Bölüm 22
Seung ~
‘seni seviyorum’
Bu sözü söylemesiyle dona kalmak deyimini yaşadım. Birlikte uyuyacağımızı biliyordum ama bunu duymak ve işin başka yöne doğru gitmesi hızlı, adrenalinli ve şaşırtıcı oldu benim için. Beklemiyordum doğrusu. Ama hoşuma da gitmedi değil hani.
Peki, inanmalı mıydım? Daha sabah evden gitmeye kalktı. Ya eğer dediği gibi şu an onun için ateşle barut misali ise?
Bu itirafından sonra kendimi geri çektim, gözlerine baktım.
Elleri hala boynumda dolanıyordu. O da ne yapacağını bilemez haldeydi sanırım.
‘emin misin?’
‘ne?’
‘emin misin diyorum hye? sabah kalktığında ya yine nefret ediyorum senden dersen ya yine gitmeye kalkarsan, her şeyden önemlisi ya bu gece yapacaklarımız için pişman olursan,, buna dayanamam. Ben en iyisi…’
Deyip boynumda olan ellerini çekip yanından kalktım.
‘ben en iyisi salonda yatayım ikimizin de iyiliği için’
Deyip doğrulduğum yataktan kalktım.
‘biliyorum kendimi her zaman sınırlayamadığımın farkındayım. Açıkçası bu pek umurumda değildi ama .. tüm yaşantım boyunca bir hayal uğruna yaşadım gibi hissediyorum kendimi. Sanırım bunun acısı ,,’
‘hye bunları anlatmak zorunda değilsin’
‘sözümü kesme de dinle şapşal’
Deyip sırtını yatağın başlığına dayadıktan sonra beni de yanına çekti.
‘Sanırım bunun acısı için öyle söyledim sana sabah. Ve açıkçası sonumuz ne olur diye korkuyordum senin tipin olmadığın için.’
Ne absurt bir düşünce bu. kadınları anlamak cidden zor.
‘hye o söylediklerimin hepsi seni kızdırmak içindi buna inandığına inanamıyorum’
‘seung sen kadın piskolojisinden hiç anlamıyorsun biliyor musun?’
Sanırım haklıydı anlamıyorum. Bana biri sen tipim değilsin dese bende kızardım.
Derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti.
‘Aslında inan bana gitmek istemiyordum. Aşk kitaplarda okuduğumdan ya da filmlerden izlediğimden daha farklıymış. Bunu sende anladım Seung. Gerçek aşk bir anda olurmuş. Sanırım bende sana aşık olmuş olabilirim yani büyük ihtimalle’
Bunu söylemesiyle yüzümde geniş bir gülümseme oluştu. Bu romantik ambiansı bozmamak adına gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
Bir de bana hödük der. Bilse şu halimi.
‘ne sırıtıyorsun karşımda pişmiş kelle gibi ha?’
Deyip omzuma geçirdi.
‘en son söylediğin cümle sanırım olmuş olabilirim aşık büyük ihtimalle, işte buna güldüm. Nasıl bir cümle kurma yöntemidir bu ya?’
‘ben senin gibi edebik cümleler kuramıyorum oğlum ben matematikçiyim anladın mı?’
Sen onca logaritmadan fonksiyonları çıkar ama imaları anlama. Benim karımın farkı da bu olmalı.
‘o zaman buradan çıkardığımız sonuç..’
Dememe kalmadan beni kendine çekti. Dudaklarıyla dudaklarımı örterken elleriyle saçlarımla oynamayı ihmal etmiyordu.
Öpücüğünden anladığım kadarıyla ilk olmasına karşın gayet cüretkar ve cesur bir hareket yapmıştı. Kalbim az önce duyduklarının mutluluğunu şimdi başka bir heyecana bırakmaya çoktan yelken açmıştı bile.
Evliliği, aşkı ve bir çok şeyi bir anda yaşayan değişik bir çift olmuştuk biz.
Yaşadıklarımız birkaç gün içinde geliştiğinden sadece rüyalarda gerçekleşebilecek gibiydi. Hye bana hayalimdekinden fazlasını veriyordu. Onunda gözlerinde okuduğum arzu beni şu an ki bulunduğumuz durumdan çok daha mutlu etmişti.
Boylu boyunca üzerine uzandığım hayatımın tek anlamı olan bu insan altımda küçücük kalmıştı. Ve artık bütünleştiğimizde anlamıştım ki ben onsuz asla yaşayamazdım.
Aklımı kaybettiğim, tüm elektrik devrelerini üzerimde hissettiğim bu özel ve bir o kadar da güzel gecenin sonunda gece yerini aydınlığa bıraktığında gözlerim yeni güne merhaba derken artık benim için diğer bir yarım olan varlığın yanımda olmadığını fark ettim.
Birbirimize günaydın öpücüğü şeklinde günaydın desek daha hoş olabilirdi ama neyse. Kim hödük görün.
Yataktan kalkıp kendimi hemen banyoya attım. Soğuk suyun etkisiyle dün gecenin sarhoşluğunu üzerimden atmamla her anı daha çok hatırladıkça yüzümde durduramadığım bir gülümsemeler oluşuyordu.
Hye artık benim. Benim olmuştu. O benim kadınımdı.
Soğuk suyun etkisinden kurtulup hemen üzerimi giyinip aşağıya indim.
Mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Ben onun tatlı tatlı kahvaltısı hazırlamasını izlerken birden rafta duran telefonu çalmaya başladı.
‘…..’
‘iyiyim annecim, o da çok iyi, siz nasılsınız? Babam nasıl? Tatil nasıl gidiyor?’
‘…..’
‘çok sevindim’
‘……’
‘biliyorum annecim inşallah istediğin gibi en kısa zamanda bir torununuz olacak’
Ne? Nasıl yani? Yani şimdi benimle sırf annesi bir torun istiyor diye mi birlikte oldu.
Buna inanamıyorum. Beni sevdiği için değilmiş meğer dün gece söyledikleri.
Kendimi kullanılmış ve sonra çöpe atılmış bir selpak mendil gibi hissetmeye başladım.