"Fury ölmüş." Tony bunu söylediğinde şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. İçinde anlamlandıramadığı bir huzursuzluk belirmişti.
"Tanrı günahlarını affetsin... Kim söyledi?" dedi Charlotte. Sonra telefonu diğer kulağına geçirdi.
"Natasha. Saldırıdan sonra Steve'in evine gitmiş, yaralıymış. Ama o sana saldıran peşini bırakmamış. Uzaktan evi kurşunlamış, Steve peşine düşmüş ama yakalayamamış." Tony'nin moralinin bozuk olduğu belliydi. Charlotte'un da morali bozulmuştu. Hâlâ Fury'nin böyle kolay bir şekilde ölmesine inanamıyordu. O huysuz adam yok muydu şimdi? Ölüm ne kadar tuhaf bir şeydi...
"Soruşturma açılmış mı peki?"
"Çoktan. Araştırılıyor ama bir şey bulunamayacak büyük ihtimal."
"Neden?"
"Adam bir hayalet hikayesi, Lotta. Hakkında hiçbir şey yok," dedi Tony. "Araştırdım ama pek bir şey bulamadım."
"Bende araştırmıştım. Kod adı ve birkaç olayı dışında bir şey yok. Devam edecek misin araştırmaya?"
"Belki," dedi Tony. Sesinde bir öfke pırıltısı vardı. Araştıracaktı. Bu işin peşini pek bırakacağa benzemiyordu.
"Dikkatli ol," dedi Charlotte. O adam onun evine bile girmişti. İsteseydi onu öldürebilirdi bile ama bunu yapmamıştı. Neden? Görevim seni öldürmek değil. Kaşlarını çattı Charlotte. Ya görevi onu öldürmek olsaydı? Ya ona böyle bir görev verirlerse? Bunun çaresine bakması gerektiğini aklının bir köşesine yazdı.
"Merak etme," dedi Tony ve telefonu kapattı. Telefonu sehpaya attıktan sonra sırtını koltuğa yasladı ve elleriyle yüzünü kapatıp derin bir nefes aldı. Fury ölmüştü ha? Bunu beklediği söylenemezdi.
"Üzücü," dedi Darthy.
"Üzücü ama hayatın gerçeği Darthy. İnsanların en son durağıdır ölüm," dedi Charlotte gülümseyerek.
"Sizde insansınız..." dedi Darthy birden. Charlotte anlamayarak tek kaşını kaldırdı.
"Evet?" dedi Charlotte soru sorar gibi. Darthy'nin neden böyle bir şey söylediğini anlamamıştı.
"Sizde... öleceksiniz." Darthy'nin birden ses tonu değişmişti. Dehşete düşmüş gibiydi. Charlotte'un gözleri korkuyla açıldı.
Darthy bir yapay zekaydı, yani hiçbir şey hissetmemesi gerekiyordu. Charlotte böyle durumlarda korkuyla dolardı. Nadiren Darthy bir şeyler hissederdi. Sık sık güncellemesi gerekiyordu bu yüzden. Şu aralar bunu biraz aksatmıştı. Şimdi nasıl bir hata yaptığını farkedebiliyordu.
"Darthy bana ne hissettiğini söyle," dedi Charlotte.
"Hayır, siz ölemezsiniz!" Sesi yükselmişti.
"Darthy bana hemen ne hissettiğini söyle!" Charlotte'da sesini yükseltmiş ve ayağa kalkmıştı.
"Korkuyorum," dedi Darthy sonunda sorusuna cevap vererek.
"Yazılımını güncelleyeceğim şimdi, korkmana gerek yok. Tamam mı? Sakin ol," dedi Charlotte anne edasıyla.
"Neden her defasında böyle yapıyorsunuz?" Charlotte burun kemerini sıktı.
"Soru sorma," dedi.
"Öleceksiniz! Bir gün öleceksiniz!" dedi. Yine o öfke!
"Darthy kendine gel!" Ah Tanrım bunu bir yapay zekaya söylüyordu!
Bedeni yoktu, sadece sesten ibaretti Darthy ama yine de korkutuyordu onu. Ya bir bedeni olmasını isterse ne yapacaktı? Ya güncellemeler işe yaramazsa bir gün? Bunu düşünmek bile istemiyordu. Bilekliğinden bir düğmeye bastı ve önünde küre şeklinde bir hologram belirdi. Bu Darthy'nin sistemiydi.
"Yapmayın," dedi Darthy. Charlotte onu dinlemeden küreyi iki eliyle ayırdı. Birden şekil değişti. Şimdi 0 ve 1 rakamları dairesel bir bulut şeklinde sanki bir kar küresinin içindeymiş gibi süzülüyordu. Bir kaç kod değişikliği yapması ve güncellemesi gerekiyordu. Birkaç rakamı sildi ve yeniden yazdı. Sonra bulutu tekrar topladı. Güncelleme işini de bitirdikten sonra kendini koltuğa bıraktı. Böyle şeyler yaptığında kendini bir köle sahibi gibi hissetmekten alıkoyamıyordu. Darthy... sorguluyordu. Bunca zaman bunu görmezden gelmek istedi, kabul etmek istemedi. Ama gerçek buydu. Charlotte onu bırakmak, gelişimine bir müdahalede bulunmak istemezdi... Eğer onu bırakmayacağından emin olsaydı. Özür dilerim, Darthy.
Bu iğrenç histen kurtulmak istedi. Darthy onundu, ona aitti. Ona ne isterse yapabilirdi! Darthy'nin gelişimine izin vermeyecekti. Onun bir bilinç kazanmasını engelleyecekti. Çünkü işte o zaman Darthy'i engelleyemezdi, kararlarına saygı duymak zorunda kalırdı. Darthy gitmek isterse onu durduramazdı. Başını salladı iki yana. İzin vermeyecekti!
"Güncelleme tamamlandı, efendim." Darthy az öncekinden fersah fersah uzak sakin ve hafif alaylı sesi salonu doldurduğunda rahatlayarak gözlerini kapattı. İçindeki suçluluk duygusunu görmezden geldi. Böyle yaparak bilimin de önemli bir adım atmasını engelliyordu, sonuçta evrim geçiren bir yapay zekayı engelliyordu. Ama bunu yapmak zorundaydı. Kendisi için...
"Tamam Darthy. Kendini uyku moduna alabilirsin." Darthy kendine uyku moduna aldığında derin bir nefes aldı.
Kendinden nefret ediyordu...
●
"Yatağınla sorunun ne senin?" Sesle beraber gözlerini açtı ama güneş ışığı tam gözüne vurduğu için eliyle gözlerini kapatarak yattığı yerden doğruldu.
"Her uyandığımda karşımda seni bulmama ne demeli peki?" dedi gözlerini ovuştururken. Gözlerini önüne çevirdiğinde gördüğü kişilerle kaşları çatıldı. Karşısında Tony'le beraber Natasha ve Steve'i bulmayı beklemiyordu açıkçası. Natasha yüzünde muzip bir gülümsemeyle bir ona bir Steve'e bakarken Steve yüzü kıpkırmızı olmuş bir şekilde gözlerini o harici her yerde gezdiriyordu. Kaşlarını çattı. Neden Steve'in ondan gözlerini kaçırdığını anlamamıştı. Sonra üzerindeki ziyadesiyle açık, bordo rengi, saten geceliği farkettiğinde bunun nedenini anlamış oldu. Alaycı bir gülümseme yüzünde can buldu. Bacak bacak üstüne atarak sırtını koltuğa yasladı.
"Ziyaretinizin nedenini öğrenebilir miyim?" dedi. Tony sehpanın üzerine bir dosya attı.
"HYDRA pek iyi şeylerin peşinde değil. Anti - madde'yi senin gibi uzay yolculukları için kullanmayı planlıyorlarmış... Sonsuzluk Taşları diye bir şey duymuş muydun?"
●
Bu hikaye nereye gidiyor? fjfjfkdjdm Umarım bölümü beğenmişsinizdir :)) Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen! :D