"Ve şeytan kadının önünde diz çöker..."
15.Bölüm:Yemek
"Oldu Kelebek." dedi yanına yaklaştı. Boynunun altında olan kızın boyuna milim aralık bırakarak önünde durdu. Nefesi saçlarına değerken "Bu gün bana katlansana biraz." babasını görmek Atıf'a yaramamıştı. Sabahtan beri bu gerginlik vardı, yemekte dahildi. Çenesini kaldırdı yumuşak tenine eliyle masaj yapar gibi başını hizaladı. Yüzüne eğilse her şey bitecekti. "Nasıl ?" dediğinde elinden tuttu. Siyah örtüyle kaplanan yatağa oturttu.
"Atıf?" heyecandan sesi titremişti. "Sus kelebek." dediğinde lambayı kapatmaya yarayan düğmenin yanına ilerledi. Beyaz düğmeyi kapattığında ev karanlık olmuştu. Üzerindeki deri montu çalışma masasının üzerine çıkarıp koyarken Rüya karanlıkta onu izliyordu. Heyecanlanmıştı, yanaklarının kızardıgına emindi. Beyaz tişörtünün açıkta bıraktığı çıplak kolları da bir anda soğumuştu.
Atıf , yatağın kenarını dolanıp ayak ucundan geçti. Sağ tarafına uzandı yatağın. Biraz huzur, daha çok sessizlik. Rüya'nın kolundan tutup kendine çekti. Yumuşak olan yastığa başı değdiğinde kalbi sanki yuvasından fırlayacak kemiklerini kırıcak misaldeydi.
Yanına uzanan Rüya'nın başını kollarının arasına aldı. "Bunu yaptığım için, pişman olacaksın Kelebek. Ama sende boğulmaya ihtiyacım var. Temiz dünyanı bundan sonra hepten kirletebilirim. Hiç nefes almayacak olabilirsin, hiç oksijenin kalmayabilir, şunu anlamalısın ki: Buna ihtiyacım var." sesinden acı çektiği belli oluyordu. Huzursuzdu kalbi bir yerlerde terk etmeyi bekliyordu sanki. Bedeni çoktan hapise düşmüş mahkum gibi, çaresizdi. Tek amacı vardı, karanlık dünyaya alışmaktı. Atıf, şimdi bunlarla cebelleşiyordu.
"Konu ne ?" Atıf bir an düşündü. "Konu hiç bir şey Kelebek. Konu yok.... Olay yok... Sen varsın... Ben varım.." gözlerini karanlığa alışmıştı ya. Atıf'ın ani hareketiyle Rüya başını kaldırdı. Nefesini yüzünde hisseden Atıf, diğer eliyle Rüya'nın saçlarını kulağının arkasına itti. Sözcükler dilinde biterken hazla gülümsedi. Ama daha çok acı vardı, nedense temiz bir kızı kirletince bu acı saniyelik oluşurdu.
"Kelebek... Beni hala seviyor musun?" bu soruyu sormasındaki amaç birazdan olacaklardı. Konuşamayacağını anlayan Rüya başını aşağı yukarı salladı. Seviyordu, o yüzden korkuyu unutmuştu babasına yakalanma korkusunu, ama heyecanını unutmadı.
"O zaman benim Kelebeğim olsana." Rüya, bu sözü hep bekliyordu. Ama kulakları ihanet mi ediyordu, etmiyor muydu ? Baktı bir daha duymaya ihtiyacı vardı. Bir daha gelmeyecekti, Atıf soruyu sormuş cevap bekliyordu. Şaşırdı.
"Ben senin Kelebeğin... Peki ... Ya Suzan.." Atıf, için Suzan koca bir boşluktu. Yüzüne daha çok yanaştı. Bu üçüncü öpücüktü, diğerleri yanaktan olsa da, bunda en etkili darbeyi bırakacaktı. Nefesi Rüya'nın nefesiyle harmanlanırken, başını daha çok eğdi.
Sıcak nefesini hissedip gözlerini yuman Rüya'ya daha da yaklaşıp kırmızı dolgun dudaklarına kapandı. Rüya, ilk öpücüğün vereceği beceriksizliği hep düşünüp dururdu. Fakat şu an hiç beceriksiz bir sevişme değildi. Atıf, egemendi ilişkide. Dudaklarını zevkle emerken Rüya'nın dengesiz inlemesiyle daha da zevke gelmiş gibi yastığa sertçe yatırıp üzerine geldi. Başladım mı zor duruyordu. Sanki önemli bir oyunun üzerine yoğunlaşır, kazanana kadar devam ederdi ya bunda da öyleydi. Staj yaparken girdiği ameliyatta ki kadar heyecanlıydı. Atıf, bu durumdan zevk alıyordu. Rüya'nın yanan tenine dokunup dudaklarının sıcaklığını hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek
РазноеSize doğdunuzdan bu yana kadar iki seçenek aşılanmıştı. Ya iyi olacaktın, ya kötü olacaktın. Ya mutlu olacaktın, ya da mutsuz. Kimse size kendi seçeneklerinizi sunmadı. Size hep şunu aşıladılar çocukluktan başlayıp büyüdüğümüz zamana kadar geçen sür...