Hala okuyan birileri varsa onlara gelsin.....
OKYANUS
Ediz'i hastane de bırakıp geldiğime bu kadar pişman olacağımı tahmin etmezdim. Tabi birde ablama söylediğim yalana...
Ne yani bir şaka yapayım dediysem? Hem Ediz'in hemde ablamın bu kadar abartması reva mıydı?
Aslında birazcık, mini minnacık haklılardı. Of peki peki bayağı haklılardı bencillik etmiştim. Ama ne yapayım Ediz'in bana yaptıkları için ona bir ders vermek istemiştim. Ortalığın bu kadar karışabileceğini tahmin etmezdim.
Ediz'i hiç bu halde görmemiştim. Gözünde sanki volkan patlaması varmış gibi olan bakışları karşısında kendimi zapt etmem cidden zor olmuştu. Yalan yok bir ara tırsıp köşeye saklanma isteğiyle dolmuş olabilirim ama korkaklık yapmanın lüzumu yoktu ki hepsi benim suçumdu.
Ediz'in beni odadan kovuşu ve spor salonuna inişi arasında saniyeler vardı. Benim de Ediz'in peşinden spor salonuna inişim o kadar kısa olmuştu.
Bu esnada spor salonuna nasıl indiğimi yada Çağatay ile ablamın ne ara salona geldiğinihatırlamıyordum. Tek hatırladığım Ediz'in çıldırmış gibi kum torbasını yumruklamasıydı..
Hatta Ediz'i durdurmak için önce Çağatay'ın sonra da benim devreye girdiğimi ve hatta az daha Ediz'den eşek sudan gelinceye kadar yiyeceğim dayağı bile hatırlamıyorum. Tamam tamam hatırlıyorum. Nasıl unutayım az daha bütün kemiklerimi kırdırıyor muşum. Bunu sonradan fark ettim. Yani adrenalin vücuttan çekilince mantık devreye giriyor ya işte tam o sırada fark ediyorsun yaptığın salaklığı. Gerçi o an adrenalin olmasa da aynısını yapardım ki Ediz biraz daha kum torbasınıyumruklasaydı korkarım ki kaşık tutacak parmağı kalmayacaktı. Doğal olarak bu da benim işime hiç gelmezdi.
Ama Ediz'in o sinir anında beni bırakıp gitmesi bana verdiği değeri gösteriyordu değil mi? Buna deli gibi gülerken Çağatay'dan yediğim tokatla kendime gelmiş olabilirim. Aklım başıma geldiğin de ilk işim ablamın yanına gitmek oldu. Çok korkmuş bir hali vardı.
-Sultanım iyi misin?
-Okyanus ben, ben bu kadar sinirleneceğini bilmiyordum özür dilerim.
-Şiştt sorun değil sinirleri bozuldu her halde?
-Ama Okyanus sen neden bana yalan söyledin?
-Özür dilerim sultanım ben sadece Ediz'e şaka yapmak istemiştim sende aniden sorunca aklıma ilk gelen yalanı söyleyiverdim işte. Senin bu konuya bu kadar sinirleneceğini tahmin etmezdim.
-Nasıl tahmin etmezdim okyanus? Müfit belası hala ortalıktayken nasıl olur da seni merak etmem. Sen nasıl bu kadar sorumsuz bir çocuk oldun? Ben sana hiç bir şey öğretememişim yazıklar olsun bana. Babam olsa şu anda ben ona ne cevap verirdim? Seni affetmeyeceğim Okyanus.
dedi ve salondan çıktı. Ablamın peşinden bende gittim. Ama holde kapıdan çıkmak üzere olan Ediz'i görmemizle olduğumuz yerde kalmıştık ikimizde. Ediz hala çok gergin duruyordu ve bu kadar yakışıklı bir halde nereye gidebilirdi?
Ediz kapıyı çarpıp çıktığında kısa süreli sessizlik sonrasında ablam odasına çıkmış Çağatay da onun la birlikte gitmişti. O halde ne kadar kaldım bilmiyorum ama bacaklarımın isyan etmesi üzerine oturmak için koltuklara yöneldim. Artık düşünmem gereken bir sorun vardı?
Ben intikam yemini ederken hala çocukça davranıyormuşum. Bunu artık fark etmiştim. Etrafımda ki herkes beni düşünürken ben sadece kendi eğlencemi düşünmüşüm haklılardı. Ama bundan sonra çok daha sağlam ve aklı başına bir Okyanus olacaktım. Ediz geldiğinde de ondan özür dileyip yeni planımızı ayarlayacaktım.
