ilk beyaz tuş ♫ ♪

83.3K 4.1K 209
                                    

Merhaba arkadaşlar, dopdolu bir sınav haftasındaydım, tabii bir de performanslar vardı. Derse gitmeden önce bölümü tamamlayıp size hediye edeyim dedim. Bu bölüm sınıf arkadaşım İrem Aytekin'e. Benim susmayan çenemi çektiği için ona çok teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin. ^^

Bölüm Parçaları:
1. Jacob Lee - Black Sheep (Philosophical Sessions)
2. The Fray - You Found Me (ilk iki şarkı ilk kısım içindir)
3. maNga - Dursun Zaman

İkinci Bölüm ♫ ♪

Annem mutfaktan seslenince daldığım uykudan öfkeyle sıyrıldım. Özellikle son birkaç aydır uyku benim için en değerli ve ulaşılması en zor hazine haline gelmişti. Genellikle beşer dakikalık şekerlemelerden oluşan bir uyku düzenim vardı, tabii bu bir düzen olarak kabul görülürse. Hiçbir zaman tamamen dinç olmayan vücudumu ayakta tutmak, ona söz geçirmek son zamanlarda gittikçe zorlaşmaya başlamıştı. Ne zaman tam anlamıyla uykunun serin kollarına bıraksam kendimi, gördüğüm kâbuslar yüzünden çığlıklarla uyanıyordum. Bu sebeple uyumamak için çabaladığım da olmuyor değildi.

Mutfağa girdim ve tabağıma biraz çorba koyup annemin tam karşısındaki yerimi aldım. En azından akşam için yemek yapmayı unutmuyor, diye geçirdim içimden. Sabah evden erken çıktığımdan uyuyor olduğu için onu görmüyordum ancak eve geldiğimde de karşılaşmıyorduk. Daha çok akşamın ilerleyen saatlerinde eve gelen annemin kendine oluşturduğu rutinin ilk sıralarında mutfağa girip yemek yapmak vardı ama bunun haricinde o rutin hiçbir zaman kızıyla ilgilenmek yer almamıştı. Uzun bir süre boyunca sessizce yemek yememize ne kadar şaşırsam da bunu dile getirmek yerine sadece tabağımdaki çorbaya odaklandım çünkü biliyordum ki bu sessizlik çok uzun sürmemekle birlikte yerini çok derin ve sert bir tartışmaya bırakacaktı. Annem de sanki benim bu düşünceleri içimden geçirmemi bekliyormuş gibi oturduğu yerde kıpırdanmaya başladı, halinden memnun olmadığı rahatsız kıpırtısından anlaşılıyordu. Yüzünü dikkatle incelediğimde bir şey söylemek istediğini anlamam da çok uzun sürmedi.

"Birazdan çıkacağım."

Hiçbir şey söylemedim.

"Gelemeyebilirim."

Onu yeniden cevapsız bırakarak çorbadan bir kaşık daha aldım. Kavga edeceksek biraz da olsa karnımı doyurmamın bir sakıncası olmazdı herhalde. Zaten sonrasında, bir sonraki günün hangi dilimine doğru yemek yemem gerektiği aklıma gelirse o an yiyecektim ki bu gerginlikte aklıma karnımı doyurmam gerektiği gelmeyebilirdi de.

Annem hiddetle kaşığını masaya çarptı. "Bir şey söyle," diye bağırdı kehribar tonlarındaki gözleri öfkeyle yüzümü tararken.

"Ne söylememi bekliyorsun?" Gözlerim sorumun cevabını arar gibi yüzünde dolaştı önce, sonrasında elimde omadan güldüm. "Hayırlı işler anneciğim mi demeliyim yoksa iyi eğlenceler mi? Ah, şuna ne dersin," dedikten sonra durup düşünürmüş gibi beklediğimde aklımda volta atan cümle dudaklarımdaki hinlik dolu gülümsemenin daha da büyümesine sebep olmuştu. "Adam seni iyice bir becermeden gelme sakın, nasıl ama?" Sesim her kelimemle birlikte benden bağımsız olarak yükseliyordu. Gözlerimin dolması ve öfkenin esiri olmam ise işten bile değildi.

Sandalyesini sertçe geri itip nefretle bana baktı. "Kıymet bilmez, nankör! Ben senin i..." İçimde kavrulan öfkeyle sözünü kestim: "Benim için ne? Ciğeri beş para etmez şerefsizlerin altına mı giriyorsun yoksa beni ve geleceğimi düşündüğün için mi kendini satıyorsun," derken ben de sandalyeden kalkmıştım. "Senden utanıyorum, senin yüzünden bana iğrenç biriymişim gibi davranan herkesten nefret ediyorum! Lanet olsun! Keşke babam yerine sen ölseydin!" Duyduklarının şokuyla şaşkın gözleri üzerimdeydi. "Def ol ve bir daha sakın arkadaşlarımın babalarıyla yatma!" Bir şey demesine fırsat tanımadan mutfaktan çıktım.

NOTA ♫ ♪ (Müzikten Bedenler #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin