Kalbim onun yaptığı her harekette biraz daha hızlı çarpıyor, onu tanımak için can attığım gerçeğini kabullenmeye başlıyordum. Önyargılı olmamalıydım, göründüğü gibi kaba biri olmadığını fark etmiştim. Bu gecenin bitmesini istemiyordum.
"Eve gidelim mi artık?" diye sormak zorunda kaldım çünkü zaman beklediğimden çabuk geçmişti ve saat gece yarısını buluyordu.
"Sıkıldın mı?"
"Saat çok geç oldu, gitsek iyi olacak."
Kafasını onaylar şekilde salladıktan sonra arabasını parkettiği sokağa doğru yürümeye başladık.🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Evime uzak olmayan bahçenin yakınlarında arabayı durdurdu. Genellikle buraya parkettiği için bugüne kadar bu arabayı fark etmemiştim sanırım. Kemerimi açtıktan sonra inecektim ki bileğimden hafifce tuttu. Bir şey söyleyecek gibi bir hali vardı. Bileğimi kavrayan eline baktım, elini hızlıca çekti. Derin bir nefes alıp tekrar bana baktı. Anahtarı kontağından çıkarıp kapısını açtı. Bu sırada ben de arabadan indim. Parkın içinden geçerek yürüdük. Tek bir kelime bile etmedik birbirimize. Ne diyeceğimizi bilemediğimizdendi herhalde.
Onun apartmanının önüne gelince "İyi geceler." dedi.
"Sana da." diyerek karşılık verdim ve anahtarlarımı bulup dış kapıyı açtım. İçeri girmemi bekliyordu hala. Tebessüm ederek kapıyı yavaşca kapattım. Saat çok geç olmuştu, apartmandaki hiçkimseyi uyandırmayı istemezdim. Elimde onun bana aldığı melek tacına bakarak merdivenleri yavaş yavaş çıktım. Bugün yaşadıklarımızı uzun süre unutamayacağa benziyordum. 4.kata vardığımda kapımın önünde dizlerini kendine çekmiş şekilde oturup tavanı seyreden Hyungwon'u görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Kafasını yavaşca çevirip gözlerini gözlerime diktiğinde, içinde beslediği siniri hissetmemem imkansız hale gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK & WHITE
FanfictionBirkaç saat sonra uyku tutmadığında, penceremi açıp yağmurun toprakta bıraktığı enfes kokuyu içime çekerken, onun odasına bakıp düşündüğüm tek şey: onun benim ölümümü istediğiydi...