Aklımda ki karışıklığı netleştirmiş bir şekilde koltuğa uzandım. Ne ara uykuya daldım bilmiyorum ama kapının yumruklarla çalınması üzerine uyandım. Uyanmak yerine koltuktan sıçradım desem daha doğru olurdu. Çünkü hava kararmış ve kapıdaki her kimse alacaklı gibi kapıyı çalıyordu. Çağatay la ablamda seslere uyanmış olacak ki ikisi de endişeli gözlerle bana bakıyordu. Ben Çağatay'a ablamı yukarı çıkarmasını işaret edip kapıya doğru ilerledim ki olası bir tehlikeli durumda ablamı rahat kaçırabilirdi. Çağatay anlamış gibi ablamı yukarı çıkarmak için kucağına almıştı. Zaten kucağına almasa ablamın yanımdan gitmeyeceğini biliyordu.
Kapıya yaklaşıp kapı deliğinden dışarı baktığımda kimseyi görememiştim. Ama kapı hala çalıyordu. Kapının kenarına daha önceden istiflemiş olduğum silahı elime alıp kapıyı açtığımda ayaklarıma doğru uzanan bir adet Ediz'i görmeyi beklemiyordum. Ediz yere serilmenin verdiği durumla kahkahalarla gülerken ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. O sıra da kapı da ki taksiciyi fark ettim.
-Kusura bakmayın efendim beyefendi bardan çıkıp taksime bindi ve ev adresi olarak burayı verdi bende getirmek zorunda kaldım kusura bakmayın.
-Sorun değil kişiyi tanıyorum. Getirdiğiniz için teşekkürler. Buyurun paranız üstü kalsın iyi geceler.
Deyip adamı gönderdikten sonra Çağatay'ı çağırdım. Çağatay ve nehir aşağı geldiklerinde Ediz'i yerde görünce sok geçirmişlerdi. Çağatay ile birlikte Ediz'i kaldırıp Ediz'in odasına götürdük.
Odada Ediz'i yatağına bıraktığımızda Ediz dizlerini karnına çekip uyumaya başlamıştı. Çağatayla Nehir'e bundan sonrasını halledebileceğimi, gidip uyumaları gerektiğini söyleyip odadan göndermiştim. Onlar odadan çıktıktan sonra Ediz'i izlemeye başladım. Bu haliyle o kadar savunmasız duruyordu ki sanırsın koskoca bir bebekti. Boyu yaklaşık 1850 ve 80 kilo bir kas yığını bebek.
Ediz daha fazla bu halde görmek istemediğim için odadan çıkmak üzereyken arkamdan Ediz'in 'Gitme Okyanus' deyişini duydum. Geri döndüğümde Ediz'in gözleri kapalı bir halde sayıkladığını gördüm.
Sanırım rüyasında benim gidişimi görüyordu. Biraz daha dinlediğimde 'Yalan söylemek istemedim lütfen gitme, gitme ' diyordu bana neden yalan söylemişti ki öğrenmek için yanına yaklaştığımda kolumdan tutup yatağa çekip sarılmıştı.
Bana sarılmasıyla kasları gevşemiş ve sayıklaması durmuştu. Beni tam kucaklayacak zamanı mı buldu diye içimden geçirmeden edemedim ki şu anda daha büyük bir sorunumuz vardı. Bu gece burada bu şekilde uyursam ki Ediz'in ahtapot gibi beni sarmış kolları yüzünden kalkamıyordum, yarın uyandığımızda büyük bir kargaşa çıkacaktı.
Bunları düşünmeye çalışsam da aklım hep Ediz'in içkiyle karışmış erkeksi kokusuna kayıyordu. Bu koku bana hem güveni hemde sonsuzluğu sunuyordu. o an içmesem de Ediz'in kokusuyla sarhoş olabileceğimi anlamıştım. Bende bu kokudan mahrum kalmak istemiyordum bu yüzden de başka bir şeyi düşünmek anlamsız deyip kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
oysa ki yarın uyandığımız da ne Ediz ne de ben eskisi gibi olmayacaktık....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞİ (Tamamlandı)
Teen FictionAdı gibi bazen hırçın bazen de durgun ve intikam yemini etmiş bir kız.... Okyanus Sporcusu yaralanan ve bu yüzden sıkıntıda olan bir antrenör.... Edis kader bunları nasıl bir araya getirecek? Bir araya getirse bile Okyanus'un etmiş olduğu int...