hatırlayacağı da meçhuldü ama sağlıklıydı ve bebeğinin yanında olacaktı. Ona harika bir baba olacaktı ve kalbindeki sonsuz sevgi ve şefkatiyle yuvamızı ayakta tutacaktı.
Kuaför boğazını temizledikten sonra "Harika oldu!"deyip aynayı eline aldı ve örgümün arka tarafını gösterdi.
"Eline sağlık."dedim minnetle.
İstediğim gibi olması için çok uğraşmıştı.
"Saat yaklaşıyor,örgüyle çok vakit kaybettik."
İleride asılı olan gelinliğe doğru yürürken ona baktım. "Haklısın,ben Hicran'ı arayayım mı,tek başına halledebilir misin?"
Gelinliğimi zarif hareketlerle askıdan indirirken onu izledim. "Halledebilirim sıkıntı yok. Seni almaya erken gelirler mi? Müstakbel kocan dakiktir inşallah,erken gelmesin?"deyip gülümsedi.
Ben de aynı şekilde karşılık verdim. "Normalde her zaman vaktinde gelir,ara sıra geç de kalabilir ama durum malum."deyip gelinliğimi gösterince orta yaşlı kadın tüm dişlerini göstererek samimiyetle güldü.
Filiz Hanım boy aynasının karşısında dikkatle gelinliğimi giydirirken kendimi izledim. Gelinliğim zarif dantellerle süslenmiş,sade bir elbiseyi andırıyordu. Hiçbir aksiliğin olmaması için dua ederken geleceğe dair tek stresim Sinan'ın hafızasının yerine gelmemesiydi. Eski anıları hatırladığında değişebilir,psikolojik bir çok süreçten geçebilirdi ama aklıma kötü şeyler sokmak yerine herşeyi beraber atlatacağımıza dair inancımı kaybetmemeye çalışıyordum.
Hicran ve Zühre kapıdan içeri girdiklerinde, Zühre küçük bir çığlık attı ve koşup dikkatlice bana sarıldı. "Herşeyi atlatıp devam edebileceğinizi söylemiştim,değil mi? Çok güzel görünüyorsun,umarım bir ömür çookk mutlu olursun."deyip karnıma eğildi. "Değil mi teyzesinin kuzusu?"
Hepimiz birlikte gülüyorduk. Etrafımdaki mutluluğu bir kavanoza hapsetmek istedim. İstediğim zaman çıkarıp huzur bulmak ne kadar güzel olurdu.
"Yengem hala tedirgin,herşeyin güzel gittiğine inanmakta zorlanıyor."
Hicran'ın söylediği cümleyle burukça gülümsedim. "Yaşadıklarımızı biliyorsun."
"Öyle ama herşey geride kaldı artık. Neden her an kötü birşeyler yaşayacakmışsın gibi tedirginsin. Üzerinde gelinliğinle peri kızı gibi görünüyorsun,abim dışarıda seni beklerken aklını kaybedecek neredeyse."
"Sinan gelmiş mi?"
"Evet,ben Zühre'yi almaya giderken daha dışarıda bekliyordu."
Filiz Hanım duvağımı yerleştirmeye çalışırken kıkırdadı. "Seninki biraz fazla dakikmiş."
"İnanamıyorum,hiç böyle bir adam değildir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]
Romance♧Berbat bir evliliği sonlandırmaya karar vermiş iki genç; hayatın onlara oynadığı oyunları atlatıp, yüzeysel yaşadıkları aşklarını derinlere taşıyabilecekler mi?♧