Charlotte kulağına dolan seslerle gözlerini açtı. Baş ağrısı geçmişti ama bu seferde bir gecede bu kadar çok misafir ağırladığı için başı ağrımaya başlayacaktı. Gözlerini tekrar kapattı, Tony olabileceğini düşündü. Belki Vision onunla konuşmuştu ve ona bakmak için gelmişti. Ah, onunla konuşmak istemiyordu. Şu an kimseyle konuşmak istemiyordu. Vücudu hâlâ ağrıyordu, sanki üzerinde bir ton ağırlık vardı. Yorganı dahada kendine sardı ve huzurla tekrar uykuya dalmaya hazırlandı ama hazırlığı Darthy'nin sesiyle bölündü.
"Kırmızı alarm." Darthy'nin bu cümlesi Charlotte'un gözlerini sonuna kadar açmaya yeterdi. Kırmızı alarm yani tehlike. Büyük bir tehlike... Yorganı üzerinden hızlıca attı.
"Kılıçları hazırla," dedi. Sesler kesilmişti ama yine de dikkat kesildi. Yatağının önündeki boş duvar hareket ederek ters döndü ve cam bölmede ki kılıçları ay ışığında parlamaya başladı. Cam kapı açıldı ve Charlotte hemen kılıçlarını alarak sessiz adımlarla aşağıya inmeye başladı.
İlk başta karanlık salonu karşıladı onu. Boş görünüyordu ama kulaklığından Darthy'nin sesi geldiğinde göründüğü gibi olmadığını anladı.
"Tam arkanızda," dedi Darthy endişeyle. Charlotte hızla dönerek bir kılıcını önüne kalkan yaptı. Gözleri gördüğü kişiyle sonuna kadar açıldı. O'ydu. HYDRA üssünde ki o metal kollu adam, Kış Askeri...
İfadesini kontrol altına alıp, gözlerine karşısındaki adamın güzel gözlerindeki donuk ifadeyi yerleştirmeye çalıştı. Bunda başarılı da olmuştu. Kahverengi gözleri ışıltısını kaybetmiş, karşısındaki adamı ifadesizce izliyordu. Adam hareketsiz bir şekilde duruyordu. Elindeki silahın namlusu yere doğru dönüktü. Birden ona doğru doğrultup ateşleyebilirdi ama yapmadı. Kaşlarını çattı Charlotte. Ondan bir hareket gelmeden bir şey yapmak istemiyordu. Yarası hâlâ omzunda duruyordu.
O günden sonra bu adam hakkında küçük bir araştırma yapmıştı. Adı -daha doğrusu kod adı- Kış Askeri'ydi, Natasha'nın dediği gibi. Son yüzyılın şekillenmesinde büyük bir rolü olan suikastçi. Geçmişi hakkında pek bir bilgi yoktu. Gerçek adına ulaşamamıştı ama fazlasıyla tehlikeli olduğunu biliyordu. Onu zorlayacak kadar tehlikeli... hatta belki öldürebilecek kadar. Buraya neden geldiğini tahmin edebiliyordu. Onu öldürmek için gelmişti. Geçen seferin intikamını almak için gelmişti belki. Koluna kılıç saplamıştı sonuçta, hoş şu anda biyonik kolu hayli sağlam görünüyordu. Bu kolu yapan mühendisle tanışmak isterdi doğrusu.
Kış Askeri birden ona doğru bir adım attığında irkilerek kendine geldi. Tanrı aşkına, bu dikkat sorununa bir çözüm bulması gerekiyordu!
İki kılıcını önünde çaprazlamasına birleştirip saldırı pozisyonu aldığında Asker durdu.
"Görevim seni öldürmek değil," dedi buz gibi boğuk bir sesle ve elindeki silahı ateşledi. Charlotte atik bir hareketle kılıcının yardımıyla kurşunun sekmesini sağladı. O arada ise Kış Askeri metal eliyle kılıcının bir tanesini yakaladı ve yana doğru savurdu. Diğer kılıcının kabzasını boşluğuna doğru savurdu ve isabet ettirdi ama Asker'in onu yukarı kaldırıp bırakmasıyla yüz üstü yere yapışması bir oldu. Kış Askeri onun üstünden atlayıp koşmaya hazırlanırken Charlotte ayağına çelme takarak sendelemesini sağladı. Asker'in dengesini kaybettiği iki saniyeden yararlanarak tekmesini sırtına geçirdi ve bu sefer o Asker'i yüz üstü yere yıktı. Zaferini kutlayamadan Kış Askeri aniden yüzünü ona dönerek elindeki silahı ona doğrulttu. O silahı ateşlemeden ters takla atarak silahın tavana doğru ateşlenmesini sağladı. Ayakları üstüne bastığında kendini iterek Kış Askeri'nin tepesine bindi. Vakit kaybetmeden ard arda yumruklarını Asker'in yüzüne indirmeye başladı. Birden Asker bileklerini yakaladı ve onu ters döndürerek bu sefer o üstüne oturdu. O anda yarası şiddetli bir şekilde ağrımaya başladı ama bunu düşünecek halde değildi çünkü Charlotte işinin bittiğini düşünüyordu. Ama mücadeleden de vazgeçemezdi. Onu üzerinden atmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Kış Askeri ise hiçbir şey yapmıyordu. Ve tekrar o boğuk sesiyle konuşmaya başladı.
"Görevim seni öldürmek değil." Charlotte ona şaşkınlıkla bakarken Asker elini onun boynuyla omzu arasındaki bölgeye koydu. Charlotte daha ne olduğunu anlayamadan kara bir perde gözlerinin önüne indi...
●
Charlotte yanağında hissettiği hafif yanmayla gözleri yavaşça açılmaya başladı. Karşısında Tony'i gördüğünde yüzünü buruşturdu.
"Ölüp cehenneme gitmiş olmalıyım," dedi. Tony gözlerini devirdi.
"Uyandığında ilk benim suratımı görmek isteyen kaç kadın var biliyor musun? Git bunu onlara söyle!" dedi kendini beğenmiş ses tonuyla.
"Uyanmadım ayıldım," diye düzeltti onu Charlotte.
Tony ona anlamayarak baktı. Charlotte koltukta doğruldu. Sırtına bir ağrı girmesini bekledi, sonuçta bütün gece yerde baygın yatmış olmalıydı. Ama herhangi bir şey olmadı, sadece omzundaki yara cayır cayır yanıyordu. "Yatağın yok mu senin? İkidir seni koltukta uyuklarken görüyorum." Charlotte Tony'e boş boş baktı.
"Ne? Beni sen yatırmadın mı koltuğa?" dedi Charlotte. Eli yarasına gitti. Kuruydu. O kadar harekete rağmen dikişlerinin açılmamış olması bir mucizeydi. Tony düşüncelerini bölerek konuşmaya başladı.
"Geldiğimde zaten koltukta yatıyordun!" dedi tekrar gözlerini devirerek. Charlotte kaşlarını çattı. Bayıltmış birde koltuğa mı yatırmıştı bu adam onu? Ah ne tuhaf bir gece olmuştu, Tanrım, bunu ömrü boyunca unutmayacaktı! Neyse, sanırım şimdi onu öldürmediğine şükretmesi gerekiyordu. Şükrünü Pazar Ayini'ne erteleyerek Tony'e döndü.
"Bu gece çok tuhaftı," diye başlayarak bütün gece olanları anlatmaya başladı. Tony Steve'le olan şeyleri dinlerken sırıtmaya başladı ama sonlara doğru bu sırıtması silinmiş ve dehşete düşmüş bir ifadeye bırakmıştı kendisini. En sonunda Tony ayağa fırlayarak,
"Charlotte Tanrı aşkına şu anda nasıl hayatta kaldığını bana söyler misin lütfen?!" Charlotte 'hiçbir fikrim yok' dercesine omuz silkti.
"Görevim seni öldürmek değil dedi ve beni bayıltıp kaçtı herif! Hazır yeri gelmişken tekrar edeyim o metal kıçlı kızılı benden uzak tut!" Tony başını sallayarak yerine oturdu ve başını elleri arasına aldı.
"HYDRA'nın ne planladığını düşünmekten kafayı yiyeceğim, Vision'ın sana anlattıkları da tuz biber oldu. Çok güzel! El birliğiyle delirtin beni!" Charlotte gözlerini devirdi. Benim yerimde olsan çoktan delirirdin herhalde, sanırım en iyisi de bu, diye düşündü Charlotte.
O ne yapmalıydı peki? O da HYDRA'nın planını düşünüyor, pedofili sapık bir çeteyle uğraşıyor, bu da yetmezmiş gibi dün gece ona düşünmesi için bol bol malzeme verilmişti. Delirmeye beş kala, diye melodili bir şekilde düşündü.
"Tony hadi hep beraber delirelim," dedi başını Tony'nin omzuna dayayarak. "Ben artık yoruldum."
"Bende tatlım, bende." İkisi de bir iç geçirdi.
"Efendim," dedi Darthy. Sesinden anlaşılıyordu ki önemli bir haber verecekti.
"Söyle," dedi Charlotte.
"Nick Fury saldırıya uğramış."
●
Umarım beğenmişsinizdir! :D Yorumlarınızı eksik etmeyin! :D