Sen + Ben

1.5K 75 31
                                    

''Gerçekten bunu yapmak istiyor musun?'' Seungri fazla gergin görünen Jiyong'a bakarak sordu.Adam yanında oturuyordu ve çoktan yüzükleriyle uğraşmaya başlamıştı.

Seungri'nin gördüğü, Jiyong'un fazla aptal ve iki katı şanssız olduğu için tam onlara dönük olarak bıraktığı laptop sayfasından sonra ortalık bir anda sessizleşmişti.Cidden, sessizleşmişti.Ve Jiyong o sayfayı nasıl açıklaması gerektiğini gerçekten bilmiyordu.

''Sadece söyle gitsin.'' Sarışın ciddi bir tonda söyleyince Jiyong kafasını kaldırıp ona baktı.Kırmızı çoktan Seungri'nin kucağına tırmanmıştı ama çocuk şu an kedileriyle pek ilgileniyor gibi görünmüyordu, tamamen Jiyong'a odaklanmıştı.

''Ciddiyim Jiyong, aklında ne olduğunu söyle.''

Jiyong dudağını ısırmaya başladığında kararsız kaldı.Aslında Seungri'nin yanında gerçekten rahat hissediyordu, ama bu tehlikeli bir konuydu çünkü...Ya Seungri onunla yaşamak istemediğini düşünseydi? Ya onu yanlış anlayıp ilişkilerini o kadar ciddi görmediğini hissetseydi? Dışarıda muhtemelen bir avuçtan fazla kız ve oğlanın çocukla beraber yaşamak için koşarak geleceklerini bilmek Jiyong'un iyice gerilmesine neden oluyordu.Çünkü Seungri artık gerçekten popülerdi, o bunu kabul etmiyordu ya da önemsemiyordu ama Jiyong bunu farkındaydı.Beraber bir fotoğraflarını paylaştığında tonla kız hesabına doluşuyordu, bir manzara fotoğrafı olması bile farketmiyordu.Her yer Seungri'yi soran yorumlarla doluyordu.

''Jiyong?'' Seungri ona seslendiğinde Jiyong tekrar kafasını kaldırıp çocuğa baktı. ''Kulaklarından dumanlar çıkmak üzere.'' Sarışın gülüp başını adamın kucağına koydu ve Kırmızı'yı göğsüne doğru çekip koltuğa uzandı. 

''Sadece--''

''Taşınmayı istiyor musun, istemiyor musun?''

''İstiyorum.'' Jiyong hızla cevapladı.

''Ama?'' Seungri ona sokulan kediyi okşarken kafasını kaldırıp adama baktı. ''Bir ama var değil mi?''

''Evet.'' Jiyong iç çekip geriye yaslandı ve parmaklarını çocuğun saçlarının arasından geçirdi.Eğer konuşmaya başlarsa duramayacağını biliyordu çünkü bu konu uzun süredir aklını kurcalıyordu ve ne istediğini gayet iyi biliyordu.

Seungri adam devam edene kadar bir şey söylemedi, patilerini tişörtüne sürtmeye devam eden kediyle ilgileniyordu.

''Sadece--Yani bunu gerçekten istiyorum--Yeni bir ev seçmek, yeni eşyalar, yeni bir hayat-- bu güzel olur---ama ya işler iyi gitmezse?'' Seungri kafasını çevirip ona baktı. ''İyi gitmesini istiyorum ama, ne demek istediğimi biliyorsun değil mi?''

Seungri yavaşça başıyla onayladı.

''Biliyorum.'' Kafasını çevirip tekrar Kırmızı'ya döndü. ''Bunu ben de düşündüm, belki de biraz hızlı gidiyoruzdur.''

Jiyong başını salladığında çocuğun neyi kastettiğini biliyordu.İlişkilerinde her şey çok yavaş olmuştu, muhtemelen normal bir ilişkiden iki kat daha yavaştı.Ama şu an ne hissettiklerini ikisi de biliyordu ve beraber yaşamaktan korkmalarına neden olan şey de buydu, çünkü tek bir çatı altında olunduğunda işlerin her zaman iyi gitmediğini biliyorlardı.Bu bir ilişkide gelinebilecek en yüksek seviyeydi ve yaşanabilecek bir şeyin ikisinin de bu duygularını öldürmesinden korkuyorlardı.Çünkü onlara dışarıdan bakıldığında, ikisi gerçekten farklıydı.Seungri'nin hayatı farklıydı, Jiyong'un alışkanlıkları farklıydı.Ve istedikleri son şey ellerindeki şeyi batırmaktı.

''Düşünmeyi bırak.'' Seungri yatağa girdiklerinde söylediğinde atmosfer biraz garipti çünkü ikisi de tüm gece boyunca düşünmeye devam etmişlerdi.Birbirleriyle yaşamakla ilgili bir sorunları yoktu, ama bunu riskleri göremeyecek kadar çok istiyor olabilecekleri ihtimalini farkındalardı.

You Can Have All My HoodiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin