Bölüm 15
Hye ~
Yanımda benim için üzülen biri vardı. Ve en önemlisi ben üzülüyorum diye üzülen biri. Bana acıyan gözlerle değil de kendince olan şefkatiyle aramızdaki tüm olumsuzlukları silerek bana merhametini sunan kişiydi.
Ona baktığımda yeni gördüğüm bu Seung gerçekten hoşuma gitmişti.
Kollarında değişik bir sıcaklık vardı. Ağlama derken gözyaşlarımı silen ellerinde de.
Şu an anneme aslında ne kadar teşekkür etsem azdır. Önceden dostla düşman arasındaki o ince çizgide bulunan Seung şimdi çok büyük bir adım atarak bana kocalık vazifesini sunmuştu.
Birbirimize nefretlerimizi sunarken anladım ki iyi bir karı koca olamasak da iyi birer arkadaş olabilirdik.
Sanırım. Kısmen. Yani. Gibi gibi.
Onun yardımıyla gözyaşlarımı dindirebildim.
Benim için endişelendiğini anlamıştım.
‘tamam iyiyim Seung, bakma bana öyle’
‘gerçekten iyi misin?’
‘iyiyim dedim ya, hadi geç yerine de devam et kahvaltına’
Benim yüzümden yarım kalan tabağına baktı. Sanırım iştahı kaçtı ve burun kıvırdı.
‘boşver hadi çıkalım’
‘hayır olmaz Seung, unuttun mu beni buraya sen oturtturdun. Ye de öyle gidelim’
Nereye gideceksek artık.
‘doymuştum zaten hye’
Dedi ve kalktı. Elimden tuttu.
‘hadi gidelim’
Gözlerim haliyle ellerimize kaydı. Tamam, şu anda şefkate, merhamete vb her türlü duyguya ihtiyacım vardı da bu biraz kalbimi çarptırdığından tuhafıma kaçmıştı.
Nereye ve neden baktığımı anlamış olacak ki
‘bana olan bir borcunu daha ödemen için’
Ay gene dün geceyle ilgili bir şey söyleyecek.
‘bu sefer ne borcu Seung?’
‘dün gece ellerimi zorla alıp beline doladın hye, bu da yetmezmiş gibi kendi ellerini de benim ellerimin üstüne koydun. Dolayısıyla ben senin yüzünden dün gece rahat uyuyamadım, elimi yastığın altına bile koyamadım. Şimdi sen de benim yüzümden elini kullanamayacaksın.’
Şarap ben de nasıl bir afrodizyak etkisi yaptıysa artık gidip hepsini seung’un üzerinde denemişim. Bir daha içersem.
‘sen iyice saçmaladığının farkında mısın? Kısaca elini tutmak istiyorum desene sen şuna’
‘inan bunu istesem söylerdim karıcığım, sırf benim yaşadığım sıkıntıyı yaşaman için yapıyorum bunu. Ayrıca bana teşekkür etmelisin’
deyip bir yandanda beni yanında sürüklüyordu.
Bu Seung bir yerlerinden element uydurmada gerçekten usta!
‘ne teşekkürü be?’
Derken elimi çekmeye çalıştım ama yok elime zamkla yapıştı sanki bırakmıyor.
‘ben senin bir eline el koydum sense benim bu zarif parmaklı narin ellerimin ikisine de el koymuştun’
Bunu söylerken de dudaklarını büzmüştü. Şimdi koparıcam onları da borçlusun deyip benimkisini koparmasından korkuyorum.