3. BÖLÜM

1K 155 14
                                    

Umut: son nefesimizi verene dek içimizde barındırmaya mahküm olduğumuz tek ve en kusursuz duygu bence. Her şeye rağmen bizi yaşatan şey. Katlanmaya mecbur bırakan, dayanmaya zorlayan, inanmamızı sağlayan, vazgeçmemize sebep olan şey kısaca umut:benim bugün kendimi asmama engel olan şey.

Ben hep umut ettim pes etmemek için benle hep dalga geçtiler, alay etiler, en iyi dostlarım ben artık göremiyorum diye benle konuşmadılar, hep dışladılar ama ben ne yaptım hep umut etim bir gün herşey güzel olacak diye ama o gün ne zaman gelecek bilmiyorum belki hiç bir zaman gelmicek ben hep mutsuz yalnız olacağım. Ama şuan yalnız değilim yanımda bana her konuda yardım eden şarkılar var onlar benim en iyi dostlarım onlar beni asla yalnız bırakmadı belki bu dünyada en iyi dostlar şarkılardır hiç bir dostun söyleyemediği sözleri söylüyorlar çünkü gerçekleri yüzüme vura biliyor.
Şuanda odada yatakta oturmuş müzik dinliyorum abimin geldiği günün üzerinden 5 gün oldu tam tamına bu 5 gün içinde abim sayesinde çok fazla güldüm çok fazla mutlu oldum her gün farklı farkı şeylerle geliyor yanıma mesale 2 gün önce yanıma ufak bir kediyle geldi bana arkadaş olsun diye , ben mutlu olayım diye. şuan kucamda hissediğim ağırlıkla kar tanesinin geldiğini anladım evet herkes gibi bir kedim olduğununda klasik isim olan pamuk,maviş , şeker gibi isimler yerine aklıma gelen ilk ismi koydum abim dediğine göre siyah gözlü beyaz bir kediymiş ve daha 3 aylık mış neyse kedi dışında da başka şeyler de oldu tabi yan komşular taşındı ve hatta bu akşam bize yemeğe geleceklermiş annem söyledi ben her zamanki gibi odamdan dışarı çıkmayacağım onların benle alay etmelerini şahit olmayacağım yine anneme klasik bahanelerimi sunarım yok başım ağrıyor yok çok uykum yada kendimi iyi hissetmiyorum derim annem geldiğinde odama.

Akşam saati

Alp'ten devam (ece'nin abisi)

Bugün yan komşular bize akşam yemeğine gelecek hatta birazdan burda olurlar ve bizde hala bir eksik var oda ece kendisini iyi hissetmiyormuş tabi bu yalan biliyorum ben cadı'mı misafirler geldiğinde onla alay edeceklerini düşünüyor tamam bazı insanlar belki onlara insan demek yanlış olsada bi zamanlar onla sorunu hakkında dalga geçmiş olabilir ama bu her insan aynıdır diye bişey yok ama bizi cadı bunu anlamıyor ve herkesi aynı kategoride koyuyor ve kendini saklıyor ama bu akşam bu fikrinden vazgeçtiricem zorlada olsa bu akşam aşağı ineceksin güzelim.

Ve işte zil sesi geldiler sanırım zilin sesiyle herkez ayaklandı hizmetçi kız hemen kapıyı açmaya gitti kısa sürede içeriye Selçuk bey ile öykü hamın tüm zarifliğiyle içeri arkasında 3 delikanlı ve genç bir bayan girdi , önceliği babama verdik merhabalaşmada, merhabalaşma faslı bitince hep birlikte salona geçtik ve oturduk oturur oturmaz annem konuşmaya başladı
"eeee öykü hanım nasıl buldunuz buraları yerleşe bildinizmi

diye sordu

" alıştık alıştık çok sakin huzur verici bir yer fazla seste yok tam bizim gibi yaşlılar için bir yer"

diyip güldü tabi bizde güldük

"olurmu öykü abla bence sen çok olgun ve genç bir bayansın"

dedi çiğdem haklıydı 40 bile zor gösteriyor tabi bu sözlere karşı öykü hanım oldukça mutlu oldu bu sefer Selçuk bey başka bir konudan giriş yaptı

"toprak bey bildiğim kadarıyla 3 çocuğunuz var biri nerde"

diye sordu tabi bütün gözler babamın üstüne durdu

" şeyy... o bazı nedenlerden dolayı fazla böyle yerlerde bulunmaz"

dedi üzgün bir seste tabi ben gerçekten üzüldüğünü düşünmüyorum ece' nin bu halde olmasının tek nedeni o eğer kızını önemseseydi araba kullanırken telefonla konuşulmayacağını bilirdi neyse yine sinirimi bozamam, genç kızın sesiyle herkez ona döndü

"ne ki o nedenler?"

evet çok güzel bir soru bu sefer soruyu ben cevapladım

"babamın geçmişte yaptığı sorumsuz hareket yüzünden 11 yaşında görme yeteneğini kaybetti"

dedim babama gönderme yaparken neee o kadar sinirlendim bi gönderme yapayım, benim bu cevabıma babamın yüzü düşmüş, genç kızın ve diğerleri üzülmüştü buda benim daha çok sinirlenmeme neden oldu kimse kardeşime acıyıp üzülemez

"ayy kıyama kuzuma peki hiçmi göremeyecek hiçmi umut yok ameliyat la falan yada ilaçla tedavi göremiyormu"

dedi öykü hanım

"aslında ameliyat olsa belki düzelir ama istemiyor hep negatif düşünüyor o yüzden ameliyat olmayı reddediyor ece"

dedi bu sefer annem evet reddediyordu hiç iyileşeceğine inanmıyor bu en çok beni üzüyor kardeşimi böyle görmek üzüyor kimi üzmezki neyse, konuşmayı hizmetçi böldü efendim sofra hazır sizi bekliyoruz dedi hep birlikte ayaklandık ve sofraya doğru yol aldık sofraya varıp oturduğumuzda hemen hizmetçiler yemek' leri doldurdu benim yanıma gelen hizmetciye eceye yemek verip vermediği sordum verdik ama yemek yemeçeğini ve rahatsız edilmek istemediğini söyledi ne yapıyor bu kız yemek yememek ne demek hizmetçiye tamam anlamında kafa salladım ve önüme döndüm herkez kendine eş bulmuş konuşıyor babam Selçuk ile annem öykü hanımla gençler ise kendi aralarında konuşuyorlar çiğdem ise telefonla ilgileniyor ben ise eceyi düşünüyorum artık dayanayaçağım herkezden izin isteyip ecenin odasına çıktım bu akşam bu duvar yıkılacak ve o aşağı inecek odaya vardığımda kapıya çaldım ama ses gelmedi tekrar çaldım ama yine ses gelmedi meraklandım içeriye girdiğimde cadım yatakta uzanmış yanına gittiğimde uyuduğunu anlamak için nefes düzenine baktım uyuyordu bizim cadı bu akşam da yine kaçtı, yıkmadı insanlara olan duvarını ecenin anlını öpüp yorganı iyice üstüne örtüp odadan çıktım. Umarım bir gün bizim küçük cadı duvarlarını yıkar.

KÖR AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin