ilk melodi ♫ ♪

65.9K 3K 249
                                    

Elimden geldiğince uzun yazdım, umarım olmuştur. Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın, düzeltmeye çalışacağım. Bu bölüm sevdiklerim arasındaydı, bir sonraki bölümü daha da çok seviyorum! ^^ Yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar! Hoşunuza gitmesi dileğiyle... ^^

Bölüm Parçasları:
1. Liz Lobgley - Rescue My Heart
2.Laura Doggett - Beautiful Undone

Dokuzuncu Bölüm ♫ ♪

Neredeyse on beş dakikadır geniş salonda, adımlarımın savruk sesini bırakarak geziniyordum. Buğra tam karşımdaki üçlü koltuğa yayılarak oturmuştu ve gözleri kapalıydı. Yüzüne çöken yorgunluk yaşlı göstermişti onu. Bir elimi belime koyarken diğeriyle burnumun kemerini sıktım, ben de yorgundum. Hatta hayatımda bu kadar yorgun hissettiğim nadir anlar vardı. Olduğum yerde yaylanarak durup Buğra'nın dağılmış olan yüzüne baktım, on beş dakika içerisinde en az sekiz dokuz kez bunu yapmıştım ve tahminen şu kısa sürede alışkanlık edindiğim bir hareket haline gelmişti. Yeniden harekete geçip olduğum doğrultuda ileri geri yürümeye başladım. Aklımın oldukça karışık olması hiçbir şeyi kolaylaştırmıyordu. Sanki kafamın içinde çok sesli bir orkestra var gibi hissediyordum, kulaklarım uğulduyordu.

"Duracak mısın artık?" Ayaklarıma durma emri verilmiş gibi olduğum yerde sabitlendim ve ona döndüm. "Sağ ol."

Boş gözlerle ona bakmayı devam ettirdim. Bu mümkün olamazdı. Dudağının kenarı ve kaşı patlamış olan, yüzü şimdiden çürüklerle dolan Buğra'yı en son bu şekilde gördüğüm zaman büyük ihtimalle onuncu sınıftaydık. Oysa daha geçenlerde aynı çocuk gözümün önünde hiç zorlanmadan birinin bileğini kırmıştı, şimdi onu bu hale getirenin sadece bir kişi olduğuna inanamıyordum.

"Yüzüme bakmaya doyamadığını biliyordum," dediğinde gözlerimi devirerek açılan gözlerine baktım. "Bunu kimler yaptı?" Onun söylediklerini duymazdan gelerek ona bakmaya devam ederken gözlerim kısılmış, vereceği tepkiyi yakalamak için hazır hale gelmişti.

"Birden fazla kişinin yaptığını da nereden çıkardın?" Doğrulmaya çalışınca acıyla homurdandı, yüzünü buruşturması ele veriyordu onu.

"Gözümün önünde birinin bileğini kırdın. Hem de bunu gayet normal bir iş yapıyormuş gibi yaptın ve şimdi bunu," parmağımla yüzünü işaret ettim, "Sadece bir kişinin yaptığına inanmamı bekleme benden."

İç geçirip baygın gözleriyle bana bakmaya devam etti ancak gözlerimi kırpmadan bir açığını yakalamak için ona bakmayı sürdürdüğüm için gözlerini devirmişti. "Neye inanmak istiyorsan ona inan, Neva."

"Kalk hadi, acile gidelim. Ağrı kesici falan yaparlar. Yaralarına da bakarlar hem," derken portmantodan ceketimi almıştım bile. İçeriye girdiğimde Buğra hâlâ koltukta oturuyordu. "Buğra sana diyorum," diye bağırdığımda başını iki yana salladı ve hiç oralı olmayarak istifini bile bozmadı.

Tam karşısındaki dikdörtgen şeklindeki sehpaya oturup öne doğru kaydım: "Pekâlâ, ne yapmak istiyorsun öyleyse?"

Arasına karışan renkleri henüz tam manasıyla çözemediğim kırçıllı yeşil gözlerinin parladığına yemin edebilirdim, bu beni endişelendirmişti. Boğazımı temizleyerek dikkatini dağıttım. "Hemşirecilik oynayabiliriz. Ben seve seve hasta olurum," derken dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı.

Yüzüme hücum eden kan yanaklarımı kızartmaya başlamıştı. Bilerek yapıyordu bunu ve bu benim sinirlerimi bozuyordu. Ayağa kalkıp saçlarımla yüzümü saklamaya çalıştım. "Sadece pansuman yapacağım Buğra, o da gerekli olduğu için. Şimdi odama geç," dediğimde şaşkın gözlerle bana baktı. "Annemin ne zaman geleceği belli olmaz. Ortalıkta durmanı istemiyorum," diye açıklarken umursamazca omuz silktim.

NOTA ♫ ♪ (Müzikten Bedenler #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin