🔱
Üzerimdeki siyah uzun kollu tuniğe ve siyah deri pantolona aynada son bir kez daha bakıp belimdeki siyah deri kemerin iplerini sıkılaştırdım.
Hâlâ Hazar'ın kokusunu barındıran dağınık yatak beni kendine çekmeye çalışsa da dinlenmeye vaktim yoktu. Beklediğim her an Aras daha çok uzaklaşıyordu.
Çıkardığın pantolonun cebinden altın kayışı alıp deri pantolonun beline sıkıştırdım ve uzun kollu tunikle üzerini kapattım. Uzun saçlarım dağınık bir şekilde sırtımdan sarkarken odamdan çıktım ve kurul binasının yolunu tuttum.
Geniş kapıları iki elimle iterek açtım ve botlarımın adımları mermer zeminde yankılanırken merdivenleri tırmandım. Taht odasının kapalı kapıları önünde durduktan sonra elimle kapı kolunu çevirdim. Kapı kilitliydi.
Bu beni durdurmadı. Havadan yardım alarak kapıyı tüm gücümle ittim. Kapı hızla iki kenara açılıp duvara çarptı. Çıkan ses damarlarımdaki kan akışını hızlandırırken boş tahtlara baktım.
Odaya girip sağa döndükten sonra masanın ucunda duran kaşları çatık Zeus'a baktım ve "Tek bir şey söylemeye geldim," dedim ona doğru yürürken. Masanın diğer ucunda durup elimi altın kayışa attım. "Bir dahaki sefere beni öldürmeye çalıştığında..." derken elimdeki kayışı sertçe masaya vurdum. Gözlerini elime çevirdi.
"Bundan daha yaratıcı düşün."
Zeus'un öfke dolu gözleri üzerimdeyken odadan ayrıldım. Sert adımlarla kütüphaneye ilerlerken Zeus'u kızdırmış olmanın mutluluğu yüzüme yansıyordu.
Kurul binasındaki geniş kütüphaneye girdiğimde içerideki birkaç yüz bana döndü. Gözlerini bir süre üzerimde gezdirdikten sonra tekrardan işlerine döndüler.
Mermer zeminde sert adımlarla ilerlemeye devam ettim. Büyük kitaplıkların raflarındaki eski kitaplerı geçtikten sonra çok kullanılmayan kitapların olduğu bölüme gitmek için tahtadan yapılmış portatif merdivene tırmandım.
Balkon tarzında yapılmış dar koridorlu ikinca kata ulaştıktan sonra durmadım ve insanların gözleri tekrar bana dönmüşken dar koridoru döndüm ve kütüphanenin diğer ucundaki kilitli bölmenin önünde durdum. Kilidi tozlanmış demir parmaklıkları kapının önünde durduktan sonra kütüphaneci kaşları çatık bir şekilde yukarı bakarken elimi ileri attım ve kapıdaki zinciri tek bir hamleyle parçalara ayırdım.
Kütüphaneci "Bunu yapamazsın!" diye bağırdığında demir parmaklıkları ittim ve "Şaşırmaya hazır ol." dedim düz bir sesle. Kütüphaneci hızla kütüphaneden çıktı. Taht odasına giden adım seslerini dinlerken tozlu raflarda gözlerimi gezdirdim.
Bilmediğim birçok dilde yazılmış kitap kapaklarını geçerken uzun süren bir arayışın sonunda raflardan birinin kenarına sıkıştırılmış parşömenleri buldum.
Kıvrılmış parşömenleri aradığım şeyi bulana kadar tek tek açtım. İçlerinde yazan şeyleri ne kadar merak etsem de zamanım yoktu.
Umutsuzluğa kapılırken rafın kenarından sarkan eski bez parçası dikkatimi çekti. Bez parçasını elime aldım. Katlanmış kirli bezi açarken sonunda aradığım şeyi bulmuş olabilme ihtimaliyle kalbim hızlıca çarpmaya başlamıştı.
Bez parçasını tamamen açıp elimde oluşturduğum ateşle bez parçasının üzerine işlenmiş renkleri hayranlıkla izledim.
Önümdeki harita nefesimi keserken renklerin üzerinde parmağımı oluşturdum. Olimpos'un dışındaki dünyaya hayranlıkla bakarken düşündüğümden bile daha büyük olması nefesimi kesiyordu. Daha önce adlarını duymadığım kıtalara, ülkelere ve şehirlere bakarken heyecandan ellerim titriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN TANRIÇASI
FantastikÖlümün Tanrısı Hades, Zeus ve Demeter'in kızı Persephone'a aşık oldu. Onu yeraltına mahkûm etti. Ve ona zorla sahip oldu. Zeus, Persephone'u yeraltından birşeyi bilmeden kurtardı. Zeus, kızının Hades'in çocuğuna hamile olduğunu bilmiyordu. Ne zama...