Tamam, Charlotte normal bir insan olmadığını biliyordu ama insan olmadığını öğrenmek ona fazlasıyla ağır gelmişti. Bir yanlışlık olmalı diye düşünüyordu. Çünkü kendini anormalde olsa insan gibi hissediyordu. İnsan olmalıydı. Hissettiği duygular vardı. Vicdanı vardı. Nefes alıyor, önündeki manzaranın keyfini çıkarabiliyordu. Ve eğer olmasaydı karanlıklara sürüklenecek bir inancı vardı.
Hâlâ inancı sapasağlamdı ama bildiğini sandığı bir çok şey yerle bir olmuştu.
Thor önünde diz çöktükten ve saygısını dile getirdikten sonra Charlotte oturma ihtiyacı hissetmişti. Bir anda Mjölnir'in eline konması, Thor'un önünde eğilmesi ona fazla ağır gelmişti. Çekici elinde tuttuğunda hisleri öyle bir ayyuka çıkmıştı ki ne olduklarını bile kestirememişti ilk başta. Bütün hisleri birbirine girmişti. İç sesleri de öyle tabii. Bazıları mavi ekran verirken, bazıları ne sikim şeyler oluyor burada? modundaydı. Sonunda dayanamayıp kahkaha atmaya başlamıştı Charlotte. Deli gibi gülüyordu. Yani bakışlardan öyle anlamıştı. Diğerleri ona tuhaf ve deli misin sen? anlamında bakışlar atıyordu. En sonunda da bir çığlık atmış ve Thor'a resmen kükremişti.
"Sen benimle alay mı ediyorsun?" Evet, aynen bunu demişti. Çünkü bunun bir kamera şakası olmasını diliyordu. Çekiçte Mjölnir'in bir maketi olmalıydı. Lanet olası bir kamera şakası yapmışlardı ona!
"Hayır, Leydi Charlotte," demişti Thor. Ve bir bir kendini açıklamaya girişmişti. Aptal aptal hikayeler anlatmış ve Bøddel diye bir yaratıktan bahsetmişti. Charlotte onu dinlemeyi reddetmiş ve düşünceleri arasında boğulmaya karar vermişti.
Bir bu eksikti, diye düşünmüştü en sonunda. Thor'un dediği en son şeyle Tony'e dönmüş ve tam olarak şunları söylemişti;
"Peder Dominic'i çağırmam gerekiyor."
"O çatlağı neden çağırıyorsun? En son içinde şeytan var diye seni yakmaya çalışmıştı!"
"Haklıymış! Thor'un dediğini duymadın mı? Bollel mi ne sikimse onun ruhu bedenimde tekrar uyanmış olabilir dedi, ben mi yanlış duydum?"
Tony ağzını açmış ama tam bir şeyler söyleyecekken vazgeçmiş olacak ki diğerlerine dönüp, onları resmen kovmuştu. Diğerleri biraz direndikten sonra pes etmişler ve sonunda gitmişlerdi.
Şimdi Charlotte gözlerini tavana dikmiş, koltukta öylece yatıyordu. Tony tekli koltukta sessizce bekliyordu. Charlotte'un konuşmayacağını anladığında gözlerini devirerek konuşmaya başladı.
"Hadi ama Charlotte! Şöyle düşün; insan değilim ama bir tanrıçayım! Çok havalı!"
"Tövbe de kâfir!" diye bağırdı Charlotte.
"Mü'min Charlotte'a merhaba deyin! Senin bu Tanrı inancın beni şaşkınlıklara sürüklüyor! Kendinden şüphe ediyorsun ama Tanrı'dan asla!" Charlotte en sonunda ona dönerek öldürücü bir bakış attı.
"Bakıyorum insan olmadığım gerçeğine çok çabuk alıştın! Ama ben kabul etmiyorum! Ayrıca Tanrı'ya inanıyorum çünkü zor zamanlarımda bana cevap veren tek o vardı!" Tony derin bir nefes aldı.
"Keşke bana da cevap verseydi, o zaman ona inanabilirdim." Charlotte ona küçümseyici bir bakış atıp tekrar tavanı izlemeye koyuldu.
"Hiç sanmıyorum!" dedi. "O kadar kibirlisin ki yardımları görmezden geldiğine eminim!" Tony acı acı güldü.
"Kibirli götün teki olabilirim ama benimde bir kalbim var. Yani favori kızımın bu sözleri beni fazlasıyla kırdı ve şaşırttı."
"Gerçekler Tony." Charlotte'un sesi üzgündü. Tony'e kırıcı laflar söylemek istemiyordu ama Tony zaten kabul ediyordu, kibirliydi.
En sonunda içi rahat etmeyerek ona döndü. Tony ona bakmıyordu. Dalgın gibiydi. Charlotte muzip bir şekilde gülümsedi.
"Sana aşığım Tony Stark! Kibirli götün teki olsanda lanet olası bir çekiciliğin var," dedi. Sonunda Tony gülümsemişti.
