#12

3.4K 234 10
                                    

Duygularım karmakarışıktı. Heyecan, korku, endişe, panik... Hepsi birbirine girmiş beni hissizleştirmişti. Bir robot gibi hareketsizce durmuş, boş gözlerle Eymen'e bakıyordum. Babamın onu görebilme ihtimali yüzünden içimdeki korku giderek büyürken söylediği son sözlerle tüm duygularımı alabora etmişti.

"Göklerin kızı, kabul et." tekrar konuşmasıyla ağzımdan bir kahkaha kaçtı.

Gayri ihtiyari ağzımdan çıkan kahkahadan sonra elimle ağzımı kapatmak istedim fakat hiçbir şey yapmadım. Gözlerinde afallamış bir ifadeyle iki adım atıp aramızdaki mesafeyi iyice azalttı.

"Sen, sen neden gülüyorsun? Ben söylediklerimde ciddiyim. Ben sana bir şans vereceğim sende bana vereceksin. Bak, ben çok düşündüm, sen bu şansı çoktan hak ettin. Kabul et bu teklifimi, birbirimize bir şans verelim."

Her söylediği sözle şaşkınlığım bir kat daha artıyordu. Bu çocuk ne diyordu? Şaka falan mı yapıyordu? Yoksa sarhoş olduğu için mi bunları söylüyordu? Yarın sabah uyandığında bunların hiçbirini hatırlamayabilirdi. Filmlerde hep böyle olmuyor muydu? Çevremde içip de sarhoş olan kimse görmediğimden dolayı bilmiyordum. Ama böyleydi. Alkol bilinçaltlarını ele geçiriyordu. Söylemek istemedikleri şeyleri o anda kendilerini kaybettikleri için söylüyorlardı. İstemeden de olsa kendilerine veya çevrelerine zarar veriyorlardı. Sonra alkolün etkisi geçince de hiçbir şey hatırlamıyorlardı. Ne kadar da kötü bir şey bilinçsizce hareket etmek. Aslında Allah'ın yasakladığı her şey bizim yararımızaydı. Ama biz, bile isteye o yasakları çiğneyip hem burada hemde ahirette kaybediyorduk.

Eymen'in aramızdaki mesafeyi iyice azalttığını idrak edince iki adım geriye doğru yürüdüm. Gözleri bir cevap bekliyordu benden. Telefonumun zil sesi etrafta yankılanınca birden ürperdim. Babam...
Ah burada ne dediğini bilmeyen sarhoş Eymen'le uğraşıyordum. Babam beni öldürecekti. Ben ne yapacaktım? Çantamdan telefonumu çıkarıp baktığımda Hatice Kübra'nın aradığını gördüm. Kesin babam ona arattırıyordu. Telefon elimden çekilince şaşkınlıkla Eymen'e baktım. Öfkeyle telefonumu yere fırlatıp bağırmaya başladı.

"Burada seninle bir şey konuşuyorum. Sen, beni ciddiye almayıp telefonla uğraşıyorsun. " Bağırmasıyla korkarak yanına yaklaştım.

"Lütfen sessiz ol. Sarhoşsun sen, ne dediğini bilmiyorsun. Hadi şimdi evine git, yarın konuşuruz. Tamam mı?"

Geri çekilip öfkeyle konuşmaya başladı. "Tamam falan değil, hiçbir yere gitmiyorum. Bu mesele bu akşam halledilecek. Ya teklifimi kabul eder yanımda olursun, yada hayatımdan tamamen çıkıp gidersin."

"Sen daha dün gece üzgünüm demedin mi? Şimdi ne oldu da bu meseleyi halletmeye karar verdin. Git buradan. Söylediklerinin farkında bile değilsin. Git!"

Yanıma yaklaşıp omuzlarımdan tutarak "Senin sevgin bu muydu?" Diye sordu. Sorduğu soruyu umursamadan ellerinden kurtulmaya çalıştım. Çırpınmamla omuzlarımdaki baskıyı iyice arttırarak hareket etmemi engelledi.

Dişlerimin arasından kızgın bir sesle "Bırak beni." dedim.

Kafasını iki yana sallayarak yamuk bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına. Benim zor durumda olmamdan zevk alıyordu. İğrenç alkol kokusu genzimi yakıyordu.

"Sana bırak diyorum. " Bana bunu yapmasından nefret ediyordum. Gücüyle beni köşeye sıkıştırmasından, beni zor durumlara sokmasından nefret ediyordum. Ellerimi kaldırıp sert bir şekilde onu göğsünden ittim. Normal şartlarda ona dokunmaktan ölesiye korkuyordum. Ama şuan o bana dokunmuş ve benim bundan rahatsız olduğumu bildiği hâlde bundan keyif alıyordu. Onu milim kıpırdatamayacağımı düşünürken, geriye doğru yalpalamasıyla omuzlarım serbest kaldı. Sanırım sarhoş olduğu için gücüde yerinde değildi aklı gibi.

Göklerin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin