Doğum günümün üstünden birkaç hafta geçmişti. Yapımı -çevre ve benim için- işkenceden farksız olan bina, çoktan tamamlanmıştı. Ev sahipleri yepyeni binaya taşınmaya başlamışlardı bile. Ben de sabahları iş makinesi sesiyle değil de, alarmımla uyanmanın mutluluğuyla kalkıyordum.
Haftasonu rutini olarak her gün uyandığımdan birkaç saat sonra uyanıp, evimin yakınlarındaki ormana koşuya giderdim. Bu cumartesi de öyle yaptım.
Kulaklığımla dinlediğim şarkının ritmiyle sık ağaçlar yüzünden çok hızlı olamasam da orta tempoda koşuyor sayılabilirdim. Nefes almam güçleşince ağacın dibine oturdum. Bu ormanın sakinliğini, saflığını ve temiz havasını seviyordum; bana her şekilde huzur veriyordu.
Kulaklığımı çıkarttığımda, ormanda benden uzaklarda bir yerlerde yankılanan bir erkek sesi duydum. Panikle ayağa kalktım. Ses birkaç saniye arayla yenileniyor, tekrar tekrar yankılanıyordu. Sesin geldiği tarafa doğru yürümeye başladıkça, sesin bir erkeğe ait olduğu konusundaki şüphelerim silinmişti. Ormanda yalnız değildim ve benim yardımıma muhtaç biri, yardım dileyen çığlıklarıyla benim onun kurtarıcısı olmamı bekliyordu.
Ses, yaptığı yankıdan kurtuldukça kendime belirlediğim noktada hızlanarak yürüyordum. "Nerdesiniz? Beni duyabiliyor musunuz?"
"Evet, acele et, hadi!"
Birkaç adım daha atıp sağa sola bakarken yerde ağacın altına uzanmış adamla göz göze geldik.
"Iyi misin, ne oldu?" dedim telaşla.
"Koşarken yerdeki dala takılıp düştüm. Ormanda çevrede kimse yokken başka nasıl yaralanmamı bekliyorsun?"
Yine aynı kabalık. İşte yine başlıyoruz diye geçirdim içimden. Ormana gelip onu kimsenin kurtarmayacağından emin olmasaydım, telefonumu düşürmeme neden olan bu adama asla yardım etmezdim. "Bana tutunup kalkabilecek misin? Niye bu ormana geldin ki? Evin yakınlarda mı? Yardım çağırmamı ister misin?" Art arda çok fazla soru sorduğumu farketmemle, tekrar göz göze gelmemiz bir oldu.
"Çok konuşuyorsun." demekle yetinip, elini omzuma attı. Zor da olsa onu ayağa kaldırmayı başardım. Ormandan çıktıktan sonra, tarif ettiği evine doğru güçlükle yürürken, içimden tahmin ettiğim şeyin olmaması için tanrıya yalvarıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK & WHITE
FanfictionBirkaç saat sonra uyku tutmadığında, penceremi açıp yağmurun toprakta bıraktığı enfes kokuyu içime çekerken, onun odasına bakıp düşündüğüm tek şey: onun benim ölümümü istediğiydi...