Multimedia;Hazar
🔱
Yüzüme çarpılan suyla uyandığımda ilk rahatsız olsam da sonrasında bir elementi hissetmek beni rahatlatmıştı.
Vanessa, "Hadi kalk uykucu. Okul vakti." dediğinde yakınarak yatağa geri attım kendimi. Vanessa, "Aşağıda bekliyorum. Hazırlanıp gel." dedi ve odadan çıktı.
Bir süre daha yatakta oyalanıp esnedim. Sonra banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra giyinme odasına gidip siyah okul eşofmanımı giydim. Vanessa bol paça giymediğimi bildiği için dün gidip eşofmanı daraltmıştı.
Eşofmandan sonra siyah okul tişörtümü de giyindim. Son olarak mavi nike ceketimi giyinip mavi ve siyah nike spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp ceketimin önünü de kapattıktan sonra giyinme odasından çıktım.
Odaya girdiğimde ıslak olan yatağı havayla kuruttuktan sonra çalışma masasının üstündeki peçeteyi alıp aşağı indim.
Kanayan burnumu sildikten sonra mutfağa girdim ve masada oturup kahvaltı yapan Vanessa'nın yanına yürüdüm.
Vanessa kanayan burnumu gördükten sonra bıkkınlıkla "Ne yaptın, yine?" diye sordu. Gülerek, "Birinin yatağı kurutması gerekiyordu." dedim. Vanessa, "O biri Güneş olsa iyi olur." dedi.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra evden çıktık. Okula geldiğimizde Vanessa beni kapının önünde bıraktı ve gitti. Okulun büyük demir kapısından içeri girdikten sonra kapıya en yakın kapıdan binaya girdim.
Bir üst kattaki sınıfıma çıkarken birkaç yüz bana dönmüştü. Merdivenlerden üst kata çıktıktan sonra düz ilerledim ve birkaç adımdan sonra sağa döndüm ve 20 kişi için oldukça büyük olan sınıfıma girdim.
Oben ve Eylem en arka köşedeki sıralarında oturmuş konuşuyorlardı. Onların önlerindeki tek başım oturduğum sıraya eşyalarımı koyduktan sonra "Selam!" dedim ve Oben'in oturduğu sıranın yanındaki sıraya da ben oturup ayaklarımı sandalyeye koydum.
Oben, "Yunan güzelim geldi." dedikten sonra yanağıma bir öpücük kondurdu. Ona gülümsedikten sonra Eylem'e döndüm. Suratından üzgün olduğu belliydi. Ki mutsuz düşüncelerini buradan anlayabiliyordum.
"Eylem?" dediğimde bana döndü. "Sen mi geldin?" dedikten sonra tekrar mutsuz haline geri döndü. "Ne oldu?" diye sorduğumda "Hani sana birini anlatmıştım. Hatırlıyor musun?" diye sorduğunda hafızamı gözden geçirdim. Zihnimde beliren Aras ismi sevdiği çocuğa aitti.
Aras Uruz. Kendileri bakışlarıyla bile Eylem'in kalbini çalabilecek kadar sempatik ama bir o kadar da soğuk bir çocuk. Uzun boyu ve mankenlere taş çıkarıcak fiziğiyle okuldaki çoğu kızın dikkatini kendine çekebiliyor. Bir de Ateş'in en yakın arkadaşı ve okulun belalı grubunun liderlerinden biri.
"Ne oldu?" diye sorduğumda "Bıktım," diyerek söze başladı. "O Cemre cadısının ve Beren maymununun onun etrafında olmasından bıktım!"
Ah! İşte bir kıskançlık krizi!
"İnanabiliyor musun? Onla el ele tutuştular!"
Eylem'i sakinleştirme çabalarımız içeri giren tarih öğretmeniyle son buldu. Günaydın faslından sonra öğretmen kitaplarımızı açıp bir sayfa okumamızı istedi. Masaya çıkardığım tarih kitabındaki sayfayı açıp göz göz gezdermiye başlayacağım sırada sınıfın kapısı çalındı ve içeriye Gülcan Hanım girdi.
Tarih hocası ayağa kalkıp "Buyurun, hocam?" dedi. Gülcan Hanım "Hocam izninizle Lissandra'yı almam gerekiyor da." dediğinde tarih hocası, "Lissandra?" dedi sorarcasına ayağa kalktım ve "Benim." dedim. Tarih hocası, Gülcan Hanım'a dönüp "Tabii ki. Çıkabilirsin, tatlım." dedi sonrasında bana dönerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN TANRIÇASI
FantasíaÖlümün Tanrısı Hades, Zeus ve Demeter'in kızı Persephone'a aşık oldu. Onu yeraltına mahkûm etti. Ve ona zorla sahip oldu. Zeus, Persephone'u yeraltından birşeyi bilmeden kurtardı. Zeus, kızının Hades'in çocuğuna hamile olduğunu bilmiyordu. Ne zama...