#38

2.5K 171 22
                                    

Bahanem yok demiştim. Fakat insan isterse her şeyi bahane edebilirdi. Tıpkı benim de şuan arkasına sığınabileceğim bir bahane uydurmam gibi. Başına bir şey gelmiş olabilirdi. Belki yaralanmış kimseye ulaşamamış, beni aramıştı. Yanına gidip nasıl olduğuna baktıktan sonra Almila veya Erkam'a haber verecektim. Tabi onun yanına hiç gitmeyip Erkam'a haber verebilirdim. Ama dediğim gibi bir bahaneye ihtiyacım vardı. Sadece onu görmek için küçük bir bahane. Kalbimin rahatlaması için. İyi olduğunu görüp geri dönecektim.

Parka yaklaştıkça yürüyüşümün temposu yavaşlıyordu. Tekrar ona yaklaşmak beni korkutuyordu. Her defasında bencil bir pislik gibi davranması beni yormuştu. Tüm kalbimle onu severken aynı zamanda bir parçamda ondan nefret ediyordu. Sanırım bu gururumdan arta kalan kırıntıların oluşturduğu parçaydı.

Demir zincirli salıncakların olduğu tarafa yöneldiğim de sağ taraftaki salıncakta başını öne eğmiş bir halde oturduğunu gördüm. Ağır adımlarla ona doğru yöneldim. Karşısına geçince aramızda belli bir mesafe bırakarak sokak lambasının aydınlattığı kadarıyla onu izlemeye başladım. Hafif uzamış olan saçlarını kısacık kestirmişti. İlk defa saçlarını bu kadar kısa kestirdiğine şahit oluyordum. Bakışlarım yüzüne indiğinde gözlerinin kapalı olduğunu fark ettim. Ama yüzünde yara izleri vardı. Üst dudağı ve sol kaşının kenarı patlamıştı. Ayrıca sağ elmacık kemiğinin üzerinde de morluk vardı. Kavga mı etmişti? Gerçekten de çocuk gibiydi. Kocaman adam nasıl bu kadar sık kavga ederdi anlamıyordum. Yüzündeki yaralar yüzünden kalbimin sızlamasına engel olamadım.

"Göklerin kızı!"

Bir fısıltı gibi çıkan sesi, dalmış olduğum güzel, yaralı yüzünden bakışlarımı ayırmama sebep oldu.

"Bu sefer gelmeyeceğini düşünmüştüm." Dedi keyifli bir ses tonuyla.

Tekrar yüzüne baktığım da gülümsüyordu. Hemde sağ yanağındaki gamzesi çıkacak kadar gülümsüyordu.

"Teşekkür ederim."

Ne için teşekkür ettiğini anlamadığım için merakla yüzüne bakmaya devam ettim.

"Beni yalnız bırakmadın. Sana yaptıklarıma rağmen gel dediğim için geldin. Beni sevdiğin için teşekkür ederim."

Bu Eymen miydi? Bana saygı duymayan, bencil pisliğin teki olduğunu düşündüğüm Eymen miydi? Yanına yaklaşıp "İyi misin?" Diye sordum.

Yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Gözlerinde garip bir duygu vardı. Elini bana uzattı.
"Beni bırakma, Benimle kal! Ben seni sevmesem de sen her zaman beni sev. Seni kovsam da gitme benden. Beni sevmeni seviyorum Alya."

Dudaklarım burukça iki yana kıvrılırken boğazıma kocaman bir yumru oturmuştu. Bencil pisliğin tekiydi işte. Beni sevmemesine rağmen onu sevmemi seviyordu. Ruhum alazlanarak beni yakıyordu. Belki biraz canı yanar umuduyla, sonunda pişman olacağımı bile bile dilimdeki prangayı kaldırıp ağzımdan sözcüklerin çıkmasına izin verdim.

"Evleniyorum."

Uzattığı elini kafasına götürüp saçlarına daldırdı. Fakat saçları parmakları arasına giremeyecek kadar kısaydı. Yüzüne aşina olduğum alaylı gülümsemesini yüzüne yerleştirerek "Hadi ya." Dedi.

Hareketlerini umursamamaya çalışarak konuştum.
''Seni sevmekten gerçekten vazgeçeceğim. Bizim hikayemiz başlamadan bitti."

"Vazgeçemeyecek kadar çok seviyorsan bitmez. Ne olursa olsun vazgeçmesen olmaz mı?"

Kafamı iki yana sallayarak "Ciddiyim. Tavsiyene uyarak Cihat ile evleniyorum." Dedim.

Eymen hışımla salıncaktan kalkıp üzerime doğru yürüdü. Geri geri yürürken kulaklarımda demir zincirlerin çıkardığı tiz ses yankılanıyordu.

Göklerin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin