Bölüm 4
Yazar: Tuğ Ba
Seung ~
Bir haftadır içimde garip bir mutluluk vardı. Bu işten böyle kolayca kurtulabileceğim aklıma gelmezdi. Yani bir aksaklık çıkmazsa –ki hiç sanmıyorum- haftaya yarın bu evlilik işinden de yakayı sıyırmış oluyorum.
Kendi kendimle gurur duyarken acıktığımı fark ettim. Mutluluktan olsa gerek ki iştahım daha da bir yerine gelmişti. Daha fazla guruldamaması için otelin restaurant katına indim.
Garson eşliğinde masaya doğru yürürken birinin bana seslendiğini duydum.
‘seuunngg’
‘ahhh sen, kwang?’
‘evet, benim dostum, dur bi bakayım sana hiç değişmemişsin’
‘sanki sen çok değişmişsin aynı fit vücut ve
Diyerek elimi karnına götürdüm.
‘ve aynı kaslı çekici kwang’sın’ dedim.
Bu dediğim gururunu okşamış olacak ki çapkın gülümsemesini atmadan duramadı.
Kime atıyorsa artık!
‘ee dostum ne işin var burda?’
Hayatımı kurtarmaya geldim diyemeyeceğim için
‘iş için gelmiştim’
diyerek bir yalan söyledim.
‘hmm o zaman gitmeden bir şeyler yapalım, şimdi yemekli sıkıcı bir toplantıya katılmak zorundayım bir saat sonra karşılama salonunda buluşalım ha? Ne dersin?’
Yıllardan sonra dostumu buluyorum ne diyeceğim
‘tabi ki de Allah derim’
‘eskisi gibi ha.. ?’ dedi ve o Munzur gülümsemesini attı.
u çocuk gerçekten hiç değişmemiş hala aklı fikri .. Neyse.
Bende ona onu onaylar bakışımı attım ve elimi omzuna koyarak
‘aynen eskisi gibi dostum’ diyerek karşılık verdim.
Aiişhh bu adam bekletilmeyi sevmediğimi bilmiyor mu?
15 dakikadır burda kök saldım dibim kurudu su vermeleri gerekecek duruma geldim.
Tam kalkmış gidiyordum ki
‘seeunnngg ‘
Diyen sesini duydum.
‘sonunda’
‘ahh kusura bakma iş işte bu ihale çok önemli de kalkmayınca
kalkamadım, ee adamlara da kalkın gidin diyemedim’
‘6 yıl önce senin böyle iş kolik bir adam olacağını söyleselerdi inanmazdım, hiç classın değil’
‘hala değil ‘
‘o zaman ?’
‘para olmadan kaslı ve çekici vücudun olmuş hiçbir işe yaramıyor da ondan’
Bu dediğine ikimiz de birlikte gülmüştük.
‘napıyoruz bu akşam?’
‘kendi çapında ünlü bir grup bir yer altı cafesinde çıkacakmış. Bu akşam dinlemeye bayağı birileri gelir. Ortam güzel olur diye düşünüyorum?’
‘bana uyar’
Demeseydim keşke. Biraz sonra olacakları bilmemenin rahatlığıyla kwang’ın arabasıyla hoşbeş ede ede gidiyorduk.
Sanırım grup çok ünlü ki şimdiden bu küçücük mekan dolmuştu. Bar bölümüne geçtikten sonra boğazımızı ıslatmak adına tekilalarımız yudumlarken kapıya dönük tarafta oturan kwang’ın birden gözleri fal taşı gibi açıldı.
‘wuhhuu böylesini uzun zamandır görmemiştim, uğurlu geldin bana dostum’ diyerek kapıdan giren kıza bakmam için kafasıyla işaret etti.
Ortam loş olduğu için yüzünü pek seçemiyordum. Ama giydiklerine ve fiziğine bakılırsa sexy bir görünümü var gibiydi.
Kwang’la birlikte yüzünü daha iyi görebilmek adına gözlerimizi ayırmadan içeri giren afete konsantre olmuştuk.
Kız yaklaşmaya başladıkça bana birini anımsatmaya başlamıştı.
Yok canım olamaz.
Hayır hayır.
Makyajını çok koyu yapmasında dolayı onu çıkaramamıştım ama ela gözleri onu tanımama yardımcı olmuştu.
Olamaazz!
Hye?!
Kwang verdiğim tepkiye şaşırarak
‘tanıyor musun yoksa?’
Dedi. Ama onu duymuyordum. Ya da duyuyordum ama şu an beynim onu duymazlığa vurup cevap vermek istemiyordu.
Sanki beynimi bir başkası yönetirmişçesine oturduğum tabureden kalktım.
Gözlerini kısmış birini arıyor gibiydi. Ve o an sanırım boş bulundu ki hemen yanında duran beni fark etmedi.
Oysaki ben beni unutmayacağını düşünmüştüm bir hafta öncesi barın önünde dediklerimden sonra.
Erken sevinmişim. Randevudada hatırlamaza, ya evet derse?
Düşüncesi bile kötü.
Fark etmemesiyle benimde şaşkınlığım üzerine çarpıştık.
Göz göze geldik. 3 saniye geçmedi ki gözlerinde beni tanıdığına dair yanan o ışığı gördüm.
Tam ohh çekip sevinmişken sevincim kursağımda kaldı, yutamadım.
En kızgın bakışıyla
‘bir ömür boyu kendini satsan bu elbisenin parasını ödeyemezsin’ dediğinde beni tanıdığını ve rezil ettiğğni anladım.