"En son gece kulübüne giderken giydiğim siyah elbiseyi giyeceğim. Sujeong partiyi hatırlattığında gece yarısıydı, başka şansım yok."
"Her şekilde güzel olacağından eminim, Mina. Telaşlanmayı keser misin artık?" Hyungwon haklıydı. Telaşlanmamam gerekirdi. Nasıl olsa anlaşma yaptığımız şirketin yöneticilerinin katılacağı -adı bazı personellerce "parti" konulan ancak herkesin birbirine samimiyetsiz dileklerde bulunacağı, sıkılmaktan patlamama sebebiyet verecek- bir iş yemeği olacaktı. Çok da özenmeme gerek yoktu.
"Akşam seni çıkışta almamı ister misin?"
"Bir terslik çıkarsa, mekanın adresini sana mesaj atarım. Görüşürüz."
"İyi eğlenceler." Telefonu kapatırken tebessüm ettiğine emindim.
2 saatlik hazırlanma sürecinden sonra, sonunda hazırdım. Aynada kendimi son kez kontrol ettim ve kafamı pencereye çevirdim. Penceresi kapalı, perdesi çekiliydi. Büyük ihtimalle dışarıdadır. Genç ve bekar bir erkeğin, pazar gecesi dışarı çıkması oldukça normal sonuçta. Bekar? Neden bunu sorguladığıma anlam verememiştim. Hakkında hiçbir şey bilmediğim birisini fazla kafama takıyordum.
Saati kontrol ettikten sonra dışarı çıktım. Kapımın önünde tüm ihtişamıyla çalışır vaziyette bekleyen siyah bir araba vardı. Yanından yürüyüp geçerken, göz ucuyla arabayı inceliyordum, zengin birine ait olmalı diye geçirdim içimden.
Sürücü koltuğunda oturan kişi Wonho muydu, yoksa hakkında fazla düşünmekten hayal mi görüyordum?
Camı indirip hafifçe eğildi. "Merhaba."
"Merhaba?" Yine kekelemiştim. Yüzümün kızardığından emindim.
"Özel bir gece geçireceğe benziyorsun. İyi eğlenceler." Daha ağzımı açmadan gaza bastı, ben ise arkasından bakakaldım. Nereye gidiyor acaba diye düşünmeden edemedim. Oldukça şık giyinmişti. Aynı yöne gidiyorduk belli ki, ancak o yine beni şaşırtmadı ve beni bırakmayı teklif dahi etmedi. Arkadaş olmak isteyen de kendisiydi, fırsatları tepen de.
Mekana vardığımda, girişte Sujeong ile karşılaştım. Samimiyetsiz iltifatlardan ve sarılmalardan sonra içeri geçtim ve bu kutlama yemeğinin hiç de düşündüğüm gibi olmadığı gerçeğiyle olduğum yere çakıldım. Ortada ne yaşlı şirket yöneticileri, ne de onlarca çeşit yemeğin sergilendiği upuzun bir masa vardı. Ortam gece kulübünden farksızdı, elbise seçimim konusunda kendimi takdir ettim. Gece uzun olacağa benziyordu, eğleneceğimden ve birkaç arkadaşımla gönlümce kafa dağıtacağımdan emindim. Ta ki "onu" görene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK & WHITE
FanfictionBirkaç saat sonra uyku tutmadığında, penceremi açıp yağmurun toprakta bıraktığı enfes kokuyu içime çekerken, onun odasına bakıp düşündüğüm tek şey: onun benim ölümümü istediğiydi...