Bölüm 25

107 10 0
                                    

Bölüm 25

Hye ~

Şimdi REKLAMLAAARRR ..

Dizinin en güzel en heyecanlı yerinde giren reklam gibi girmişti odaya taksici. Ben onu tamamen unutmuştum o sinirden o hengâmeden.

Ben bu duruma gülerken Seung gözlerini kısmış taksiciye bakıyordu.

Sanki elinden şekeri alınan çocuk gibi duruyordu. Git sık yanaklarından ya.

Dur saçmalama hye, reklamlardayız.

‘sen buraya taksiyle mi geldin?’

Diyerek sinirli bakışlarını bana yöneltti.

Gene ne yaptım ya?

‘evet, otobüsle mi gelseydim?’

‘hayır, bu halde niye taksiye biniyorsun sen, evden çıkarken insan üstüne hiç mi bakmaz’

Demesiyle ister istemez üstüme baktım.

Ne var yani alt tarafı bir gecelik.

Sadece bacak ve sırt dekolteli ipli bişeycik.

‘aman ne biliyim ben o sinirden nasıl çıktığımı mı bildim evden? Hem şimdi taksiciyi görünce mi geldi aklına ne zamandır bu haldeyim ben. Köşeli galiba’

Deyip sağ şakağına birazcık baskı yaptım.

‘araya giriyorum ama …’

‘SEN SUS!’

Diye ufaktan çemkirmemizle taksici olduğu yerde sindi.

‘tamam’

Deyip arkasında kalan sandalyeye oturdu.

Bu taksicide amma paragözmüş ha!

‘kapıdan girdiğimden beridir aklımda yeni düşmedi yani’

Deyip o da benim sol şakağıma ufaktan baskı yaptı.

‘bana bak hem suçlu hem güçlü olma sen mantıklı davransaydın ben buraya bu halde gelmezdim.. Hadi kalk sen de ordan gidelim’

‘ben mi?’

‘evet sen. Eve gidince vericem paranı merak etme’

‘sen saçmalamadan duramıyorsun değil mi? Otur şuraya!’

Diyerek eliyle beni geriye doğru ittirdi. Bir anlık refleksle popomun yerle bütünleşeceğini düşünürken tahta bir zeminle buluştu. İçim rahatlamadı desem yalan olur.

‘saçmalanmaz taranır seung’cum’

Bunu duyan taksici küçük çaplı bir kahkaha attı ve

‘iyi espriydi abla’

Bennde büyük bana abla diyo herife bak. Abla senin ablandır! ben senin nerden ablan oluyorsam artık ıyk!

Sanırım seung’un sinirli bakışlarından korktuğundan öyle söyledi.

Biber gazı etkisi mübarek.

‘sana fikrini soran oldu mu? Al bu paran’

Diyerek taksiciye kapıyı gösterdi.

Taksici kapıdan çıkarken seung’un bu sinirli haline aldırmadan

‘iyi günler’

Diyerek dışarı çıktı.

Taksicinin çıkmasıyla kapıyı kapatıp kilitledikten sonra hemen yanıma geldi. Zaten çok uzun bir mesafe değildi ki..

‘nerde kalmıştık?’

Diye munzurca gülümsedi.

Ben de ona başımı hafif sağa eğerek sadece kocaman bir tebessüm ettim. Bunu yaptığımda çekik gözlerim kesin kaybolmuştur eminim.

Sağ elimle saçımı geriye attırdıktan sonra çeneme götürüp düşünmeye başladım. ahh pardon düşünürmüş gibi yaptım hehehehe..

‘hmm, ben en son sana bi espri yapmıştım sanırım orda’

Dedikten sonra kim 5oo.ooo won ister yarışmasına katılmışta son kararımmış gibi davranıp başımı yukarı aşağı salladım.

O da benim bu sallamama karşılık gözüme sokarcasına işaret parmağını salladı

“hayır” dercesine.

Seyirciye mi sorsak acaba?

Ama taksici gitti deme. O reklamdı sahi.

Ne diyorum la ben.

Seung iyi ki iç sesimi duymuyor hea.

‘dur ben sana hatırlatmana yardımcı olayım istersen’

Deyip başını eğiyordu ki başımı sağa çevirmemle dudakları yanaklarımla buluştu.

‘bu da iyiydi ama burda kalmamıştık’

Diyerek ikinci hamlesin yaptı ve lafını bitirir bitirmez soluğunu dudaklarımda aldı.

Bu sefer gafil avlanmıştım hehehe..

Nefessiz kaldığımı hissetmiş olmalı ki geri çekildi.

Eliyle ensesindeki saçlarını karıştırırken

‘sanırım güzel bir hatırlatma oldu bu ha ne dersin?’

Dedikten sonra ensesindeki elini yanağıma getirip makas aldı.

Biraz geriye çekilip yüzüme iyice baktı

‘utanınca daha tatlı oluyorsun. Hep bu modda kalsan ikimiz için daha güzle olur aslında. İster misin yine tatlı olmak?’

Bu çocuk yani dallama Seung yani kocam olan bu herif hem çok edepsiz hem çok ukala.

‘ya demek öyle?’

Tam ağzını açmış sanırım evet diyecekti kii kravatından tutup kendime çekmemle susmak zorunda kaldı.

Bu sefer bana yaptığını ben ona yaptım. Yani ben gafil avladım.

Şah mat bebeğim.

Kendimi geriye çektiğimde bana şaşkın gözlerle bakıyordu.

Aslında ilk değildi bu niye şaşırdıysa artık?

‘ama sana yakışmadı Seung ‘

Diyip ben de yanağından makas aldım.

Başımı rockçılar gibi öne eğip saçlarımı karıştırdıktan sonra hızla geriye attım.

Şimdi daha iyi gözüktüğüne eminim.

‘seung kendini topladıysan gidebilir miyiz artık? Burda sıkıldım da’

‘ha .. Şey. Tamam. Ama önce şu ceketi giy’

Deyip üzerinden ceketini çıkardı.

‘şaka yapıyor olmalısın’

‘öyle yapar gibi bir halim mi var?’

Sanırım hayır.

‘ama bu erkek ceketi’

‘ama senin üzerindeki de gecelik’

Diyerek sesimi taklit etmeye çalıştı. Keşke biri o halini kameraya alsaydı ya.

İtiraz etsem faydalı olmayacak. Bunu bildiğim için pisi pisi giydim.

‘hah şöyle, şimdi daha iyi gözüküyorsun’

Deyip ceketin düğmelerini iliklemeye başladı.

‘bunu bir daha düşün istersen?’

‘umuma açık yerlerde bu halinle daha iyi gözüküyorsun’

İyi laf kıvırıyo bu çocuk. Buna bir şey demiyorum.

‘hadi çıkalım’

Derken kapının kilidini açtı.

‘dur biraz bekle’

‘neden?... napıyorsun sen öyle?’

‘biraz stil katıyorum’

‘ne?’

‘bitince görürsün’

Deyip diğer koluma geçip ceketin kolunu dirseğime kadar kıvırdım.

‘bitti mi?’

‘hayır. Bana kravatını ver’

‘ne?’

‘ay bıkmadın mı şu laftan? Hadi ver’

‘kravatımla ne yapacaksın?’

‘amma kıymetliymiş be. Merak etme kötü bir şey yapmayacağım’

Merakla bana bakarak önce gevşetip sonra boynundan çıkarıp elime uzattı.

Ceketin düğmelerini çözüp üst üste gelerek kroveze durmasını ister gibi önümde birleştirdim. Umarım öyle duruyordur. Sonra seung’un kravatını çözüp düz bir hale getirdikten sonra belimden dolayıp sol yanımda bir fiyonk yaptım.

En azından şimdi ceketin üzerimde bir tarzı vardı. Ve ilk halinden daha hoş durduğuna eminim.

‘hye sana inanamıyorum’

‘karın ne kadar da marifetli değil mi? Ahh çok seviyorum kendimi’

‘ben de seni’

‘ne?’

‘bıkmadın mı şu laftan?’

Deyip yüzüme sinsice gülümsedi.

‘stil katma işlemin bittiyse gidebilir miyiz?’

‘aslında son bir şey daha var. Yalnız makasa ihtiyacım var’

‘ceketimi kesmeyi düşünüyorsan bunu aklından geçirme bile’

‘hayır ‘

‘o zaman neyi keseceksin?’

‘şimdi senin ceketin bana trençkot gibi oldu. Ama alttan geceliğin eteği çıkıyor’

‘eeee’

‘eee si geceliğin eteğini kesince ceketle bir boyda olacak ve daha güzel olacak. Hem böyle alttan gecelik gecelik çıkması pek hoş değil’

‘bende burda durmuş seni dinliyorum. Zaten bir bacağın yeterince açıkta’

Deyip elimden tutup sürüklemeye başladı.

Toplantı odasından çıkmamızla yerle buluşmasına yardımcı olduğum sekreter kılıklı şey masasından ayağa kalktı.

Seung seo’e dönerek

‘ben şimdi çıkyorum, muhtemelen bugün gelmem, dosyalar içeride kaldı tekrar toparla’

Dediğinde kız başını yerden kaldıramıyordu bile. Sanırım iyi benzetmişim. Kupam nerde?

‘peki efendim’

Derken biz çoktan asansöre binmiştik.

Asansörde cebinden telefonu çıkartıp iki tuşa dokunduktan sonra

‘arabayı şirketin önüne çekin’

Diyerek kapadı. Askerde kamuflaj eğitimini iyi almış olmalı.

Seviyorum bu korumacı halini.

‘sen işinin başında dursaydın kocacım, ben bir taksiye atlar giderdim’

Diyerek gülümsedi.

‘güleyim de boşa gitmesin bari’

‘espri yaptığımı da nerden çıkardın? Senin çalışıp eve para getirmen lazım. Hem baban böyle yaptığını görse eminim seni şirketin başından alır’

Hiçbir şey demeden sadece ve sadece gözlerime kızgın bakışını yolladı.

‘tamam canım sadece bir espriydi’

Diyerek yumuşatmaya çalıştığım ortam buz gibi katı kesilmişti çoktan.

Asansörde başlattığımız yolculuğumuz arabada devam edip evde son buldu.

Eve girer girmez seung’un elleri belime ahtapot gibi dolandı.

Bunu bekliyordum.

Yapışkan kollarından zorla da olsa kurtuldum.

‘hani beni özlemiştin?’

‘seni özledim dedim affettim demedim’

‘bunu haletliğimiz sanıyordum’

‘yanlış sanmışsın, sanılarına pek güvenme bence’

‘ne yapmam gerek peki beni affetmen için?’

Yumuşama hye. Kanma hye. Dudak büzmesine kapılma hye. shreek’in kedisi gibi bakıyor olabilir ama buna inanma hye.

‘beni yeniden tavlaman gerek’

‘ne?’

Büyüyünce Ne Olacaksın? ~ GelinWhere stories live. Discover now