Bölüm 16
Seung ~
‘ilahi sen Seung, ömürsün, bu sefer ne borcu?’
‘estağfirullah hye, ömrümsün, bu da diğer elimin borcu’
Deyip oturduğu yerden kaldırdım. Otelin çıkış kapısına doğru yönelirken benim yüzümde geniş bir tebessüm varken onda boş bir ifadeyle dediğimi idrak ettiğimi anlama çabası vardı.
Ona her ne kadar böyle şaşkınlıkların yakışmadığını söylesem de aslında o bu haliyle çok tatlı oluyor ve ben kendimi hye’nin yanaklarını sıkmamak için zor tutuyorum.
Evet park hye; o büyük, cilalı, beyaz renkli kapının açılıp içeriye gelinliğinle babanın kolunda usulca ilerleyip yanıma gelip elimi tuttuğunda sen benim ömrümün sahibi oldun.
Sanırım nikah anında aşık olan ilk erkek benimdir. Tavsiye ederim, güzel bir duygu.
Otelden çıkıp dışarıda arabamızın gelmesini beklerken temiz havanın etkisiyle biraz kendine gelebilmiş gibiydi.
Bir ona bir ellerimize baktıktan sonra sıkıca tuttuğum sol elimi biraz hafifçe gevşettim.
Sadece gevşettim, bırakmadım.
Sonra tekrar ona baktım.
Zorla tutturduğum bu eli istese bırakabilirdi. Ama hiçbir değişiklik olmadı. Ve o daha da sıkıca elimi tutmaya başladı. (bu gerçekten bir erkek tarafından denenmiş ve uygulanmış bir yöntemdir karakalp ^^)
İçimde patlamaya hazır duran sevinç naralarını artık durduramadım.
Gevşettiğim eli bu sefer daha da sıkıca kavrayarak ‘elimi tuttun, sen de elimi tuttun’
Ne dediğimi ve ne yaptığımı anlamamış olacak ki
‘elimi sen tutuyordun ne tutması be?’
Diye ufaktan çemkirdi.
‘evet, ilk önce elini ben tuttum ama sonra elimi gevşettim sense çekmek yerine buna rağmen daha da sıkı tuttun elimi hye, ahh bu çok gurur verici’
Bunu dememle kızardı. Ahh senin o kızaran yanaklarını öperim ben.
‘hiçte değil ben sadece … şey yapmak için’
‘ney yapmak için?’
‘şey işte canım şeyy ‘
‘al işte canım da dedin’
‘demedim’
‘dedin, şey işte canım şey dedin’
‘lafın gelişiydi o yoksa demem dicek olsam canın çıksın derim’
‘tamam çıksın senin canına değecekse eğer’
Ahhh yine bir şok oluş! Seviyorum bu kızı ya.
Şoförün arabayı getirmesiyle şaşkın olan bakışları arabaya yöneldi.
‘ne yani bu mudur?’
‘evet, budur, beğenemedin mi?’
‘arabayı beğendim de ben senden daha havalı bir şey beklerdim’
‘havalı?’
‘yani bir Porsche ya da ne bileyim bir lamborghini olabilirdi bu tiguan yerine’
‘senin için üzgünüm canım şimdilik bununla idare edeceksin’
‘benim için sorun yok. Senin bir ceketin bile benden daha pahalı ya o yüzden dedim ’
Deyip arabaya bindi.