"Seni katolik!"
"Katolik değilim. Teslis'i kabul etmiyorum."
"Vay canına Tek Tanrı'ya inanıyorsun ha? Deist misin, Müslüman mı?"
"Deist değilim ama bir dinim varmış gibi yaşadığım da söylenemez. Ben Musa, İsa ve Muhammed'in Tanrısına inanıyorum ama..."
"Herhangi bir dinin ritüellerini yapmak zor geliyor." Charlotte başını salladı.
"Biraz öyle galiba," dedi Charlotte. Bu durum hoşuna gitmiyordu ama gelecekte değişeceğine inanıyordu.
"Charlotte," dedi Tony. Charlotte ona dönerek tek kaşını kaldırdı. Tony'nin sıkıntılı olduğunu gördüğünde yerinden doğruldu. Koltuğun ucuna gelerek biraz daha yaklaştı Tony'e.
"Ne oldu?" dedi Charlotte. Tony sıkıntıyla içini çekti.
"Neyse, boş ver," dedi. Charlotte gözlerini devirdi.
"Ne söyleyeceksin Tony?"
"Zamanı değil. Zamanı geldiğinde söyleyeceğiz." Charlotte kaşlarını çattı.
"Siz? Önemli bir şey mi oldu? Çocuklarla ilgili mi? Tanrı aşkına bütün haber alma yollarımı tıkadınız! Davanın nasıl gittiğinden bile haberim yok!" Tony onun yanına oturarak sakinleştirmeye çalıştı.
"Hayır, hayır davayla veya çocuklarla ilgili değil," diye yalan söyledi. "Biraz sakin ol! Yaran tam olarak iyileşmedi zaten. Üstüne yattın birde!" Charlotte biraz daha sakinleşti.
"Peki çocuklarla ilgili değildi söyleyeceğin şey ama hala çocukları merak ediyorum! Hiçbir şey öğrenemedim kaç gündür! Bir avukat benimle iletişime geçmeye çalıştı mı?"
"Matthew Murdock'tan bahsediyorsan, evet. Aradı ama ben konuştum. Bu durumdan pek hoşlandığını söyleyemem ama hallettik. Davayla ilgili bir sorun yok. O pislikler hala içeride. Hukuk boşluklarından yararlanmak için avukatları harıl harıl çalışıyor ama senin tuttukların yollarını her şekilde kapatıyor, merak etme!"
"Çocuklar nasıl, Tony? Davadan çok çocukların halini merak ediyorum." Tony sessiz kaldı çünkü ne diyeceğini bilemiyordu. Hem zaten ne diyebilirdi ki? Natasha ağzına kadar çocuk cesetleriyle dolu bir toplu mezar buldu mu? Charlotte kafayı yiyecekti ve Tony onun kafayı yemesini istemiyordu. Bugün zaten daha yeni bir badire atlatmışken söyleyemezdi.
"İyiler," dedi Tony yalan söyleyerek. "Şu anda mutlular, eminim. Huzur dolular. Şu dava sonuçlansın daha da huzurlu olacaklar." Lotta yalvarırım inandığın cennet gerçek olsun. Sana yalan söylemiş olmak istemiyorum, diye düşündü Tony acıyla. Charlotte ise gülümsüyordu. Gözleri dolmuştu çünkü ilk defa doğru bir şey yaptığını hissediyordu. Çocuklar mutlu ve ailelerinin yanındaydı. Kıllarına bile zarar gelmemişti. Huzurluydular.
"Bunu duyduğuma sevindim Tony. Çünkü eğer onlara bir şey olsaydı kendimi hiçbir zaman affetmezdim." Tony gülümsemeye çalışarak kaşlarını çattı.
"Neden?"
"Çünkü şu anda ilk defa güzel bir şey yaptığımı hissediyorum. İlk defa kendimi..." Tony'e döndü ve onun gözlerinin içine baktı. "... bir kahraman gibi hissediyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse, kahraman gibi hissetmek o kadar da kötü değilmiş." Tony yüzündeki gülümsemeyi sabit tutmaya çalıştı. Genç kadının gözlerindeki mutluluk ve gurur o kadar canını yaktı ki! O çocukların halini öğrendiğinde genç kadının yaşayacağı yıkımı hayal edebiliyordu ve bu hayal tahammül sınırlarını aşıyordu.
"Eğer başarısız olsaydın Lotta, bu seni kötü bir insan yapmazdı. Sen her zaman sevilecek ve iyi bir insan olacaksın. Lotta sakın kendini suçlama," dedi Tony ve kızı kendine çekerek sarıldı. İçinden ona binlerce özür ve bir ağıt gönderdi. Bu ağıt sözsüz ve sessizdi. Acısı içindeydi ve kimse duyamayacaktı onu. Tıpkı o çocuklar gibi...
⚫
Umarım beğenmişsinizdir! Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin! :D