Bölüm 1
Yazar: Tuğ Ba
Pijamalarımı giymiş, yatağımın içine kurulmuş elimde büyük bir bardak bol şekerli sütümü şapırdata şapırdata içerken bir yandanda düğün&dernek dergimi karıştırmak …
Tanrıımm mutluluk bu olmalı!
Tam transa geçmiş önümde duran o beyaz kabarık tüllerden yapılma swarovski taşlarla hareketlendirilmiş Madaline Gardner tasarımı olan harika gelinliği üzerimde hayal ediyordum kiii…
Biri bunun içine turp sıkmakta gecikmedi. Hayır, yani bu saatte de rahat olamayacaksam niye yaşıyorum ki ben?
Giderek yükselen sesiyle telefonuma cevap vermek için önce yerimde doğrulmak zorumda kaldım. Gecenin bu saatinde kim olabilir diye düşünüyordum ki gözüm telefonda yazan ismi görünce kim olduğunu düşünmen yersiz diye bir başka düşünce akımına sevk etti beni. Arayan min su’dan başkası değildi tabi ki de.
Umarım geçerli bir sebebin vardır yoksa zaafımdan vazgeçirdiğin ötürü seni bu hayattan vazgeçirebilirim min su.
‘efendim min su’
‘alo, iyi geceler arkadaşınız barda sızıp kaldı da en son aramalarda siz olduğunuz için sizi aradık, lütfen gelip alabilir misiniz?’
‘ups! Peki, adres?’
‘123. Cadde hobby bar’
’peki, saolun’
Ayişşhh bu kızın arkasını toparlamaktan bıktım yani içiosun bari ağzınla iç deme orda burda sızıp kalmanın ne anlamı var off min su offf yani.
Soluğu orda aldığımda durum tahmin ettiğimden de kötüydü. Leş gibi de kokmuş ne varsa içecek..
‘min su aç gözlerini’
‘……’
‘min su aç gözlerini lütfen!’
‘……’
‘MİN SU! AÇ ŞU GÖZLERİNİ VE AYIL! HEMEN! SENİ TAŞIYABİLMEM İÇİN BİRAZ AYILMAN LAZIM! ZİRA BENDE BULDOZER DEĞİLİM YANİ!’
Ahh bende nerde bağırıyorsam! Bu sesten sanki beni duyar da. Kim bilir kaçıncı âleminde.
Sen bunu hak ettin kusura bakma!
‘aaa hyee! Senin ne işin var burda?’
Boşuna dememişler suyun kaldırma kuvveti vardır diye.
‘bende soruyorum kendime niye buradayım diye ama cevabı tam karşımda duruyor’
‘o.O … ???’
Dıttt! Beyinde cümle algılanamadı!
‘bakma bana öyle boş gözlerle hadi kalk’
Derken bir yandan da kolunu omzuma attım 50 kilo değil miydi bu kız ya kilo almış yerse olcağı bu tabi .
‘hyee…’
‘efendim?’
‘sen niye dönüosun?’
‘ben değil senin beynin dönüo min su’
‘hyee’
‘efendiim’
‘her şey dönüo’
‘aişşh içtiğinden dönüo’
‘hyee’
Ayy bi sus ya bi sus da motorun soğusun azıcık.
‘neee?’
‘hye benim midem çok bulanıo’
‘neh!? Sakın! sakın dur kusma! Sık kendini bak tuvalet şurda Allah’ını seviyorsan kusma’
‘ama ben çok kötüyüm böyle böyleee….
Ööööghhhttt’
Allah’ım n’olur bu bir kâbus olsun gözlerimi açtığımda yatağımda olayım lütfen, lütfen, lütfen acı bana. .
yavaş yavaş gözümü açtım
Veee
Ohh be benim üstüme kusmamış. Eee yere de kusmamış. Ama demin duyduğum ses? Kusmuş olması gerekti.
Omo … Aigoo. İsabet tam 12 de bunu yapmamalıydın min su!
Kırmızı rengi gören boğa misali hırlamaya başladı lan bu adam.
‘hyeee..’
‘efendim’
‘rahatladım şimdi’
Rahatı görücez birazdan min su merak etme sen. Adamın o kızgın bakışlarını görünce min su’yu olduğumuz yere evet yere bırakmak zorunda kaldım. Zaten min su’nun kusmuğu hala üzerinde duran bu adam her an üzerimize saldıracak gibi durduğundan bulunacağı yer yine orası olacaktı.
Yüzüme en üzgün ifademi takınarak yanına gittim:
‘ıııhhmm şeyyy beyefendi arkadaşım adına özür dilerim’
Ben daha ne olduğunu anlayamadan burnundan soluyan bu adam ceketini çıkarttı, elime tutuşturdu ve :
‘özür mü? Benim bu ceketim sizin bir gecelik ücretinizden çok daha pahalı’ diyerek yanımdan hızlıca çekip gitti.