#50 :Final

5.4K 249 243
                                    

Boğazımdaki yumrunun geçmesi için sertçe yutkundum. Kendimi bir rüyadaymışım gibi hissediyordum. Henüz Türkiye'ye ayak basalı bir hafta olmamıştı ancak yaşadıklarım hayal ürünü gibiydi. Her şey o sabah başlamıştı. Erkam'ın evinde kahvaltı yaparken Göklerin Kızı'nın telefonu gelmişti. Erkam'ı aramış olmasına ilk başta şaşırsam da Almila yüzünden, aralarındaki ilişkinin abi-kardeş ilişkisine dönüştüğünden haberdardım zaten. Erkam'ın değişen yüz ifadesinden kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Sesi titrerken benden arabanın anahtarını istemişti. Neden diye sorduğumda Alya'nın hamile olduğunu ve henüz erken olmasına rağmen sancılarının başladığını, bu yüzden de hemen evden çıkması gerektiğini söylemişti. Beni, evde kalmam için ikna etmeye çalışsa da onunla gitmek için ısrar etmiştim. Alya için gerçekten endişelenmiştim. Aynı zamanda heyecanlanmıştım. Çünkü onu yıllar sonra ilk defa görecektim. Ama evli olduğu gerçeği beni rahatsız etmişti. Üstelik hamile ve zor durumdaydı. Bu gerçek beni rahatsız ettiği gibi korkutmuştu.

Alya'nın evine vardığımızda Erkam, sözünü dinlemediğim için bana kızgınlığını devam ettirirken onu alıp geleceğini, benim de onları aşağıda beklememi söylemişti. Sinirlerini daha fazla bozmadan söylediğini yapıp arabaya yaslanarak gelmelerini beklemiştim. Aşağı indiklerini fark ettiğimde telefonumla uğraşıyormuş gibi yapmıştım. Çünkü o evli bir kadındı, yanlış anlaşılmak istemezdim. Ama bu kararım çok kısa sürmüştü. Kendime engel olamamıştım. Bakışlarım önce büyümüş karnını, ardından bana hayal kırıklığıyla bakan cennet gözlerini bulmuştu. Bakışmamız birkaç saniye bile sürmemişti. Yüzünü benden çevirip yürümesine yardım eden Erkam'a çevirmişti. Bana bir yabancıymışım gibi bakması canımı yakmıştı. Ama bir şey yapamamıştım. Zaten bir şey yapmaya hakkım yoktu. Onlara arabanın kapısını açıp direksiyona geçmiştim.

Zaman zaman gözlerim, dikiz aynasından acıyla harmanlanan yüzüne kayıyordu. Elimden hiçbir şeyin gelmiyor oluşu sinirlerimi bozuyordu. Sinirle dişlerimi sıktım. Keşke acısını alabilecek gücüm olsaydı. Acıyla bedeni kıvrandıkça farkında olmadan parmaklarım direksiyonu sıkıyordu. "Bebeğim" diye çığlık attığında, mühürlenmiş dudaklarımın arasından "Göklerin Kızı" isminin dökülmesine engel olamadım.
Erkam hızlan diyerek bana komut verirken, Alya çoktan kendinden geçmişti.

Hastaneye vardığımızda onu hemen ameliyathaneye almışlardı. O ameliyathanede minik bebeğiyle yaşam mücadelesi verirken, ismini Almila'nın bana göndermiş olduğu düğün davetiyesinden öğrendiğim eşi gelmişti. Yusuf... Benim için ne ifade ettiğini bilseydi, bana tebessüm ederek bakar mıydı? Kaşlarımı çatmış ameliyathane kapısının önünde volta atan Yusuf'a bakıyordum. Alya'yı evlenmeye ikna edebilmişti. Alya'nın beni silmesini sağlamıştı. Cihat, Alya'yı sevdiğini açıkça ifade etmesine rağmen onu benden vazgeçirememişti. Ben gittiğimde, Alya'nın yanındaki kişinin Cihat olacağını düşünmüştüm. Ama yanılmıştım. Alya, Cihat'ı sevmediği için kabul etmemişti. Belli ki beni unuttuktan sonra bu adamı hayatına almıştı. Bu adam şanslı olmalıydı, doğru zamanda Göklerin kızının hayatına girmişti.

Sağ bacağımda hissettiğim acıyla, daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Erkam, kafasını iki yana salladı. Bacağıma tekme atmıştı. Kaşlarımı çattığımda fısıldamaya başladı.
"Birazdan Yusuf'un üzerine atlayacakmışsın gibi bakmayı kes! O seni bilmiyor. Ve inan bana, Alya'yı mutlu etmesini biliyor."

Erkam, kaçma sebebimi yüzüme vurmuştu. Alya'yı mutlu edemeyeceğimi bu yüzden de gitmemin en iyisi olacağını söylemiştim. Derin bir nefes alıp mırıldandım.
"Bu kadar acıtacağını düşünmemiştim."

"Acıtan ne? Mutlu olması mı?"
Erkam alayla bana cevap verdiğinde, sinirlerimin iyice gerildiğini hissettim.

"Hayır, onu mutlu edenin başka biri olması çok acıtıyor. İçerde başkasının bebeği yüzünden canıyla cebelleştiğini bilmek çok acıtıyor. Başkasına ait olduğunu bilmek çok acıtıyor. Benim karım olmalıydı. Neden kendime bunu yaptım? Aptalım..."

Göklerin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin