Chapter 10

27 6 0
                                    

Ben arabaya doğru yürümeye başlamıştım ki, önüme geçti. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu meraklı gözlerle.
"Arabaya binmeyecek miyiz?"
"Eve gitmiyoruz ki." deyip yürümeye başladı. Olduğum yerde durduğumu fark edince birkaç adımda yanıma gelip yine kolumdan çekiştirmeye başladı.

Epey yol yürüdükten sonra nereye gittiğimizi anlamıştım. Lotte World'e giriş yaparken "Buraya daha önce hiç geldin mi?" diye sordu.
"Gelmeyeli uzun zaman oldu. Buraya gelmek nereden aklına geldi?"
"Senin sıkıcılığından kurtulmanın en kolay yolu eğlence parkına gelmekti." Ben göz devirirken, o beni sinir etmekten zevk alarak sırıtıyordu.
"Hangisiyle başlıyoruz?"
"Oyuncaklara mı binmek istiyorsun?" Buna neden bu kadar şaşırmıştı anlamadım. Lotte World'de rengarenk ışıklandırılmış oyuncaklara binmeyeceksek, gelmemizin nedeni neydi ki?
"Yükseklik korkun mu var yoksa?" Başını yere eğdi. Evet anlamında kafasını sallayıp masum gözlerle bana baktı.
"Denemeye ne dersin? Belki korkunu aşabilirsin."
"Denemeye niyetim yok, şöyle oturalım mı?" Oturma alanındaki masalardan birini işaret etti. Yükseklik korkusunun olması beni yıldıramazdı. Uzun süredir eğlenmeye bir yerlere gitmemiştim, şimdi fırsat ayağıma gelmişken onun nazlanmasıyla gece boyu sabit şekilde oturup çılgınca eğlenen insanları izleyecek değildim.
"Dışarıdan cesur biri gibi görünüyordun oysa. İnsanlar dış görünüşleriyle bağdaşmıyorlar çoğu zaman, değil mi?" Amacım bariz şekilde gaza getirmekti onu. Bilet kuyruğunda bekleyen insanlara bakıyor, göğe yükselen oyuncakları gözüyle takip ediyor, içten içe tereddüt yaşıyordu.
"Sen gelmezsen ben tek başıma binerim. Masalardan birine oturup dönmemi beklersin o zaman."

Ben gondolun bilet sırasına doğru giderken, arkadan gelen adım seslerini duyabiliyordum. Biletimi alacakken parayı o uzattı ve 2 tane bilet istedi. İstemsizce güldüm. Gözlerinde küçük bir çocuğun endişesi var gibiydi.
"Göz açıp kapayıncaya kadar bitecek."
Cevap vermedi. Onun bu hallerini görmek çok hoşuma gitmişti, sanki kimse tarafından keşfedilmemiş yönlerine şahit oluyordum; benim yanımdayken duygularını gizlemeye çalışmıyormuş gibiydi. Bunu şu anda yanımda sağa sola sallanan gemiyi yutkunarak izleyen adamla, çarpıştığım ve telefonumu düşürmeme neden olan adamı karşılaştırdığımda net şekilde görebiliyordum. Birkaç kez karşılaşmamıza ve özel hiçbir konuda konuşmamamıza rağmen, birbirimizi tanımaya ve yakınlaşmaya başlıyorduk. Onun yanında kendimi ilk günün aksine oldukça rahat hissediyordum.

Yerlerimize oturduğumuzda ve görevli çocuk mekanizmayı kilitlediğinde Wonho hala titriyordu. "Sakin olur musun lütfen?" Heyecanını yatıştırmaya çalışıyordum ancak işe yaramıyordu. Gondol hareket etmeye başlayınca gözlerini kapattı. O, içindeki çocuğu benim yanımdayken dışarıya vurmaktan korkmuyordu. Elimi sıkıca tutması da bu yüzdendi sanırım...

BLACK & WHITEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin