10.BÖLÜM ~ S 'AGAPÓ ~

1.1K 62 5
                                    

Multimedya;Lissandra, Oben, Eylem

İyi okumalar!

🔱

Gördüğüm rüyanın gerçekliğiyle uyanırken uyuduğum, daha doğrusu bayıldıktan sonra yatırıldığım, hastane yatağından "Hazar!" diye bağırarak doğrulmuştum.

Kulağıma gelen ilk ses Adras'ın, "Lissandra!" diyen sesi sonrasında da Hazar'ın yüzünü görmüştüm. Adras'ın doğrulduğunu hissederken Hazar terlemiş yanağıma yapışan saç telini baş parmağıyla itti ve "Burdayım," dedikten sonra hızla beni göğsüne bastırdı. "Burdayız."

Yaşadığım şeyler ve gördüğüm kabus üst üste gelirken çoktan gözyaşlarım Hazar'ın tişörtüne akmaya başlamıştı. Avuç içimde sıkıca tuttuğum tişörtü gözyaşlarımla ıslatırken Hazar saçlarımı okşuyor ve kulağıma yatıştırıcı kelimeler söylüyordu.

Adras kapıyı yavaş bir şekilde kapatarak odadan çıktıktan sonra küçük hastane odasında sadece Hazar ve ben kalmıştım. Gözlerimin mavi olmadığını birkez daha kontrol ettikten sonra Hazar'ın göğsünden kalkarak yaşlı gözlerimle ona baktım.

Baş parmağı gözyaşlarımı silerken yanağımdaki elini alarak avuç içine dudaklarımı bastırdım. "İyisin," diye fısıldadım avuç içine öpücükler kondururken. "Şükürler olsun iyisin."

Hazar, "İyiyim." diye fısıldadıktan sonra "Eğer biraz daha sarılırsan daha iyi olabilirim." dedi muzip bir gülümsemeyle ve dizlerimin üzerine oturarak kollarımı boynuna doladım.

O sırada kollarımdaki morlukları ve hâlâ geçmemiş olan kesik izini fark ettim. Neden hâlâ iyileşmediğimi düşünürken Hades'le dövüşürken oluşan yaralar olduğu aklıma geldi ve pek üstünde durmadan Hazar'ın ferah nane kokusunu içime çektim.

Hazar ellerini saçlarımda dolandırırken, "Nasıl oldu bunlar?" diye sordu kollarımdaki morluklara bakarken. "Düştüm." dediğimde en basit yalanın arkasına sığınmam biraz beni korkutmuş olsa da Hazar, "Beni ordan kurtarmaya sen mi geldin?" diye sordu.

Onu öptüğümü hatırlıyor olabileceği aklıma gelince "Evet, neden sordun ki?" dedim. Aklımca onu biraz kışkırtacaktım. "Hiç. Sadece bir rüya gördüm de, onun için sordum." dediğinde gülüşlerimi boynuna saklarken, "Nasıl bir rüyaydı bu?" diye sordum. "Sen vardın," dediğinde "Bak bu sefer iyice meraklandım." dedim ciddi çıkarmaya çalıştığım sesimle.

"Beni öpüyordun."

Pat diye söylediği şey biraz olsun duraksamama sebep olmuştu. Çok hızlı ve gerçek olduğundan eminmiş gibi söylemişti.

Peki bunları hatırlıyorsa, bana aşkını itiraf ettiğini de hatırlıyor muydu?

Güldükten sonra, "Ciddi misin sen?" dedim yüzümü boynumdan çıkarırken. "Seni öpüyor muydum?"

Gülüşlerim artarken onun yüzü iyice düşmüştü. Aslında dediği şeye değil. Yüzünün haline gülüyordum.

Hazar zoraki gülüşleri ardında, "Evet. Ne saçma, değil mi?" dediğinde "Aynen ya! Sen ve ben. Düşünemiyorum bile." dememle sınırları iyice zorladığımı fark ettim. Artık durmalıyım derken Hazar ayağa kalkarak, "Neyse, sen biraz dinlen." dedi ve hızla odadan çıktı. O çıktıktan bir süre sonra yatağın yanındaki postallarımı ve deri ceketimi üzerime geçirdim. Saçlarımı da açtıktan sonra tokayı bileğime taktım ve odadan çıkıp kendimi koridora attım.

Aşağı kata inerken Hazar'ın bahçeye doğru çıktığını biliyordum. Vakit kaybetmeden peşinden giderken bir süre sonra düşmüş omuzlarla hastanenin kapısından çıkan Hazar göz hizama girdi.

ÖLÜMÜN TANRIÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin