Ben şirketin kutlama yemeğine giderken ne giyeceğimi düşünüp dertlenirken, odama giren soğuk rüzgar irkilmeme sebep olmuştu. Penceremi kapatmak için kolumu kaldırdığımda, bana bakan bir çift göz, esen soğuk rüzgarı unutmamı sağlamıştı. Göz göze geldiğimiz an, beni daha önce hiç üşümediğim kadar üşütmeye yettiğini düşünüyordum o boş bakan gözlerin.
Binalarımız o kadar yakındı ki, ikimiz de pencerelerimizin önüne oturduğumuzda nefes alışverişimizi duyabiliyorduk. Kaç saniyedir bakıyorduk birbirimizin gözlerinin içine, bilmiyordum. Bildiğim tek şey o gözlerini kaçırmamışken ona bakmaya devam etmek istediğimdi. Etkileyici biri olduğu doğruydu, ancak bu olay onun doğal aurasından çok daha fazlasıydı. İlk pes eden ben oldum ve kafamı sağa çevirdim. Bir yanım pencereyi kapatmamı ve uyumamı söylerken -ki bu tesadüfü düşünmekten uyuyamayacağımdan emindim- diğer yanım sessizliği bozmam gerektiğini söylüyordu. Göz ucuyla baktığımda hala beni seyrediyordu. "Ne var?"
"Hiç."
"Sabahtan beri bana bakıp rahatsız ediyorsun."
"Yatak odamın penceresinin senin odana baktığını bilseydim, evi asla kiralamazdım." Tebessüm etti. Başını yere indirdiği anı yakalayıp, yüzünü incelemeye koyuldum. Kaba insanlara tahammül edemeyen ben, ilk gördüğüm anda dünyanın en kaba erkeği ilan ettiğim kişiyi tanıyabilmek için neden fırsat kolluyordum?
"Ben Wonho. " Sesini duymak tüm dikkatimi dağıtmış, hayal aleminden çıkmama sebep olmuştu. "Ben Mina." Hafifce kafa salladı. Derin bir sessizliğin çökmesiyle, ikimizin de duyduğu tek şey esen rüzgarın yankılarıydı. "Umarım iyi anlaşabiliriz. Pencere önüne oturduğunda, seni yalnız bırakmaya niyetim yok çünkü."
"İyi anlaşabileceğimizi düşünmüyorum." dedim telaşla. İstemeden kekelemiştim. Söylediği cümleyi kavramaya çalışırken, cevapsız bırakmamam gerektiğini bildiğim için saçmalamıştım.
"Görürüz." Direkt gözlerimin içine baktıktan sonra, afalladığımı anlamış olacak ki, gülümsedi. Bir şey söylememe fırsat vermeden, penceresini sert şekilde kapattı.
Ormanda karşılaşmamız tesadüf değildi diye düşünürken, odamın hizasındaki eve taşınması, tesadüflere olan inancımı sıfıra indirdi. Benden istediği bir şeyler vardı ve ben, onun istediğini almadan rahat etmeyeceğini daha 5 dakika öncesinde anlamıştım. Memnun oldum, Wonho. Umarım hayatımı uçuruma sürüklememe neden olmazsın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK & WHITE
FanficBirkaç saat sonra uyku tutmadığında, penceremi açıp yağmurun toprakta bıraktığı enfes kokuyu içime çekerken, onun odasına bakıp düşündüğüm tek şey: onun benim ölümümü istediğiydi...