Bay Amerika'yla kahve içiyordu.
Saçmalık! diye düşündü. Şu kısacık zamanda o kadar çok soru sormuştu ki kendine kahvenin varlığını bile sorgulamaya başlamıştı. Neden kahve diye bir şey var? Kahve diye bir şey var mı? İçinden kıkır kıkır güldü. Steve'le böyle bir durumda olmasını kendine değil de, kahveye bağladı. Sonuçta kahve olmasaydı ona kahve teklifi yapamayacaktı. (Diğer seçenekleri görmezden geliyor.)
Aralarında ölüm sessizliği vardı resmen. Koca bardakta ki kahvede bitmek bilmiyordu. Neden böyle bir teklifte bulundum ki?
Steve kızın yüzünde ki memnuniyetsiz ifadeye baktıktan sonra deri bir nefes verip önüne döndü. Kızın rahatsız olduğu duruşundan belliydi. Kahve teklifini kabul ettiğine pişman olmuştu. Belli ki genç kız kibarlığından sormuştu o da aptal gibi hiç düşünmeden kabul etmişti.
Charlotte gerçekten tuhaf bir kızdı. Biraz Tony'e benziyordu ama Tony'den daha içe dönüktü ve daha ilgi çekici. Teklifi kabul ederken sohbet edeceklerine sevinmişti açıkçası. Yani takım arkadaşını daha iyi tanımak istiyordu. Sadece o kadar...
"Carnifex'ın anlamı ne?" Nedense birden bir şey söyleme ihtiyacı hissetmişti ve gerçekten çok saçma bir konu açmıştı. Charlotte kaşlarını çattı. Bu da mı biliyor?
"Latince cellât demek," dedi. "İlk başta güzel bir takma ad gibi gelmişti. Ped markası ismi olduğunu sonradan farkettim." Steve biraz kızardı ama yine de gülümsedi.
"Bence güzel bir ad." Charlotte omuz silkti.
"Yani... seninkinden iyidir," dedi gülerek. Steve'in gözleri istemsizce genç kızın gülüşüne takıldı. Başını iki yana hafifçe sallayıp kendine geldi.
"Bu ismi ben seçmedim," dedi sonra.
"Ne farkeder? Sonuçta değiştirmek için bir çabada bulunmadın." Haklı, diye düşündü Steve. Bir anlık sessizlikten sonra Steve aklına gelen şeyle konuştu.
"Bu arada bunun gizli bir bilgi olduğunu biliyorum. Diğerleri senin kim olduğunu bilmiyor. Fury sadece Tony ve bana söyledi." Charlotte başını salladı. Birde Natalia, diye ekledi içinden. Büyük ihtimal Steve bunu bilmiyordu. Kim bilir Fury ondan daha neler saklıyordu.
"Hiç bilmemenizi tercih ederdim," dedi Charlotte. "Kimsenin benim kim olduğumu bilmesine gerek yok."
"Bence var. Sonuçta takım arkadaşlarıyız." Charlotte derin bir iç çekti.
"Kendimi süper kahraman olarak göremiyorum, üzgünüm."
"Neden? Yani yaptıklarını gördüm. Bence sen bir kahramansın, bir süper kahraman. Sıcak evinde oturup, dünya umurunda olmadan paralarını harcayabilirdin. Partiler yapıp, fotoğrafların paylaşıldığı şu sosyal medya şeysinde gösteriş yapabilirdin. Ama sen problemlerle - büyük problemlerle savaşmayı seçtin. İyi bir insan olmayı seçtin. Kötü adamlar her zaman vardır ama senin gibiler çok nadir ortaya çıkar, Lotta."
Hüzünlü bir gülümseme Charlotte'un yüzüne yayıldı. Bu sözler... canını yakmıştı. O iyi biri değildi ki ama itiraf etmek gerekirse Steve konuşurken bir an iyi biri olduğuna inanmıştı. Steve'in hitabetinin güçlü bir tarafı vardı. Ona bakmadan ellerinin arasında ki kahve kupasına bakmaya devam etti. O adamın gözlerine bakmak istemiyordu. İyi biri olduğuna, bir süper kahraman olduğuna inanmak istemiyordu.
Steve gözlerini ondan çekip kahve kupasını sehpanın üzerine koydu.
"Kahve için teşekkür ederim, verdiğim rahat-"
